ARMATÜR Derneği'nden Deprem Seferberliği
Asrın felaketi niteliğindeki Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaraları sarılmaya devam ediyor. Bölgedeki; sanayi kuruluşlarının yeniden faaliyetlerine başlaması, şehirlerin altyapı ve üst yapı çalışmaları tüm hızıyla sürüyor. Afet bölgesinde deprem sonrası doğal gaz arzının sağlanması için hızlıca çalışmalar başlatıldı. İkinci depremin merkez üssü olan Elbistan'da hasarsız ve az hasarlı binalarda oturanların doğal gaz ihtiyacını karşılamak için DOSİDER ile ARMATÜR (Armatür, Valf, Musluk, Tesisat Ekipmanları ve Vana Sanayicileri) Derneği başta olmak üzere çeşitli STK'lar destek verdi. Deprem gerçeğinin Türkiye’nin öncelikli konularından biri olması gerektiğini dile getiren ARMATÜR Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Turhan, Türkiye’nin bu süreçte “güçlü yapı, sağlam şehir” fikriyle yeniden inşa sürecine girmesi gerektiğini belirtti. Yeniden imar sürecinde düzensiz ithalatın önüne geçilmesi gerektiğine dikkat çeken Turhan, "TSE akreditasyonu olmayan, kontrolsüz ve standart dışı ürünler tercih edilmemeli, denetimlerin daha özenli ve düzenli olarak yapılması, standartları taşıyan malzemeler ve üretimler kullanılmalı.” değerlendirmesinde bulundu.
6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli peş peşe gerçekleşen depremlerle tarihinin en büyük doğal afetlerinden birini yaşayan Türkiye, 11 ili etkileyen felakette yaşanan acılarla tek yürek oldu. "Asrın felaketi" olarak nitelendirilen depremler sonrası hem üst yapı hem de altyapıda büyük hasarların oluşmasıyla depremin ilk anından itibaren sorunları gidermek için çalışmalar başlatıldı. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in talimatıyla doğal gaz dağıtım şirketleri harekete geçti. Bu kapsamda BOTAŞ ve TEİAŞ'ın yanında elektrik ve doğal gaz dağıtım şirketleri de sahada çalışmalarına start verdi. Hasarsız ve az hasarlı binalarda vatandaşlara doğal gaz arzı sağlamak için çalışmalara dernekler ve STK'lar da destek verdi.
5 BİN DOĞAL GAZ ABONESİNE HIZLI ÇÖZÜM
Bakan Dönmez’in talimatıyla başlayan çalışmalar için ARMATÜR Derneği Üyeleri de seferber oldu. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı öncülüğünde Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği (GAZBİR) teknik merkezinin başlattığı çalışmada depremin merkez üssü olan Elbistan'da 5 bin doğalgaz abonesinin kombileri ve kazanları ücretsiz servis sağlanarak onarıldı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ekiplerinin yaptığı kontroller sonrası, hasarsız ve az hasarlı binalarda vatandaşlara doğal gaz arzını sağlamak için hızla başlayan çalışmalara, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı öncülüğünde Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği teknik merkezi GAZBİR - GAZMER koordinasyonunda harekete geçen ekipler Türkiye’nin birçok noktasından desteğe geldi. İlk 24 saat içinde Türkiye'nin çeşitli yerlerinden teknik servis personelleriyle bölgede çalışmaya başladıklarını aktaran GAZBİR - GAZMER Genel Müdürü Mustafa Ali Akman, DOSİDER (Doğal Gaz Cihazları Sanayici ve İş Adamları Derneği) ile ARMATÜR (Armatür, Valf, Musluk, Tesisat Ekipmanları ve Vana Sanayicileri) Derneği başta olmak üzere çeşitli STK’ların destek verdiğini belirtti. Akman, "10 gün içinde 10 yılda Elbistan'a takılmış tüm cihazları yeniden kontrol ederek güvenli bir biçimde kullanıma hazır hale getirdik. 10 günde 10 yıllık işi başardık. Diğer tüm servislerle aynı anda irtibata geçerek 24 saat içinde gerekli tüm ekipman ve yedek parçayı bölgeye sevk ettik." dedi.
EKONOMİK DEĞİL, SAĞLAM MALZEME SEÇİLMELİ
Deprem gerçeğinin Türkiye’nin öncelikli konularından biri olması gerektiğini dile getiren ARMATÜR Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Turhan, “Binlerce hayata mal olan, 85 milyonu etkileyen deprem felaketi tüm dünyanın hissettiği acı oldu. Dünyanın hemen hemen her bölgesinden gelen arama-kurtarma ekipleri, destek ve yardımlarla birlikte Türkiye, felaketin yaralarını sarmaya devam ediyor. Depremin yarattığı yıkımın etkisi oldukça fazla. Bu süreci hep birlikte atlatacağız. Ancak yeniden bu acıları yaşamamak adına adımlarımızı doğru atmamız gerekiyor.” dedi.
Türkiye’nin bu süreçte “güçlü yapı, sağlam şehir” fikriyle yeniden inşa sürecine girmesi gerektiğini vurgulayan Turhan, “Kamu ve özel sektörün birlikte çalışması gerekiyor. Jeoloji mühendisliğinden başlayarak, müteahhitlik, malzeme üreticisi, yapı izinleri ve denetimleri dikkatle yapılmalı. Bu süreçte ekonomik ürünleri değil, sağlam malzemeleri seçmeliyiz.” diye konuştu.
"TSE DAMGALI ÜRÜNLER KULLANILMALI"
İnşaat sektörüne yönelik yerli üreticilerin hem denetlenmesi hem de desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Turhan, “Hayatımız, kalitesiz ve güvensiz ürün kullanacak kadar ucuz olmamalı diye düşünüyoruz. Depremde dış görüntüsü güzel ve süslenmiş olmasına rağmen yapıların ayakta kalamadığını hep birlikte gördük. İnsanımız, bir mağazadan veya marketten ürün aldığında yaptığı kontrolü, denetimi, özeni, yaşayacakları hatta hayatını kurtaran yapılara, evlere, binalara da göstermeli. Kamu kurumları da bu sürecin öncüsü ve takipçisi olmalı. Yaşadığımız acı felaketlerde makyajlı yapıların değil; güçlü temele sahip, sağlam malzeme kullanılan binaların zarar görmediğine hepimiz şahit oldu. Yeniden imar sürecinde düzensiz ithalatın önüne geçilmeli, TSE akreditasyonu olmayan, kontrolsüz ve standart dışı ürünler tercih edilmemeli, denetimler daha özenli ve düzenli olarak yapılmalı, standartları taşıyan malzemeler ve üretimler kullanılmalı.” değerlendirmesinde bulundu.
“GÖÇ DALGASI ÖNLENMELİ, ÜRETİCİ DESTEKLENMELİ”
Deprem bölgesindeki 11 ilin toplamda Türkiye ekonomisi içindeki payının yüzde 9,75’e geldiğini, ihracatta önemli güce sahip olduğunu ifade eden Turhan, şöyle konuştu:
“Özellikle yaşanan göç dalgası sadece sosyal yapıyı değil, ekonomik durumu da etkileyecek. Deprem bölgesinde üretim yapan tesislerin istihdam sorunu yaşamasına neden olacak. Bölgede yer alan imalat firmaları; gıda, tekstil, plastik, ambalaj, metal işleme, döküm, çimento, cam gibi geniş bir sektör yelpazesini oluşturmaktadır. Sanayi imalatının yanı sıra, yağlı tohumlar başta olmak üzere, bölge tarımsal üretim ve hayvancılık alanında da büyük bir üreticidir. İlde süt ürünleri, bitkisel yağ tesisleri, et işleme tesisleri ve un imalatını içeren tarıma dayalı sanayi gelişmiştir. Bu nedenle bölge Türkiye için karşılanamaz bir öneme sahiptir. Göç etmeyen veya dışarıdan gelecek iş gücü için özel teşvik ve uygulamalar yürürlüğe girmelidir.”