Tozlaşma ve Biyoçeşitliliği Artıran Bir Tasarım: Pollinator Park

Vincent Callebaut, azalan biyoçeşitlilik oranları konusunda farkındalık yaratan bir proje olan Pollinator Park (Tozlayıcı park) tasarımını açıkladı. BM, 2020 itibariyle, tozlayıcıların normalden 100 ila 1000 kat daha yüksek bir yok olma oranıyla ciddi şekilde tehdit edildiğini belirtiyor. İnsanlığa doğayla kopan bağını onarması için uyandırma çağrısı olarak tasarlanan proje; arılar, kelebekler ve sinek kuşları gibi tozlayıcıların azalmasını durdurmak için ekosistemleri korumayı amaçlıyor.

Vincent Callebaut tarafından Avrupa komisyonu için tasarlanan Pollinator Park’ın organik formu, çiçek açan bir bitkiye atıfta bulunuyor. Mimar, projenin merkezindeki parkın bir bitkinin dişi organlarını sembolize ettiğini ve tüm sergi alanlarını birleştirdiğini açıklıyor. Callebaut, “Alttan üste, yumurtalıklar sarmal yapılı biyodomları oluşturuyor, stil panoramik bir cam asansör ve bir chambord çift merdiveni barındırıyor, stigma ise gökyüzünde gelişen bir gözlem platformuna dönüşüyor” diyor.

Tarım Arazileri

Bu merkez üssünden tarım arazileri, yani petek yapılı biyodomlar, nervürlü yapraklar ve hatta voronoi, geleceğin tarımına adanmıştır. Mekânsal olarak radyal bir düzlemde düzenlenmiş olan geometrileri, polen taneleri ile kaplı bir çiçeğin erkek organları olan anterlerden esinlenmiştir. Sergi ve tarımsal üretim için oluşturulan bu botanik seralar, çiçeğin üreme dışı kısmı olan devasa bir periant tarafından korunmaktadır. Bu, merkez park çevresinde 5 sepal bir kaliks ve tarım arazileri çevresinde 5 yapraklı bir corolladan oluşur.

Tüm seralar çapraz lamine kereste (CLT) ve geri dönüştürülmüş veya geri dönüştürülebilir biyo kaynaklı malzemeler kullanılarak tasarlanmıştır. Pozitif enerji binaları olmak için, kütle kereste biyodomları, ışık ve gölge arasında bir denge sağlamak aamcıyla güneş ışınlarını filtreleyen fotovoltaik ve termal güneş kalkanları ile kaplıdır. Vincent Callebaut, “fütüristik kubbeleri altında, tozlayıcı park tarım mesleğinin asil rolünü destekliyor” diyor. Tozlayıcıların korunmasında çeşitli düzeylerde iyi uygulamalar da gösteriyor: arazi kullanımı, tarım, orman ve kentsel bağlamları incelemek gibi.

Kendi Enerjisini Üreten Park

Şemanın çevresine peyzaja entegre edilen rüzgâr bacaları ve türbinler alanı enerji üretir. Callebaut, “Bu rüzgâr santrali, aynı zamanda rüzgârın enerjisini kullanmayı ve seraların içindeki alanları doğal olarak biyoklimatize etmek için zeminin termal ataletinden yararlanmayı mümkün kılıyor” diye devam ediyor. Aslında rüzgâr bacaları, yazın seraları serinletmek ve kışın ısıtmak için jeotermal enerji kullanır, zeminin sıcaklığı tüm yıl boyunca 18 santigrat derece (64°F)’ de dinlenir.

Proje, resmî web sitesi üzerinden çevrimiçi veya sanal gerçeklikte deneyimlenebilir. Bu biyomimetik vaha içindeki scenografik deneyim, tozlayıcılar ve gıda üretimi arasındaki korelasyona odaklanmaktadır. Sürükleyici bir senaryo, insanları doğal fauna ve flora mirasını ve dolayısıyla sağlıklarını korumaları için eğitmeyi ve teşvik etmeyi amaçlamaktadır.

Avrupa Komisyonu, “Mimar Vincent Callebaut, Tozlayıcı Park tasarımında mimarlığın, doğayla uyum içinde yaşamak için en iyi tarımsal, teknolojik ve tasarım uygulamalarını bütünleştirerek daha iyi bir gelecek için mücadelede nasıl yardımcı olabileceğini gösteriyor” diyor. Komisyon, ayrıca projenin, yeşil ve dijital zorlukların olumlu potansiyelini keşfetmeye çalışan bir düşünce kuruluşu olan yeni Avrupa Bauhaus girişimine önemli bir katkı olduğunu söylüyor.