Avlulu Konut Konsepti Üzerine Tasarlanan SIP Ana Kampüsü

Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
Uluslararası mimarlık ofisi Herzog & de Meuron, İsviçre'nin Allschwil kentinin kuzeybatı ucunda yer alan büyük ölçekli bir inovasyon kompleksi olan SIP Ana Kampüsü'nü tamamladı. Binanın yapısal konsepti, mümkün olan her yerde iç bölümleri ve dikey destekleri azaltarak çeşitli uygulamalara izin veriyor. Yapının esnek doğası, dayanıklı yapı malzemelerinin kullanımıyla birleşerek yapının potansiyel ömrünü uzatıyor. Önemli avlusu rekreasyonel faaliyetler için bir alan sunuyor.

SIP (İsviçre İnovasyon Parkı) Ana Kampüsü, yaşam bilimleri ve biyoteknoloji alanında çalışan şirketler, start-up'lar, üniversiteler ve vakıflardan oluşan bir ekosistem olan BaseLink sitesinin bir parçası. Spor tesislerinin, rekreasyon alanının ve bir konut mahallesinin bitişiğinde yer alır. Bina, yeni kurulan ve ölçek büyütmeye çalışan şirketlerin yanı sıra yerleşik şirketler için de bir ev olarak tasarlanmış. Herzog & de Meuron, "'Avlulu ev' konseptine dayanan SIP Ana Kampüsü, 2500 - 3000 çalışan için yaklaşık 50.000 m² [538.196 fit kare] kullanılabilir taban alanı sunuyor ve bu nedenle sahadaki en büyük bina." dedi.

Peyzajlı avluya, binayı sokak seviyesinde kesen iki katlı bir çift geçit aracılığıyla erişilebilir. Avlu, BaseLink sahasında bulunan ve yerel mikro iklime ve biyoçeşitliliğe katkıda bulunan bir dizi yeşil alandan biri. Rekreasyon için oldukça geniş bir alan olan avludaki ağaçlar ve fundalıklar gölgelik alanlar sağlarken, sarmaşıklar da peyzajı yukarı doğru genişletiyor. Çakıl yamalar, kayalar ve sızıntı çukurları bölgenin orijinal nehir yatağı manzarasına gönderme yapıyor.

Herzog & de Meuron, "İç avludan binaya, köşelerde yer alan ve her katta sekiz farklı ana kullanıcıya olanak tanıyan cömertçe tasarlanmış dört spiral merdivenle ulaşılıyor." dedi. Bu dört açık merdiven, iç avluyu çevreleyen balkonları birbirine bağlıyor ve heykelsi odak noktaları sağlıyor. Basel merkezli sanatçı Renée Levi merdivenler için sanatsal bir konsept geliştirdi. Stüdyo, "Beyaz sıvanın akışkan çizgilerinden oluşan iç içe geçmiş bir ızgara, dört köşe merdivenin her birine özel bir nitelik kazandırıyor." dedi. "Çizgilerin büyük hareketleri hem eşlik ediyor hem de iş birlikçilerin katlar arasındaki hareketini öngörüyor."

Herzog & de Meuron, SIP Ana Kampüsü'nün cephesinin "dikey yükleri emen ve rüzgar ve olası depremler için destek görevi gören yerinde betondan oluşan derin, ızgara benzeri bir yapı" ile tanımlandığını söylüyor. Bu da binanın iç kısmına yerleştirilen yapısal elemanların sayısında ve boyutunda bir azalmaya olanak tanıyarak ölçek ve kullanım açısından daha fazla esneklik sağlıyor. Izgaranın dikey elemanları hafif bir eğime sahip. Stüdyo, "Bu hafif sapma yataylara ağırlık kazandırıyor ve binanın boyutlarını insan ölçeğine entegre ediyor." dedi.

İç cephede yer alan sundurmalar avluya bakmakta ve karşılaşma, sohbet etme ya da oyalanma fırsatı sunar. Ayrıca güneşten korunma (tentelerle birlikte), binaya erişim ve yangın merdiveni işlevi de görüyorlar. Bu açık alanlar, cepheleri gölgelendirerek pasif soğutmayı kolaylaştırıyor - bu, enerji tasarruflu ısıtma ve soğutma tavan panelleriyle tamamlanıyor. BaseLink sahası jeotermal enerjiden yararlanıyor.

SIP Ana Kampüsü'nün zemin katında iş yerleri, restoranlar ve 300 kişilik bir oditoryum yer alıyor. Beş katın her birinde, kat planları, taşıyıcı ızgara ve oda yükseklikleri laboratuvarları ve ofis alanlarını barındıracak. Oditoryumda Renée Levi özel yapım bir yün duvar halısı yarattı. "Nina" başlıklı duvar halısının canlı renk sıçramaları, merdivenlerdeki sanat eserlerine nispeten monokromatik sadeliğini tamamlıyor.

Peyzaj mimarlığı: Stauffer Rösch AG / Vogt Landschaftsarchitekten AG.