Antik Çağdan Endüstri Devrine, Yapıda Zarif ve Korumacı Bir Katman: Kiremit
BRAAS Çatı Sistemleri Sponsorluğunda Hazırlanmıştır
Yazan: Berivan EREN
İnsanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için öncelikle barınma ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri gerekmektedir. Bunun için emniyetli ve ekonomik binalara, bu binaların günümüz teknolojisine uygun olarak inşa edilebilmesi için ise kaliteli ve ekonomik yapı malzemelerine ihtiyaçları vardır.
Kimi zaman bir şiirde, kimi zaman bir sokakta karşılaştığımız, çoğunlukla evlerin koruyucu çatısı… Bulunduğu ve kullanıldığı her yerde hem en eski yapı malzemesi olup hem de en modern formlarda sunulan, eski yerleşimlerde yapıları örten zarif bir kırmızı örtü, çağdaş yapılarda ise modern yorumlarıyla estetik ve özgün bir kimlik kazandıran, kullanıcıların da tercih etmekten vazgeçmedikleri dayanıklı çatı kaplamasının simge malzemesi olmuştur.
Kiremit Nedir ?
Hızlı kentleşme ve nüfus artışı nedeniyle artan konut ihtiyacının seri olarak endüstrileşmiş yapı malzemeleriyle karşılanması, konutlarda harcanan ısı enerjisinin, enerji kaynaklarının tükenmesi nedeniyle minimum seviyeye indirilmesi, ısı yalıtım değeri yüksek malzemelerin kullanımını gerekli kılmıştır. Bu amaçla günümüz teknolojisinin imkânları kullanılarak yeni yapı malzemeleri geliştirilmiş, yüzyıllardır kullanılan tuğla ve kiremit gibi geleneksel yapı malzemeleri de teknik özellikler bakımından iyileştirilmiş ve hammaddeleri kil ile sınırlı kalmamıştır.
Kiremit, farklı türdeki hammaddelerin pişirilme, presleme, su ve gerekli kimyasal maddeler katılımı gibi işlemlerden geçmesiyle eğimli çatılarda yardımcı sistemlerle birbirine kenetlendirerek çatı örtüsü olarak kullanılan yapı malzemesidir.
Kelime kökeni Rumca Keramidi sözcüğünün Hintavrupa Anadilinde kera- mo biçimine evrilmiştir. Ker- yani ateş yakma kökünden türetilmiştir.
Kiremidin yapılarda kullanılmaya başlanması neredeyse insanoğlunun oluşumu kadar eskiye dayanmaktadır. Sinterleşmenin kil üzerindeki etkilerinin kavranması ile birlikte, su izolasyonu konusunda da oldukça sağlıklı sonuçlar veren kiremit malzemesi ilk endüstriyel çatı örtü malzemesi olma özelliğini göstermiştir.
Dünya’da ve Türkiye’de hala en çok kullanılan çatı örtü malzemesi olan kiremit, endüstriyel olarak “toprak kiremit” ve “agrega esaslı kiremit” olmak üzere 2 farklı formda üretilmektedir. Toprak kiremit kilin belirli bir boyuta öğütülerek uygun karışım oranlarında şekil verilmesi ve fırınlarda yüksek ısıda pişirilmesi suretiyle üretilirken, agrega esaslı kiremit kum, çimento, su ve doğal renk pigmentlerinin kalıplar üzerinde preslenmesi ve düşük ısıda prize tabi tutulması suretiyle imal edilir.İlk kullanımlarında esas malzemesi kil olan kiremit teknolojinin ilerlemesi ve üretim yöntemlerinin geliştirilip ihtiyaçların farklılaşmasıyla farklı hammaddelerden üretimi yapılarak kiremit formu ve işleviyle kiremit çeşitleri çoğalmıştır.
Toprak kiremit temel ham maddesi olarak bilinen killer genellikle doğada saf halde bulunmamaktadır. Toprağın hamur haline getirilerek kalıplar üzerine preslenmesi ve yüksek Isıda pişirilmesi suretiyle imal edilir. Toprak kiremit toprağın rengine ve pişme derecesine bağlı olarak kırmızının çeşitli tonlarında tek renkli bir çatı kaplama malzemesidir.
Agrega esaslı kiremit ise kum, çimento,su ve doğal renk pigmentlerinin kalıplar üzerinde reslenmesi ve düşük ısılda prize tabi tutulması suretiyle imal edilen bir çatı kaplama malzemesidir. Agrega esaslı kiremit doğal beton rengi de dahil olmak üzere içeriğine katılan doğal renk pigmentleri sayesinde farklı renklerde üretilebilir. Farklı renk ve model seçenekleri sayesinde farklı mimari tasarımlarda mimarların ilgisini çekmektedir.
Kiremitin Tarihçesi
Mimarlığın hayata geçtiği en erken dönemlerden başlayarak çatı iskelet ve örtü sistemlerinin geliştirilmesi gerekmiştir. Başlangıçta dayanıksız malzemelerin (saz, ot, çamur vb.) ya da taşın kullanıldığı mimaride çatı kiremitlerinin ortaya çıkması ve yaygınlaşması önemli bir aşamadır.
Sistemli bir şekilde çatı kiremitlerinin kullanımının başlangıcı için genel olarak M.Ö. 7. yüzyıl kabul edilmektedir. Ancak, Anadolu’da çatı kiremitlerinin Yunanistan’dan daha erken kullanılmış olabileceğine dair görüşler de vardır. İlk yerleşim yerlerinin ve kültürlerinin tuğla ve kiremit yapımı için uygun olan alüvyonlu toprakların yer aldığı geniş, nehir havzalarında kurulmasıyla tuğla sanatı da oluşmaya başlamıştır.
Mezopotamya’da yer alan alan Nil, Euprates/Tigris nehirlerinin aşağı bölgelerinde yapılan kazılarda en eski bulguların kalıplanmış kil tabletler ve duvar rölyeflerinden oluştuğu gözlenmiştir. Buda gösteriyor ki tuğla üretimi daha bu zamanlarda bağlamış ve o zamanlar bile tapınaklar, en zengin yapılar bu tuğla tabletler ile inşa edilmiştir.
Kullanılan bu pişmemiş kil tabletler zamanımızda kullanılan tuğlalara benzer boyutlarda ve elle düzeltilerek şekillendirilmiştir. Nil deltasında yapılan arkeolojik çalışmalarda M.Ö. 14000 yılından kalma, tarihin en eski pişmemiş tuğlası bulunmuştur. Ateşin bulunması ile kısa zamanda cam ve metal eritmeyi büyük bir ustalıkla başaran insan, takriben M.Ö. 3000 yıllarında kili kum ve su ile karıştırıp tahta kalıplara dökmüş, güneşte kurutmuş ve ardından pişirerek ilk harman tuğlası üretimine geçmiştir.
Pişmiş tuğlanın kullanılmaya başlanması ile birlikte çatı malzemesi boşluğu yaşanmıştır. Bu boşluk ise yine Korintlerin konkav kiremidi bulmuş olması ile dolmuştur. Çatılarımızda kullandığımız bugünkü yuvarlak kiremitlere benzer kiremitler imal etmişlerdir. Tek farkları biraz daha kalın ve büyük boyutlu olmalarıydı. Yapılan araştırmalar kullanılan kiremitlerin 2-3 cm kalınlığında, 50 cm eninde ve 80-100 cm boyunda olduğunu göstermiştir. Kiremidi daha sonra Yunanlılar geliştirmiş, onlardan da Romalılar devralmıştır. Batı Avrupa’da Romalılar Yunan kiremidi formlarını mümkün olduğunca geliştirmişlerdir. Özellikle yuvarlak kiremitte neredeyse bugünkü üretim kalitesine yaklaştıkları söylenebilir.
* M.Ö. 6. yüzyılda İtalya’da çerçeveli düz kiremitlerin kapama kiremitler ile birleştirilerek kullanılmış olduğu görülmektedir.
* Anadolu’ya bakıldığında Arkaik ve Klasik Döneme ait kültür katlarında siyah ve kırmızı boyalı çatı kiremitleri bulunmuştur.
*Arkaik dönemdeki büyük boyutlu, pişmiş kiremit ve taş işçiliğinde, Geç Klasik Dönem ve Hellenistik dönemde teknolojik gelişmeler kaydedilir.
*Gordion’da M.Ö. 3. Yüzyıla ait Hellenistik dönem yapısında terracotta kiremitli çatılar yer almaktadır. Buradaki çatı sistemi büyük dikdörtgen kiremit ile yarım yuvarlak kapama kiremidinden oluşmaktadır.
*Roma inşaat teknolojisinin çeşitli alanlarda getirdiği yeniliklere karşın, çatı sistemlerinde Yunan geleneğinin sürdürüldüğü görülür. Roma kiremit örtülüçatıları, Yunan çatı sisteminin devamı niteliğindedir.
*Antik dönemde çatı kiremidi sadece binaların çatılarında kullanılmamıştır. Kiremitler ikinci kullanım olarak yer döşemesinde, mezar örtüsü olarak ve şehir sur duvarlarında da görülmektedir.
*Anadolu’da ise yaklaşık M.Ö. 600 yıllarında en erken kiremitli çatı örnekleri görülmektedir.
1877-1917 yılları arasında Alman Arkeolog Robert Koldwey tarafından Babil Şehrinde
yapılan kazı ve araştırmalarda halen modern binalarda günümüzde de kullanılan tuğlalara
benzer düzgün şekilli, keskin kenarlı, çok teknik, imal edilmiş tuğlalar bulunmuştur. Bu
nedenle dünyanın yedi harikasından biri olan bu tarihi yapı, pişmiş tuğlanın sistemli ve
düzenli ilk kullanıldığı bina olarak kabul edilir.
Bu yapı tuğla endüstrisi için bir simgedir çünkü yüksek kapasiteli ilk üretim tesisidir. Bu dönemde ve daha sonra tuğla yapımının Anadolu’ya ve Avrupa’ya yayıldığı ve gittikçe yaygınlaştığı görülmüştür. Mezopotamya’da ise tuğla ve tuğla üretimi Asurlular, Persler, Sasaniler ve İslam kültürü ile gelişmiş değişik boyutlara taşmıştır. Doğu ve batı kültürü hemen hemen ortak ilerlemiş, sonuçta tuğla tüm yerleşim bölgelerinin vazgeçilmez yapı malzemesi olma özelliğini korumuştur.
Kiremit ve tuğlada ilk standartlar Romalılar tarafından geliştirilmiş ve uygulamaya sokulmuştur. Kalınlık nedeniyle oluşan kuruma ve pişme problemlerini çözmeye çalışmışlar ve böylece ilk araştırma faaliyetleri onlar sayesinde başlamıştır.
Bu çalışmalar sonucunda mümkün olduğunca ince fakat eskisine göre çok daha sağlam malzemeler üretmişlerdir. İspanya, İngiltere, Fransa, Belçika ve Almanya’ya tuğla ve kiremidi tanıtan kullanımının yaygınlaşmasını sağlayan yine Romalılardır. Anadolu’ya bakıldığında burada da gelişmelerin yukarıdaki tarihlere paralel olarak gerçekleştiği görülmektedir. Tarih kitapları Anadolu’da ilk pişmiş endüstriyel anlamda üretim ve kullanımın M.Ö. 4. yüzyılda Lidyalılar tarafından başlatıldığını yazmaktadır. Osmanlı döneminde kiremit ve tuğla üretimi önemli gelişmeler yaşanmıştır. Küçük ve konkav Osmanlı kiremitlerinin yapımı bu dönemde gerçekleşmiştir. Anadolu’da kiremit ve tuğlaya ilk standart Osmanlılar döneminde getirilmiştir. Teknolojinin en son gelişmeleri tuğla ve kiremitte bu gün çok yoğun kullanılmaktadır. Bu iki malzeme 21. Yüzyılın vazgeçilmezleri olmaya adaydır.
Kiremit Üretim Aşamaları
Türkiye’de tuğla ve kiremit sanayi; üretim yapısı itibariyle ülkenin dört bir yanına dağılmış, çok sayıda üretim birimi olan bir sanayi dalıdır. Tuğla ve kiremit en eski yapı malzemeleri olmalarına rağmen, ana özelliklerinden hiç bir şey kaybetmeden günümüze kadar gelmişlerdir. Dünyanın neresinde hangi teknolojiye göre üretilirse üretilsin, sanayileşmenin bir neticesi olarak ortaya çıkan diğer yapı malzemeleriyle rekabet edecek potansiyel gücü her zaman tabiatında taşır. Bununla birlikte toprak kiremit yapımında kullanılan kil doğada saf halde bulunmazlar. Toprak kiremidin mineralojik yapısındaki zenginlik, bünyesinin bileşimi, bir anlamda bize dünyamızın oluşumunu anımsatmaktadır. Bünye oluşurken yapı taşlarının geçirdiği evrelerle yeryüzünün jeolojik gelişimi arasındaki bağlılık, belki de bahsedilen bu potansiyel gücün kaynağıdır. Yapısındaki mineral zenginliğin sağladığı esneklik sayesinde, bilim ve teknolojinin yeniliklerine uyum sağlayabilmekte, başka bir değişle kendini çağın modernizasyonuna uyarlayabilmektedir. Tuğla dünya tarihinde imalatı yapılan ilk yapı malzemesidir. Kil ile suyun buluşması ve ateş ile beraberliği tuğlanın doğuşunu oluşturmuştur. Çok eski çağlarda her bina önce bir tuğla üretim tesisi olmuş, üretilen tuğlalar daha sonra bu binanın yapımında kullanılmıştır. Şu halde ilk üretim tesisi, tuğladan yapılan ilk evdir.
Toprak kiremitin temel ham maddesi olarak bilinen killer genellikle doğada saf halde bulunmamaktadır. Killerin kiremit üretimine olan uygunlukları, mineralojik karakterlerine ve içerdikleri safsızlıkların cinsine ve miktarına büyük ölçüde bağlıdır. Aynı zamanda killerin kuru küçülme, pişme küçülme, su emme ve eğilme mukavemeti gibi fiziksel özelliklerinin ölçülmesi de kiremit üretimi esnasındaki süreçlerin kontrolü için önemli bir husustur.
Kil doğada saf halde bulunmazken, agrega esaslı kiremit üretimi için ihtiyaç duyulan çimento ve agrega hemen her bölgede mevcuttur. Dolayısıyla agrega esaslı kiremit üretiminde kullanılan hammade daha yaygın olarak bulunabildiği için üretim tesislerinin kurulabileceği daha fazla alternatif bölge bulunabilir. Agrega esaslı kiremit üretiminde sınıflandırılmış kum, Portland çimentosu, renk pigmentleri ve su kullanılır. Bunun ardından kürleme süreci başlar.
Agrega esaslı kiremit üretiminde hammadde, ocaklardan ya da tedarikçi firmalardan temin edilir ve reçetelere bağlı kalarak çimento, mineral ve diğer katkılar ile mikserde karıştırılır, ihtiyacı kadar su ilave edilerek har haline getirilir. Sonra kalıplara boşaltılarak preslenir, kaplama yapılır ve kür kamaralarına gönderilir. Kürleme işleminin ardından kalite kontrolü yapılarak paketlenir ve stok sahasına sevk edilir. Çimento bileşenli olduğundan 28 günü tamamlaması beklenir ve sonrasında ürünler sevkiyata hazır hale gelir.
Toprak kiremit üretiminde ise ocaktan gelen ya da dışarıdan temin edilen kil stoklanır. Sonra kil hazırlama işlemleri yapılır ve hazırlanan kile kalıplarda kiremit şekli verilir. Şeklini alan kiremitler önce kurutulur, sonra yüksek sıcaklıklarda pişirilir. Pişen ürünlere kaplama yapılır, yani su geçirimsiz olması için ön yüzeylerine akrilik sıvı püskürtülür. Daha sonraki işlemler agrega esaslı kiremit ile aynı olmak suretiyle devam eder. Toprak kiremit üretiminde stok sahasına gönderilen ürünlerin 28 günü tamamlamasına gerek yoktur, sevkiyata hazır hale gelmiş demektir.
Kiremit Çeşitleri
Çatı kaplamalarında binaların oluşumuna, bulundukları mahallin iklim koşullarına uyumlu olarak eğimi, detayları, uygulanacak malzeme, ürün türleri ve ölçümlerinin tam olarak saptanıp değerlendirilmesi önem taşımaktadır.
TÜİK verilerine göre bir konutta tüketilen enerjinin %16’sı çatıdan gitmektedir. AB ülkelerinde ise bu oran %1-5’e kadar düşürülmüştür Türkiye’de çatı kaplama uygulamasında kullanılan her türde malzeme AB ile eşdeğerde büyük işletmelerce kalite ve standartlara uyumlu yeniliklere yönelik teknolojilerle üretilmektedir. Çatı kaplama malzemeleri kullanıldığı hammaddeye göre agrega, kil, metal, plastik esaslı, bitüm malzemeler ve diğer malzemeler olmak üzere altı kategoriye ayrılmakta olup, bakır, çinko, kurşun, sac alüminyum gibi düz ya da profilli metal levhalar, ondüle sentetik lif levhalar en çok kullanılmakta olanlarıdır. Çatı eğiminin yüksek olduğu yapılar ile taşıyıcı sistemin ahşap, betonarme veya çelik konstrüksiyon olması gibi farklılıklar kaplama malzemesi seçiminde önemlidir.
Kiremit çeşit olarak hammadde kaynakları toprak ve beton yani agrega esaslı kiremit çeşitleriyle bilinse de kiremit formundaki diğer hammaddesi farklı malzemeler de kiremit sınıflandırmasına girmektedir.
Kiremit Çeşitleri
1-Kil Esaslı Kiremit
2- Agrega Esaslı Kiremit
3-Metal Esaslı Kiremit
4-Plastik Esaslı Kiremit
5-Diğer hammaddelerle üretilen kiremitler
Neden Kiremit?
Doğru mimari; doğru ve kaliteli malzeme, , doğaya saygı, konfor ve güvenin bir arada olduğu mimaridir. Bir yapının bitiş çizgisi çatı sistemlerinin tamamlanmış halidir. Çatıda kullanılan ürünler de uygulandıktan sonra o yapının artık yağmura, ısıya, sıcaklık ve sese karşı bir bir savunma kalkanı olduğuna emin oluyoruz. Peki bu yapıların en önemli aşaması, doruk noktası olan çatılarda neden yapı malzemesi olarak kiremit tercih edilmelidir?
Gelişen teknolojiyle birlikte yapı malzemeleri de hızla gelişmiş ve aranan özellikler arasına kalitenin yanı sıra hem yapının hem de bulunduğu bölgenin mimari tarzına uygunluğu ve estetik açıdan kattığı değer de girmiştir.
Günümüzde, çatılarda kullanılan renkler mimari tasarımlarda önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Kiremitler doğal renk pigmentleri sayesinde istenilen renkte üretilebilmektedirler. Kiremitler hammadde temini doğru yapıldığı takdirde doğaya zarar vermeyen bir üretim için ilk adımı atmış olur.
Yazımızın başında bahsettiğimiz ilk çağlardaki yapı malzemesi önceleri doğal malzemeleri kullanım açısından avantaj olarak görülse de son yüzyıldaki sanayinin gelişimiyle tüketimin yoğunlaşması bu doğal kaynakların giderek kısıtlı hale geliyor olması nedeniyle artık doğal malzemeden ziyade doğaya saygılı, geri dönüştürülebilen sürdürülebilir malzemeler tercih edilmektedir. Kiremit de bu tüketim ve sanayi furyası içerisinde esas malzemeleriyle var olurken kullanım esnasındaki çevreye uyumu ve dış etkenlere karşı gösterdiği kaplama malzemesinin kalitesiyle konutlarda harcanan enerji daha düşük seviyelerde olur.
Kiremit üretim aşamasında diğer ürünlere göre dayanıklı bir malzeme olduğu için daha avantajlıdır. Kiremitte herhangi bir bozulma, tahriş durumunda sadece o bozuk kiremit yerine yenisi takılabilir. Bakım ve kullanım gideri emsallerine göre çok azdır. Kiremit’in maliyeti diğer alternatif ürünlere göre daha azdır ve her an her yerde bulunabilmesi mümkündür. Kiremit birçok modern yeni nesil ürün çeşitleriyle hem estetik görüntülere imza atmaktadır hem de yeşil yapı kalitesini arttırmaktadır.
Kaynaklar
- Efe, T., 2011, Yalıtımlı Hafif Beton Kiremit Üretimi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Maden Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Isparta.
- Yanık, G., (2005), “Turgutlu (Manisa) Neojen Oluşuklarının Tuğla Kiremit Hammaddesi Yönünden Minerelojik Petrografik ve Jeokimyasal İncelenmesi”, Doktora Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
- Özçay, Ü., 2010, Kiremit Sektöründeki Endüstriyel Atıkların Geri Kazanılması, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
- Özyiğit, Ö. (2003). Alaturka Tipi Kiremit Nereden Geliyor?, III. Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu, 306- 314.
- Henrickson, C. R. and Blackman, M. J. (1999). Hellenistic Production of Terracotta Roof Tiles Among the Ceramic Industries at Gordion Oxford Journal of
Archaeology, 18(3), 307 – 326.
- Cooper, A. F. (2008). Greek Engineering and Construction, The Oxford Handbook of Engineering and Technology in the Classical World, Ed. John Peter Oleson, 225 – 255.
- Adam, J. P. (1994). Roman Building: Materials and Techniques, (Birinci Baskı), England.
- Yıldırım, E.(2014), Olba Manastırı Çatı Kiremitleri ve Örtü Sistemleri , Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara.
- 5. Ulusal Çatı & Cephe Sempozyumu, 15 -16 Nisan 2010, Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Tınaztepe yerleşkesi Buca, İzmir.