Türkiye Müteahhitler Birliği Merkez Binası

Proje Yeri: Ankara
Proje Tipi: Ofis
İşveren: Türkiye Müteahhitler Birliği
Danışman: Atelier Ten
Elektrik Projesi: Yurdakul Mühendislik
Mekanik Projesi: Atelier Ten, Okutan Mühendislik
Müteahhit: Mesa Mesken Sanayii
Statik Projesi: Ural Mühendislik
Peyzaj Projesi: Arzu Nuhoğlu Peyzaj Tasarım
İç Mekan Projesi: Avcı Architects
LEED Danışmanı: Türkeco

Entegre Tasarımın Ürünü Yüksek LEED Skoru

TMB Binası’nın bulunduğu yerle olan ilişkisi ve kaynak kullanımı konularında aldığı yüksek puanlar ile tasarımda yenilikçilik kategorisinde aldığı puanlar Platinum Sertifikası’na hak kazanmasında etkili oldu.

Ülkemizde 2014 yılında yeşil bina adına yaşanan önemli gelişmelerden bir tanesi Avcı Architects tarafından tasarlanan Ankara’daki Türkiye Müteahhitler Birliği Merkez Binası’nın, LEED BD+C: New Construction kategorisinde, LEED Platinum Sertifikası’nı almaya hak kazanması oldu. Böylece, Türkiye’de bugüne kadar genellikle ticari binaların aldığı Platinum Sertifikası’nı ilk kez bir dernek binası almış oldu.

TMB Binası’nın bulunduğu yerle olan ilişkisi ve kaynak kullanımı konularında aldığı yüksek puanlar ile tasarımda yenilikçilik kategorisinde aldığı puanlar Platinum Sertifikası’na hak kazanmasında etkili oldu.
TMB Binası’nı LEED Platinum sertifikalı diğer binalardan ayıran en önemli özelliği, tasarımın başlangıcından bina kullanımına kadar yenilikçi yeşil bina stratejilerinin en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş olması. Pasif sistemleri ile beraber en verimli ve konforlu mekanik sistemlerden biri olan döşemeden iklimlendirme ile beraber soğuk kiriş (chilled beam) kullanıldı. Yapının enerji ihtiyacının yaklaşık %5’i bina çatısına yerleştirilen fotovoltaik panellerle karşılanmakta. Binada yer alan enerji tasarruflu LED aydınlatmalar, binanın fiziksel durumunu kontrol altında tutan otomasyon sistemi, gün ışığına ve harekete duyarlı aydınlatma seviye otomasyonu ve gökyüzünde ışık kirliliğini azaltan dış aydınlatma tasarımı binanın önemli ekolojik unsurlarını oluşturuyor.

Ayrıca, peyzaj tasarımında az su tüketen endemik bitkilerin ve sulama gerektirmeyen bitkilerin tercih edilmesi sayesinde yeşil çatı sistemi su tasarrufu sağlarken yaz aylarında binanın ısınma gereksinimini azaltarak enerji tasarrufuna da katkıda bulunmakta.

Türkiye Müteahhitler Birliği Genel Merkezi, tipik bir ofis binasının gereksinimlerini karşılamanın yanısıra, bir dernek binasının, özellikle de TMB gibi yoğun aktiviteleri olan ve çok sayıda yerel ve uluslararası ziyaretçiyi ağırlayan ve üst düzey konukları da sıkça davet eden bir yapının özel ihtiyaçlarına da cevap verecek şekilde farklı fonksiyonları barındırmakta.

Tasarım, daha en başından bu programı dışavurumcu bir kütle kompozisyonu ile organize ederken, öte yandan yapının çevresel faktörlerle ilişkisini ön planda tutmakta ve sürdürülebilirliği bu yapıya en doğal şekilde entegre etmeye çalışmakta.

Yapı, yüksek performanslı binalar arasında ülkemiz için yeni bir eşik oluştururken, gelecekteki yapılaşma sürecine, tasarıma yatırım yaparak nasıl düşük karbon emisyonlu yapılar elde edilebileceği konusunda ilham vermeyi ve örnek teşkil etmeyi hedeflemekte.

PASİF ISITMA VE SOĞUTMA

Proje, pasif ısıtma ve soğutma teknikleri açısından Türkiye’de ilk kez kullanılan sistemleri bünyesinde barındırıyor. Ankara’nın tipik karasal iklim koşullarının göstergesi olan gündüz ve gece sıcaklığı arasındaki sıcaklık farkı kullanarak ısıtma ve soğutmadaki enerji sarfiyatını minimize etmek üzere, bodrum katlardaki otoparkların altına bir betonarme labirent tasarlanmış.

Yazın gece boyunca dış ortamdaki soğuk hava bacalardan gecerek bu labirenti katederken, yoğun beton kütlenin soğumasına ve adeta bir batarya gibi bu soğukluğu hapsetmesine yardımcı oluyor. Gündüz ise dışardaki sıcak hava bu bataryadan geçirilir, soğuk beton kütle sayesinde sıcaklığını bırakır ve ön şartlandırılmış olarak klima santrallerine ulaşır ve kullanım alanlarına yönlendirilir. Ofis katlarına ulaşan bu hava, yine betonarme döşemeler içerisine döşenmiş borulardan geçirilerek ‘chilled beam (soğuk kiriş)’lere ulaşır ve mekana bırakılır.

Chilled beam, ortam koşullarına göre konforun sağlanması için gerektiğinde kontrol edilerek son ısıtma/soğutmaya yardımcı olur. Labirent, yer altında olmasının etkisiyle, bölgenin senelik sıcaklık ortalamasına sahip. Bu sayede kış aylarında gündüz dış ortamdaki hava labirenti katettiğinde bu sefer ısınarak klima santrallerine ulaşır. Bu döngü sayesinde klimalara en az yük bindirilmiş ve enerji sarfiyatı engellenmiştir. Bu durum mekanik tasarımda da ekipman boyutlarını belirleyerek maliyeti de olumlu yönde etkilemektedir.

EKO DUYARLI YAPI KABUĞU

TMB binasında bu bütünsellik ilişkisi en baştan itibaren tasarımın odak noktalarından biri olmuş. Yapının tasarımına başlarken, katlar kendi aralarında dik düzelminden bağımsızlaşarak sağa ve sola kaymalar yapmış, bu şekilde birbirinin tam üzerine binmeyen katlar bir digger kata, açık alanlar ve saçaklara dönüşmüş. Bu kütleyi kaplayan cephe kabuğu ise iki katmandan oluşmakta. Yapıyı saran ilk katman klasik bir cam cama birleşimli panel sistemi. İkinci katman ise gölgelendirme ve güneş kontrolünü sağlayan paslanmaz çelik mesh. Hassasiyetle tasarlanan bu katmanın yoğunluğu bina sakinlerinin dışarısı ile ilişki kurmalarına engel olmadan güneş ışınlarının yönelimine göre tasarlanmış.

Cephe tasarımında ısı kazanımı kadar kaybı da hesaba katılmalıdır. Kış mevsiminde ısı kaybına karşı en ideal durum tamamen kapalı ve yüksek izolasyon sağlayan cephelerken aynı zamanda suni aydınlatmanın kullanımını en düşük seviyede tutmak üzere yeterince gün ışığının içeri girmesini mümkün kılmakta. Bir yandan düşük hava sıcaklıklarında güneşin cepheyi ısıtmasından en etkin biçimde faydalanabilmek için gölgelendirme minimumda tutulmakta.

Yaz mevsiminde ise iklimlendirme zincirinde labirent sayesinde kazanılan serin havanın binanın dışına sızmasını ve cepheyi serinletmeye harcanmasını önlemek için etkin bir gölgelendirme gerekmiş yine suni aydınlatmanın kullanımını en düşük seviyede tutmak üzere yeterince gün ışığının içeri girmesini sağlamak hedeflenmiş.

Oldukça karmaşık gibi görünen bu denklemin çözümü, mevsimsel değişikliklere uyum saylayabilecek dinamik bir cephe kurgulamak olmuş. Ancak bu yöntem yüksek maliyeti sebebiyle sınırlı uygulama bulabilmiş. Bu şartlar altında yaklaşım, binanın her bir cephesi için cam ve dolu panelleme ile mesh yoğunluğunun orantısını optimize etmek olmuş.

Bu doğrultuda direk güneş ışınlarının ve ısı kazanımının en az yoğunlukta olduğu kuzey doğu cephesinde cam kullanımı toplam yüzeyin %60’ı ile maksimize edilirken, mesh doğal ısı ve ışık kazanımını en yüksek seviyede tutmak üzere %80 açık alan bırakacak şekilde tasarlanmış.

Güney batı cephesinde ise cam kullanımı ısı kazanımına karşı %30 ile sınırlandırılmış, mesh ise toplam yüzeyin %40’ını açıkta bırakacacak şekilde tasarlanmış. Bu sayede katlar yeterince gün ışığı almakla beraber bu yönden gelen yoğun gün ışığına karşı korunmuş. Binanın cephesinde kullanılan ve paslanmaz çelik malzemeden üretilen mesh (ağ) sistemi, güneşe açık yüzeylerde aşırı ısınmayı önlemekte ve binanın aldığı gün ışığını optimize etmekte.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)