Türk Çimento Sektörü 2024’ten Umutlu
Bu yıl başta enflasyonla mücadele kapsamında uygulanan sıkı para ve mali politikalar nedeniyle talepte yaşanan daralma ve Çin ekonomisindeki yavaşlamanın etkisiyle global ölçekte zorlu bir dönemden geçen çimento sektörünün temsilcileri, İstanbul’da düzenlenen INTERCEM konferansında bir araya geldi. Türkiye’nin çimento sektöründe dünyanın en büyük ihracatçısı, Avrupa’nın ise en büyük üreticisi olduğunu hatırlatan ÇCSİB Başkan Yardımcısı Abdulhamit Akçay, “Dünyada ekonomi yönetimlerinin enflasyon ve maliyet şoklarına karşı dirençli bir yapı oluşturma mücadelesi orta vadede olumlu sonuçlar verecektir. Türk çimento sektörü olarak daha fazla esneklik gösterebileceğimiz bir ortam hazırlayan bu süreç neticesinde başta ABD olmak üzere güçlü olduğumuz pazarlardaki konumumuzu korumak ve özellikle Batı Afrika pazarında bu yıl yaşadığımız kayıpları, 2024’te tonaj bazında ihracat artışıyla telafi etmeyi hedefliyoruz.” dedi.
Uluslararası çimento endüstrisinin buluşma noktası olan INTERCEM konferansının 115’inci buluşması İstanbul’da yapılıyor. Sekizinci kez INTERCEM’e ev sahipliği yapan İstanbul’daki buluşmaya 45’in üzerindeki ülkeden yaklaşık 480 sektör temsilcisi katılım gösteriyor. Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin (ÇCSİB) iş birliğiyle düzenlenen etkinliğin açılış konuşmasını ÇCSİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdulhamit Akçay yaptı. Akçay açılışın ardından “Türk Çimento Sektörünün Bugünü ve Yarını”nı anlattığı bir sunum da gerçekleştirdi.
Abdulhamit Akçay: “Sıkı ekonomi politikalarının etkilerini 2024’te de göreceğiz”
Çimento sektöründe küresel ölçekte büyümenin bu yıl için yüzde 3’ün altında kalacağını öngördüklerini söyleyen Abdulhamit Akçay, “Bu yıl Çin ekonomisindeki yavaşlama, Avrupa’da devam eden savaş ve ekonomik kriz endişesiyle talepte yaşanan daralmanın etkilerini hep birlikte yaşıyoruz. Ancak diğer taraftan dünya genelinde ekonomi yönetimleri enflasyon ve maliyet şoklarına karşı daha dirençli bir ekonomi yapısı oluşturmak için kararlılıkla mücadele ediyor. Para ve mali politikalarda tavizsiz bir duruş sergileniyor. Bunun neticesinde her ne kadar her ülkede aynı seviyede olumlu sonuç elde edilemese de özellikle enflasyonla mücadele konusunda yavaş yavaş mesafe alınıyor. Enerji piyasalarında da volatilitenin giderek azaldığını görmekteyiz. Uygulanan sıkı ekonomi politikalarının bir süre daha devam edeceğini öngörüyoruz. Bu durum talepteki yavaşlamanın 2024 yılında da devam edeceğine işaret ediyor. Hiç kuşkusuz bu noktada Çin’in önümüzdeki dönemde sergileyeceği performans belirleyici olacak.” dedi.
“Pazarlarımızdaki tüketicilerin maliyet yönetimini destekleyen bir duruş sergileyeceğiz”
Global ekonomik gelişmelerin Türk çimento sektörüne yansımalarını değerlendiren Akçay, “Türkiye de dünya ekonomilerinin içinden geçtiği süreci yaşıyor. Parasal genişlemeden parasal sıkılaşmaya evrilen ve enflasyonla mücadele odaklı bir ekonomi modeli uygulanıyor. Kısıtlı likidite ve borçlanma maliyeti, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir gündem maddesi ve bu da ticaret hacmini olumsuz etkileyerek talepte yavaşlamaya neden oluyor. Ancak özellikle orta vadede olumlu sonuçlar vereceğini düşündüğümüz bu mücadele süreci, artan rekabet ortamında daha fazla esneklik gösterebileceğimiz bir ortam da hazırlıyor. Dünyanın en büyük ihracatçısı, Avrupa’nın ise en büyük üreticisi olduğumuz sektörde, mevcut koşulları göz önünde bulundurarak ihracat pazarlarımızdaki tüketicilerimizin maliyet yönetimine katkı sağlayacak, destekleyici bir duruş sergileyeceğiz.” diye konuştu.
“Deprem nedeniyle iç piyasa oluşan talep ihracatımızı etkilemeyecek”
6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinin ardından Türk çimento sektörünün bölgenin yeniden imarı için önceliğini iç piyasa olarak belirlediğini hatırlatan Akçay şöyle devam etti; “Şu anda bölgenin yeniden imarı için çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Biz de Türk çimento üreticileri bu yapılanmaya katkı sağlama sorumluluğuyla hareket ediyoruz. Bunun neticesinde iç piyasada yüzde 16’lık bir artış yaşandı. Ancak yeniden imar nedeniyle oluşan ekstra talep ihracatımızı etkilemeyecek. Yıllık 120 milyon tonluk yüksek üretim kapasitemiz, hizmet kalitemiz, ürün yelpazemiz, lojistik gücümüz ve coğrafi avantajlarımız ile hem iç hem de dış talebi aynı anda karşılayacak güce sahibiz. Dolayısıyla tüm taahhütleri yerine getirmeye devam edecek, siparişlerimizi her zaman olduğu gibi eksiksiz ve zamanında teslim edeceğiz.”
“Tonaj bazında ihracat artışı hedefliyoruz”
Küresel daralmanın ve özellikle düşük enerji maliyeti avantajına sahip olan ülkelerin uyguladığı düşük fiyat politikasının etkisiyle Türk çimento sektörünün rekabetçilik gücünü bir miktar kaybettiğini ifade eden Akçay, “Bunun neticesinde 2022 yılını 1,6 milyar dolarlık ihracat ile kapatan sektörümüzün bu yıl sonunda deprem sonrası artan iç talebi de dikkate alarak, ihracatta yüzde 20’lik bir azalma yaşayacağını öngörüyoruz. 2024 yılında ise bu yüzde 20’lik kaybı yeniden kazanmayı hedefliyoruz. Bunu da pazarda derinleşerek, tonaj bazında ihracat artışıyla sağlayacağımızı öngörüyoruz.” açıklamasında bulundu.
“Katkılı çimento taleplerini karşılamaya hazırız”
Küresel ölçekte sektörün bir diğer önemli gündeminin iklim değişikliğiyle mücadele ve yeşil dönüşüm süreci olduğuna vurgu yapan Akçay şunları söyledi; “Türk çimento sektörü olarak döngüsel ekonomiye katkı sağlamayı ve çevresel sürdürülebilirliği odağımıza aldık. Bu kapsamda alternatif yakıt kullanımı, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji alanında somut adımlar atıyor, yatırımlar gerçekleştiriyoruz. Öte yandan klinker oranı çok daha düşük olan katkılı çimento üretimi için de tüm belgelendirme ve sertifikasyonlarımızı tamamladık. Şu anda tüm katkılı çimento taleplerini karşılayabilecek durumdayız. Ancak bu ürünün global piyasada kabulü için sektör temsilcilerimizin, yasa koyucuların yapması gereken çalışmalara rehberlik etmesini, kendi ülkelerinde bu çalışmaları desteklemelerini bekliyoruz. Sektörün ve yasa koyucuların iş birliği ile çimento endüstrisi sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlayabilir.”
ÇCSİB’nin çimento sektöründe yurt dışı faaliyetlerini sürdürdüğü “Turkish Cement” markasıyla yer INTERCEM’in 115’inci buluşmasında başta tedarik zinciri, üretim ve ham madde maliyetleri, dekarbonizasyon, Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması ve emisyon ticareti olmak üzere çimento sektöründeki gelişmeler Türkiye’den ve yurt dışından uzman konuk ve sektör temsilcilerinin katılımıyla masaya yatırılıyor. Sergi alanında ise tanıtım, iletişim ve iş geliştirme imkanı sunuluyor. INTERCEM İstanbul buluşması, 7 Eylül Perşembe günü 17.45’te düzenlenecek kapanış etkinliğiyle sona erecek.