Sürdürülebilirlik Projelerimizin Ayrılmaz Bir Parçası

Liona Mimarlık, Mimar Zuhal Aslan’ın 1996 yılında başlayan mimarlık yolculuğunun 20 yılı aşkın tecrübesini yansıtan bir tasarım ofisidir. Ofis, projelerini yalnızca mimari bir bakış açısıyla değil, disiplinler arası bir yaklaşımla bir bütün olarak ele almanın en doğru yöntem olduğuna inanıyor; Liona Mimarlık hastane, otel, ofis, konut, sosyal tesis, AVM ve mağaza gibi farklı alanlardaki projelerde tasarım trendlerini yakından takip ederek yenilikçi, sürdürülebilir ve teknoloji temelli mekanlar yaratıyor. Mimar Zuhal Aslan ile gerçekleştirdiğimiz röportajda, kendisinin disiplinler arası tasarıma verdiği önemden, sürdürülebilir projelere olan yaklaşımından ve Liona Mimarlık’ın geleceğe dair hedeflerinden söz ettik.

Mimar Zuhal Aslan
Mimar Zuhal Aslan

Liona Mimarlık’ı sizden dinlemek isteriz. Faaliyet alanlarınız, tasarım ilkeleriniz, ekibiniz vb. hakkında bilgi alabilir miyiz? 

1996 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesine girişimle birlikte mimarlık mesleği ile tanıştım. 2000 yılından itibaren aktif olarak hem mimari hem iç mimari alanlarda çalışmalar yapıyorum. 5 yıldır Liona Mimarlık çatısı altında, ağırlıklı olarak iç mekân projeleri yaparak hem tasarım hem de uygulama süreçlerini devam ettiriyoruz. Projelerimizi salt mimari bir bakış açısıyla değil, disiplinler arası etkileşimli bir bütün olarak tasarlamanın en doğru yol olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda, elektrik, mekanik, statik, peyzaj gibi farklı uzmanlık alanlarıyla entegre çalışarak; okul, hastane, otel, ofis, konut, sosyal tesis, AVM ve mağaza gibi pek çok farklı alanda yenilikçi, sürdürülebilir ve teknoloji temelli mekanlar yaratıyoruz. Her projede tasarım trendlerini takip ederek, kullanıcıların ihtiyaç ve beklentilerini derinlemesine analiz ediyor ve onların yaşam kalitesini artırmayı hedefliyoruz. Estetik ve fonksiyonel kriterlerin yanı sıra, çevresel sürdürülebilirlik, enerji verimliliği ve kullanıcı deneyimi gibi faktörleri de göz önünde bulundurarak, hem bugünün hem de geleceğin ihtiyaçlarına cevap veren mekanlar tasarlıyoruz. Yenilikçi malzeme ve teknolojileri kullanarak, projelere inovasyon temelli çözümler ekliyor ve mevcut yapılara değer katan modern dönüşümler sunuyoruz. Bu disiplinler arası yaklaşım, özellikle otel, hastane, AVM gibi karmaşık yapı tipolojilerinde büyük avantajlar sağlayarak hem kullanıcıların hem de çevrenin ihtiyaçlarına cevap veren, sürdürülebilir projeler geliştirmemizi sağlıyor.

Bahçeşehir Konut
Bahçeşehir Konut

HER PROJEMİZDE TASARIM TRENDLERİNİ TAKİP EDEREK, KULLANICILARIN İHTİYAÇ VE BEKLENTİLERİNİ DERİNLEMESİNE ANALİZ EDİYOR VE ONLARIN YAŞAM KALİTESİNİ ARTIRMAYI HEDEFLİYORUZ.


Sürdürülebilirlik, her alanda olduğu gibi mimarlıkta giderek önem kazanan bir konu haline geliyor. Siz sürdürülebilir tasarım ilkelerini nasıl uyguluyorsunuz ve bu konudaki görüşleriniz nelerdir?

Sürdürülebilirlik, günümüz mimarlığının temel yapı taşlarından biri haline geldi ve yalnızca çevresel bir gereklilik değil, aynı zamanda insana değer katan bir yaklaşım olarak da değerlendirilmelidir. Doğru uygulandığında sürdürülebilirlik, mekânların estetik ve işlevsellik değerlerini artırırken, aynı zamanda çevreye olan olumsuz etkileri de en aza indirir. Liona Mimarlık olarak, projelerimizde bu prensipleri tasarım sürecinin merkezine yerleştiriyoruz.

Çekmeköy Konut
Çekmeköy Konut

Sürdürülebilirlik, projelerimizin tasarım sürecinin ayrılmaz bir parçası. Tasarımlarımızda enerji verimliliğine öncelik veriyor, doğal ışık ve havalandırmayı maksimum seviyede kullanmaya çalışıyoruz. Yüksek yalıtım performansı sağlayan malzemeler ve yenilenebilir enerji sistemleriyle binalarımızın enerji tüketimini azaltmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda su tasarrufu sağlayan sistemler ve akıllı bina teknolojilerini entegre ederek, hem çevreye duyarlı hem de kullanıcıların uzun vadeli tasarruflarına katkı sağlayan mekânlar tasarlıyoruz. Malzeme seçiminde çevre dostu ve geri dönüştürülebilir ürünlere öncelik veriyor, yerel üretimi destekleyerek hem karbon ayak izini azaltıyor hem de ekonomik sürdürülebilirliğe katkıda bulunuyoruz. Ancak sürdürülebilirliği yalnızca inşaat süreciyle sınırlı görmüyoruz; yapılarımızın tüm yaşam döngüsünü dikkate alarak uzun vadeli etkilerini değerlendiriyoruz. Sürdürülebilirlik bizim için aynı zamanda bir tasarım fırsatı. Çevreye duyarlı yaklaşımlar, yalnızca ekolojik dengeyi gözetmekle kalmaz, aynı zamanda estetik ve işlevsellik dengesini zenginleştirir. Bu anlayışla tasarladığımız yapılar, yalnızca bugünün ihtiyaçlarını karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda geleceğe ilham veren mekânlar yaratıyor. Mimarlıkta sürdürülebilirliği, mesleki sorumluluğumuz ve dünyaya olan katkımız olarak görüyoruz.

Çekmeköy Konut
Çekmeköy Konut

Teknolojik gelişmelerin mimarlık mesleğine yansıması nasıl olacak? Özellikle son dönemde çok gündemde olan ‘Yapay Zekâ’ uygulamalarını mesleki anlamda nasıl değerlendiriyorsunuz?

Teknolojik gelişmeler, mimarlık mesleğini şekillendiren en önemli dinamiklerden biri olmaya devam ediyor. Özellikle yapay zekâ, tasarım süreçlerinden bina yönetimine kadar birçok alanda devrim niteliğinde fırsatlar sunuyor. Mimarlıkta yaratıcı süreçler her zaman ön planda olsa da, teknolojik araçlar sayesinde bu süreçler artık daha verimli, hızlı ve detaylı bir şekilde yönetilebiliyor. Yapay zekâ, tasarım süreçlerinde veri analizi ve optimizasyon konularında büyük kolaylık sağlıyor. Örneğin, farklı kullanıcı ihtiyaçlarını, çevresel verileri ve malzeme performansını analiz ederek, tasarımlarımızın daha işlevsel ve sürdürülebilir olmasını sağlayabilir. Ayrıca, yapay zekâ destekli algoritmalar sayesinde farklı senaryoları hızlıca simüle ederek, en uygun çözümleri belirleme imkânına sahibiz. Öte yandan, yapay zekânın inşaat süreçlerindeki entegrasyonu da dikkat çekici. 

Drager Ofis
Drager Ofis

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK, MEKÂNLARIN ESTETİK VE İŞLEVSELLİK DEĞERLERİNİ ARTIRIRKEN, AYNI ZAMANDA ÇEVREYE OLAN OLUMSUZ ETKİLERİ DE EN AZA İNDİRİR.


Robotik sistemler ve yapay zekâ tabanlı planlama yazılımları, inşaatın her aşamasında hata payını azaltabilir ve maliyetleri optimize edebilir. Özellikle büyük ölçekli projelerde, bu tür teknolojiler şantiye süreçlerini daha güvenli ve sürdürülebilir hale getirebilir. Ancak, teknolojinin bu denli hızlı ilerleyişi, mesleğin tamamen dönüşeceği anlamına gelmiyor. Mimarlık, sadece teknik detaylardan ibaret değil; estetik, mekânsal algı, kültürel bağlam ve kullanıcı deneyimi gibi insana özgü değerleri de içeriyor. Yapay zekâ, bu noktada bir destek aracı olarak değerlendirilmeli, yaratıcı süreçlerin yerini alacak bir çözüm olarak değil. İnsan dokunuşu, özellikle tasarımın özünde yer almaya devam edecektir. Teknolojik gelişmeleri kucaklamak ve mesleğimizde etkin bir şekilde kullanmak büyük bir avantaj. Ancak, bu teknolojileri insana özgü değerlerle dengede kullanarak, mimarlığın sadece fonksiyonel değil, aynı zamanda duygusal ve estetik boyutlarını da korumamız gerektiğine inanıyorum. Yapay zekâ, doğru kullanıldığında mimarların yaratıcı gücünü artıran, onları kısıtlamayan bir araç olarak değerlendirilmeli.

Drager Ofis
Drager Ofis

Mimarlık ve iç mekan tasarımı gibi iki farklı disiplinde faaliyet gösteriyorsunuz. Bu iki alan arasındaki etkileşimi nasıl sağlıyorsunuz? Projelerde mimari tasarım ve iç mekan tasarımını entegre ederken karşılaştığınız zorluklar nelerdir? 

Mimarlık ve iç mekân tasarımı, birbirini tamamlayan, ancak aynı zamanda farklı uzmanlıklar ve yaklaşımlar gerektiren disiplinlerdir. Liona Mimarlık olarak, bu iki alan arasındaki dengeyi sağlamak ve projelerde kusursuz bir uyum yaratmak bizim en önemli önceliklerimizden biri. Her iki disiplinde de aktif olmamız, projelerde hem dış kabuğu hem de iç mekânı bütüncül bir tasarım anlayışıyla ele almamıza olanak tanıyor.


YAPAY ZEKÂ, TASARIM SÜREÇLERİNDEN BİNA YÖNETİMİNE KADAR BİRÇOK ALANDA DEVRİM NİTELİĞİNDE FIRSATLAR SUNUYOR.


Projelerimizde mimari tasarım ve iç mekân tasarımını bir bütün olarak değerlendiriyoruz. Bu, sadece estetik bir uyum sağlamak değil, aynı zamanda işlevsellik, kullanıcı deneyimi ve mekânın ruhunu bir arada yakalamak anlamına geliyor. Mimari tasarım sürecinde, mekânın iç mekâna olan etkisini sürekli göz önünde bulunduruyoruz. Örneğin, bir bina formunun ışık alma şekli, iç mekânın atmosferini doğrudan etkiler. Bu yüzden, daha ilk tasarım aşamasından itibaren, iç ve dış mekân arasındaki etkileşimi düşünerek hareket ediyoruz.

P&T LAB Bahçeşehir
P&T LAB Bahçeşehir

İÇ MEKÂN TASARIMINDA, MİMARİ FORMUN DİLİNİ VE KARAKTERİNİ YANSITAN BİR YAKLAŞIM BENİMSEMEYE ÖZEN GÖSTERİYORUZ. MALZEME SEÇİMLERİNDEN MEKÂN PLANLAMASINA KADAR HER DETAYDA, MEKÂNIN MİMARİ BAĞLAMINA UYGUN ÇÖZÜMLER ÜRETİYORUZ.


İç mekân tasarımında ise, mimari formun dilini ve karakterini yansıtan bir yaklaşım benimsemeye özen gösteriyoruz. Malzeme seçimlerinden mekân planlamasına kadar her detayda, mekânın mimari bağlamına uygun çözümler üretiyoruz. Bu bütüncül yaklaşım, kullanıcıların mekânla olan bağını güçlendirirken, projelerimize benzersiz bir kimlik kazandırıyor. Bu iki disiplinin entegrasyonunda karşılaşılan en büyük zorluklardan biri, farklı ölçeklerde düşünme gerekliliği. Mimarlık daha geniş bir bağlama, yapı ölçeğine odaklanırken, iç mekân tasarımı insan ölçeğinde detaylara yoğunlaşır. Bu ölçekler arasında geçiş yapabilmek ve ikisini bir arada dengelemek dikkatli bir planlama ve ekip çalışması gerektirir. Bir diğer zorluk, farklı disiplinlerden gelen uzmanların bir arada çalışmasıdır. Mimarlar ve iç mimarlar bazen farklı önceliklere ve yaklaşımlara sahip olabilir. Bu durumda, iyi bir iletişim ve ortak bir hedef belirlemek kritik önem taşır. Ekip üyelerinin birbirini tamamlayıcı bir şekilde çalışması, projelerin başarıya ulaşmasında temel rol oynar. 

20 yılı aşkın bir süredir sektördeki deneyiminizle, Liona Mimarlık’ın geleceği için nasıl bir yol haritası çiziyorsunuz? Önümüzdeki yıllarda mimarlık ve iç mekan tasarımı alanında nasıl bir değişim öngörüyorsunuz? 

Liona Mimarlık olarak, nitelikli mimari ve iç mekân projeleri üreten bir yapı olma hedefimiz doğrultusunda, bu çizgimizi sürekli olarak daha ileriye taşımak için çalışıyoruz. Tasarım ve uygulama süreçlerinde kazandığımız deneyim ve uzmanlıkla, projelerimize değer katmayı ve sektörde fark yaratan bir marka olmayı amaçlıyoruz. Bu doğrultuda, yenilikçi yaklaşımlar benimseyerek, çağdaş mimarlık anlayışını ileri taşıyan, kullanıcı odaklı, işlevselliği ve estetiği bir araya getiren projeler geliştiriyoruz. Amacımız, yalnızca mevcut standartları karşılamak değil, aynı zamanda sektöre yön veren tasarım anlayışımızla çıtayı her zaman bir adım ileri taşımaktır. 

Wellnest Terapi Merkezi
Wellnest Terapi Merkezi

MİMARLIK DAHA GENİŞ BİR BAĞLAMA, YAPI ÖLÇEĞİNE ODAKLANIRKEN, İÇ MEKÂN TASARIMI İNSAN ÖLÇEĞİNDE DETAYLARA YOĞUNLAŞIR.


Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, insanın temel ihtiyaçlarının ve mekânlardan beklentilerinin özünde çok fazla değişmediğini düşünüyoruz. İnsanı merkeze alan bir tasarım anlayışı, zamanın getirdiği yeniliklere ve değişimlere uyum sağlayarak, kullanıcıların sosyal, duygusal ve işlevsel ihtiyaçlarını karşılayabilecek çözümler üretmeyi sürdürecektir.

Wellnest Terapi Merkezi
Wellnest Terapi Merkezi

Önemli olan, tasarımın her zaman kullanıcı odaklı olması ve bireylerin yaşam tarzı, alışkanlıkları ve beklentilerini doğru şekilde anlamasıdır. Mekân tasarımı, bu anlayış üzerine inşa edildiğinde, teknolojik yenilikler ve değişen koşullar ne olursa olsun, her zaman kullanıcı için anlamlı ve işlevsel olmaya devam edecektir.


İNSAN MERKEZLİ TASARIM ANLAYIŞINI KORUMAK VE HER PROJEDE BU YAKLAŞIMI ÖN PLANDA TUTMAK, SÜRDÜRÜLEBİLİR VE BAŞARILI TASARIMIN ANAHTARIDIR.


Yakın gelecekte de mekânlardan beklenti, insanların günlük yaşamlarını kolaylaştıran, sosyal bağlarını güçlendiren, fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarını destekleyen tasarımlar olacaktır. Bu nedenle, insan merkezli tasarım anlayışını korumak ve her projede bu yaklaşımı ön planda tutmak, sürdürülebilir ve başarılı tasarımın anahtarıdır. Kullanıcıların yaşantısına değer katan, onların yaşam kalitesini artıran mekânlar tasarlamak, bizim temel hedefimiz olmaya devam edecektir.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)