TMB Binasındaki Havanın Temizliği Tescillendi...
Avcı Architects tarafından tasarlanan, LEED Platinum sertifikası sahibi Türkiye Müteahhitler Birliği Genel Merkez Binası; gayrimenkul sektöründe ve yatırım yönetiminde küresel ölçekte danışmanlık ve profesyonel destek hizmeti veren Amerika merkezli Jones Lang LaSalle (JLL) şirketinin, Dünya Yeşil Bina Konseyi (WGBC) ile birlikte geliştirdiği ‘’Ofislerde Sağlık, Refah ve Verimlilik’’ başlıklı araştırmasında, ofislerdeki havanın temizliği ve havalandırma konusunda örnek bina olarak gösterildi.
Türkiye’de ve yurt dışında ödüllü projelere imza atan Avcı Architects’in, uzun vadede mekanların sürdürülebilirliği, teknolojik gelişmeler, kurumsal yapılaşmalar, enerji verimliliği ve insan/mekan performansı konuları üzerine yaptığı tasarım araştırmaları doğrultusunda ele aldığı ofis projeleri, ’insan odaklı tasarım’ kavramını yüksek performanslı ve sürdürülebilir çalışma mekanlarıyla buluşturuyor.
Ankara’da bulunan Avcı Architects tasarımı Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Genel Merkez Binası, Türkiye’de ilk kez TMB yapısına özel olarak kullanılan termal labirent sistemiyle Ankara’nın gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkını %50’ye yakın sağladığı enerji tasarrufuyla çözmeyi başarıyor. Yapıda kullanılan yeni labirent teknoloji sistemiyle araştırma konusu olan bina, araştırmanın ‘’termal konfor’’ kriterine karşılık, alternatif iklimlendirme modeline örnek olarak gösteriliyor.
Sürdürülebilir tasarım ilkelerini projelerde en büyük ölçekten başlayarak en küçük ölçeğe kadar inen ‘holistic’ (bütüncül) bir yaklaşımın doğal bir sonucu olarak ele alınması gerektiğini vurgulayan Mimar Selçuk Avcı, ’insan odaklı tasarım’ kavramının en iyi şekilde, kolektif çalışma mekanları üzerinden analiz edilebileceğini vurguluyor.
Gelişen teknolojiler, iklim değişiklikleri, çalışma biçimlerinin yeniden tariflenmesi, insan odaklı tasarımlar, kurumsal değişim ve markalaşmanın, mekanın fiziksel koşullarını belirlediğini ve nitelikli çalışma mekanlarının ‘insan/mekan performansı’ analizleriyle ele alınması gerektiğini vurgulayan Selçuk Avcı, uzun vadede sürdürülebilir bir tasarım anlayışının, yapıya uygun yeni yaşam döngüsünün tarifi, düşük enerji, marka avantaji, insan performansı, yeni teknolojilerin entegrasyonu ve işletme maliyetleri gibi kavramların, yaşam kalitesinin arttırılmasında öncü bir rol oynadığını belirtiyor.
Gensler İle Stratejik Ortaklık…
Avcı Architects, yeni nesil çalışma mekanları ve insan odaklı tasarımlar üzerine yaptığı araştırmalar ışığında, ’sürdürülebilir mimari tasarım’ kavramının, insan ve mekan dönüşümü, iklimsel değişiklikler, ekonomik büyüme, demokratik yaklaşım biçimleri, adaptasyon, teknolojik ilerlemeler, yeni malzemeler gibi geniş bir skaladaki ihtiyaçlara cevap veren projeler ortaya koyuyor. Bu bağlamda, projelerine yerin esas kimliğini ve hikâyesini bulmaya çalışarak başlayan Avcı Architects, ticari binalarda dünyanın öncü mimarlık ofislerinden biri olan Gensler ile uluslararası ölçekte ofis projelerine imza atarak, tasarımlarındaki sürdürülebilirlik kriterlerini global ölçekte tasarladığı ticari yapılarla adından söz ettiren Gensler ile bir adım daha öne taşıyor. Gensler’in farklı gruplar ve aktiviteler arasında yaptığı karşılaştırmalara göre, dikkat ve konsantrasyon gerektiren yüksek odaklı işler, ortak bağlar ve değerleri oluşturan kolektif üretim biçimleri, iş etkileşimleri, yeni öğrenme deneyimlerinin yeni mekanlarda tecrübe edilmesi ve sosyalleşme gibi günlük üretimin bir parçası olan mekansal aktivitelerin, yeni tasarlanan ofis mekanlarındaki çalışma performansını etkilediğinin ortaya çıktığını dile getiren Selçuk Avcı, nitelikli ofis mekanları için ortaya çıkan verileri şu şekilde değerlendiriyor:
‘’Gensler’in araştırmalarında, insanların zamanının %6’sını sosyal faaliyetlerde, %59’unu konsantrasyon gerektiren işlerde, %4’ünü öğrenmeye yönelik çalışmalarda ve %22’nin ise işbirliği yaparak geçirdiğini görüyoruz; bu verilere göre, yeni ofis mekan tasarımlarında farklı mekansal işlevlere ve bu mekanların esnekliğine göre etkili çalışma ortamlarını yaratmak sadece iş gücü ve verimliliğin artması açısından değil, yaşam kalitesinin arttırılması, kurumsal kimlik ve global/hızlı büyüme açısından da değerlendirilmelidir. Günümüzün üçte ikisini çalışma mekanlarında geçirdiğimizi düşünürsek, içinde bulunduğumuz mekanın ve bu mekanların sağladığı fiziksel koşulların da kaliteli ve yüksek performanslı olması gerekir.’’
Fox International Channels İstanbul Ofisi
“Bizim için tasarım bir katmanlandırma sürecidir. Bir çözümün ortaya çıkışı projeyi saran konuların anlaşılması ve bunlarla yakınlık kurulmasına dayanmaktadır. Dolayısıyla bir kişinin parmak izleri gibi her proje de eşsiz olabilir. Bu yöntemle basmakalıp çözümlerken kaçınarak meselenin DNA’sına inmeye çalışıyoruz. İşte bizi heyecanlandıran da bu hususiyettir”, diyen Mimar Selçuk Avcı liderliğindekiAvcı Architects’in bu yaklaşımla hayata geçirdiği ofis projelerden biri deMaçka Residence'daki Fox International Channels.
İşverenden tasarımın ferah, dinamik, neşeli ve renkli bir mekan olması yönünde talep alan Avcı Architects, 1450 m² inşaat alanına sahip olan projede genel olarak açık ofis düzeninin hakim olduğu bir çalışma ortamı planlamış. Yönetici ve toplantı odaları ise dinamik geometrik formlarda cam kütlelerle kapalı olarak tasarlanmış. Ofiste kullanılan canlı renklerle, duvarlardaki grafik tasarımlar çalışanları yormadan ortamı zenginleştirmeyi ve enerjik kılmayı hedefliyor. Uzun çalışma saatlerini daha konforlu hale getirmek üzere tasarlanan ofiste hem Fox International’ın hem de Avcı Architects'in ortak hassasiyeti olan doğal malzemelerin kullanımı, hedeflenen tasarımın belirleyicisi olmuş.
SUMMA Genel Merkez Binası
Avcı Architects tarafından Türkiye'nin en büyük uluslararası inşaat şirketlerinden biri olan SUMMA için tasarlanan genel merkez binası ise, bazı imar zorunlulukları ve fiziksel şartlar nedeniyle, mevcut ve kötü durumda olan bir yapı üzerinden yenileme projesi olarak ele alınmış. Seyrantepe mevkiinde, Büyükdere Maslak aksının çevre yolu ile kavşak oluşturduğu noktada konumlanan yapı için, gürültülü bağlantı yoluna bakan kuzey cephesi, tasarımın en önemli unsuru haline gelmiş. Çevre açısından, yapının kuzey cephesinin güneş kontrolü için korumaya ihtiyacı olmaması, tamamen şeffaf bir cam cephe kullanmayı mümkün hale getirmiş. Ofis seviyeleri, kuzey yönüne konumlandırılan bölmelerle ayrılmış bir dizi açık çalışma alanı ve yönetici ofislerinden oluşmuş. Bu çalışma alanlarında tavan yüksekliklerinden maksimum ölçüde yararlanılarak ferah bir ortam elde edilmiş. Katlar arasında, gelecek vaat eden sanatçıların çalışmalarının sergileneceği bir sanat alanı ve Türkiye'nin yeni gelişen sanat olaylarının tartışılacağı bir sanat galerisi ile atölye alanı oluşturularak, çalışma mekânları kavramının kültürel ve sosyal aktivitelerle de bir aradalığı sağlanmış. Mekânsal örgütlenmeden seçilen malzemeye kadar birçok alt tasarım kararı “Summa” temsiliyeti ve fonksiyonelliği üzerine gerçekleştirilen tartışmaların sonucunda ortaya çıkmış.
INC Research İstanbul Merkez Ofisi
Avcı Architects, INC Research İstanbul Merkez Ofisi’nde ana fonksiyonu açık ofisler olarak belirlemiş ve gün ışığından maksimum derecede faydalanabilmek için de açık ofisleri ve yönetici ofislerini mekanın çeperlerinde konumlandırmış. Teknik hacimler, baskı odaları ve mutfak gibi yardımcı fonksiyonlar da mekanın iç kısımlarına yerleştirilmiş. Avcı Architects’in bu tutumu daha iyi çalışma performansına olanak tanırken, aynı zamanda mekanın kimliğinin oluşmasındaki temel etkenlerden birisi olmuş. Açık ofisler zeminde ve tavanda malzeme geçişleriyle ayrıştırılmış, mekanda ferahlık ve genişlik hissi yaratacak şekilde kesintisiz olarak düzenlenmiş. Mevcut binanın betonarme kaset sistemden meydana gelen tavanı doğal görünümüyle bırakılırken, aydınlatma elemanları da bu kasetlerin arasına homojen bir şekilde yerleştirilmiş. Avcı Architects, açık tavan ve yine açık bırakılan kolon uygulamalarıyla, yani tüm brüt beton yüzeylerle mekanın ve malzemenin doğasına saygı hassasiyeti gözetmeye çabalamış.
INC Research İstanbul Merkez Ofisi’nin giriş hacminden bağlanan ana koridor aksı, mekanın omurgasını oluşturacak şekilde kurgulanmış. Koridorun bir tarafı sürekliliği olan bir duvar yüzeyi, diğer tarafı ise resepsiyon alanı ve açık ofislerle sınırlanmış. Bu omurgayı tarifleyen ana duvar, mekansal ve kurgusal kimliği bağdaştıran ve yansıtan bir yüzey olarak ele alınmış. Mevcutta bulunan brüt beton duvar yüzeylere, Avcı Architects tarafından tasarlanan grafikler uygulanarak, kurumsal kimlik ve mekansal bütünlük yansıtılmış.