Çarşıdan AVM'ye AVM'den Çarşıya
Türkiye’de Alışveriş Merkezleri (AVM) ile tanışmamız; tarzı ve ileri görüşü ile dikkat çeken değerli iş adamı Hüseyin Bayrak’ın yatırımını yaptığı ve 1987 yılının Ekim ayında işletmeye açtığı, o günlerde dillere destan olan “Ataköy Galleria” ile başladı.
Başlarda daha çok gelir seviyesi yüksek olan kesimin ziyaret ettiği Galleria’da dostlarla buluşup çoluk çocuk geziliyor aynı zamanda da alışveriş yapılıyordu. Buz pistinde profesyonelleri seyretmek hatta çocuklara ders aldırmak bile mümkün oluyordu. Yine aynı yıllarda AVM konseptinde olmasa da alışverişi düzenleyen, barkod sisteminin uygulandığı, fiyatlarını 15 gün sabit tutabilen, üstelik evimize kadar gönderilen broşürle ürünleri hakkında fiyat garantili bilgi veren Güneşli de açılan “Metro Gross Market” modeli ile de tanıştık.
Bu iki yeni model ve markanın ticaretin başkenti İstanbul’da yarattığı ekonomik ve sosyal etkiler tabii ki halka ve ticaretin her kademesine; esnafa, tüccara, kurumsal yerli ve yabancı şirketler dahil her kesime yansıdı. Alışveriş dünyasında taşlar yerinden oynamıştı bir kere. İşte o yıllarda alış-veriş, müşteri – tüketici, maliyetler-indirim günleri, AVM ziyaretleri-müşteri ağırlama, rekabet vb. kavramlar peş peşe gündeme geliyordu. Katlı mağazacılık ve azda olsa sırayla hizmete açılan AVM’ler peş peşe hayatımıza girmeye başlamıştı; İstanbul Etiler’de Akmerkez AVM, Ankara’da Armada AVM gibi...
2000’li yıllara kadar artık her sektörde alış-veriş şeffaflaşıyor; dolayısıyla hem tüketici hem de ekonomi kazanıyordu; zira alış- veriş kayıt altına alınmıştı. Ayrıca bu model işletmeler sayesinde, işletmeler ve işletmelerde istihdam edilenlerin de her türlü sosyal – hukuki hakları kayıt altında idi. Alış-Veriş sektörü kurumlaşıyordu.
Bu dönemlerde bir de yapı market modeli ile tanıştık; “Bauhaus” bu model ile yapı ürünleri, bahçeler için her türlü ihtiyacı karşılıyordu.
2000’li yıllara kadar artık her sektörde alış- veriş şeffaflaşıyor; dolayısıyla hem tüketici hem de ekonomi kazanıyordu; zira alış- veriş kayıt altına alınmıştı. Ayrıca bu model işletmeler sayesinde, işletmeler ve işletmelerde istihdam edilenlerin de her türlü sosyal – hukuki hakları kayıt altında idi. Alış-Veriş sektörü kurumlaşıyordu.
Demek ki AVM modeli başta İstanbul, kısmen Ankara’yı her açıdan çok etkilemişti. O yıllarda yatırımcı ve profesyonel sektör temsilcileri AMPD’de buluştu.
Bugüne gelirsek… Bugün artık tüm kuruluşların temsil edildiği bir federasyon var.
AVM’lerin hizmete girdiği şekillerde otel yatırımı oluyor. Markalar o şekildeki tüketiciyle rekabet ortamında buluşuyor, her yaşta insan -şehir meydanları gibi- AVM’lerde hijyenik, temiz ve rahat ortamlarda yemek yiyebiliyor, sinemaya gidiyor ve güzel vakit geçirebiliyor.
Ekoyapı Dergisi’nin bu sayısında alış veriş merkezleri mercek altına alınıyor. Detayları ilerleyen sayfalarda bulabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.