Çevreye Duyarlı Bir Renevasyon Projesi - Method Research Company
Method Research Company renovasyon projesi Türkiye’de ilk LEED Gold sertifikası alan renovasyon projesi oldu. Method Research firması ise 1998 yılından bu yana farklı araştırma teknikleriyle gündemde yer alan ekonomi, siyaset, spor, pazarlama, eğitim, sağlık gibi pek çok konuda tüketicilerin nabzını tutuyor. Firmanın İstanbul’daki bin 950 metre karelik ofis binası, renovasyon projesi ile birlikte Türkiye’nin ilk LEED Gold (69 puan) sertifikalı Renovasyon projesi olma özeliğini taşıyor.
Method Research firması kurucusu Cengiz Kılıç, renovasyon projesinin en başından itibaren çevreye duyarlı yaklaşılması konusunda karar almış. 1991 yılında inşa edilen binanın tekrar kullanılabilmesi için önce depreme karşı gerekli kontrolleri yapılmış ve yapısal elemanlarının % 100’ü tekrar kullanılmış. Böylece, yeni binalardan kaynaklanan çevresel etkiler (atık, yeni malzeme üretimi, ulaşım vb.) azaltılarak binanın yaşam döngüsü uzatılmış.
LEED danışmanlığını üstlenen Erle Tasarım, projenin renovasyon çizim aşamasından inşaatın bitimine kadar olan süreçte tüm paydaşlarla beraber çalışarak projenin LEED yeşil bina sürecini yönetmiş.
Projede, enerji ve su etkin bir bina yaratabilmek için uygulanan özellikler şu şekilde listeleniyor:
• Projede enerjiden %23, su kullanımından ise %40 tasarruf sağlanmış.
• Su tüketiminde peyzaj alanlarının etkisi düşünülerek, az su tüketen çalı, yer örtücü bitkiler tercih edilmiş. Geleneksel bir peyzaj projesine göre %86 oranında tasarruflu bir peyzaj projesi tasarlanarak, peyzaj sulamasında ihtiyaç duyulan tüm su çatıdan toplanan yağmur suyundan karşılanmış. Şebeke suyu kullanımı ise %100 oranında azaltılmış.
• Projedeki yaşam alanları manzara ve gün ışığından maksimum fayda sağlanacak şekilde tasarlanmış. Projede, minimum 250 lüxgün ışığı alan yaşam alanları yüzde 90, manzara gören yaşam alanlarının oranı ise yüzde 92 olarak belirlenmiş.
• Otoparkların bodrum katta tasarlanmış olması ısı adası etkisini düşürmüş.
• Bina içi su tüketiminde ise ıslak hacimlerde düşük kapasiteli klozetler, susuz pisuarlar ve düşük debili lavabo, eviye ve duş bataryaları kullanılarak şebeke suyu kullanımından yüzde 40 tasarruf sağlanmış.
• Yerel ekonomiyi desteklemek ve yakıt tüketimi kaynaklı çevre kirliliğini önlemek için inşaat maliyetinin yüzde 20’si yerel malzemelerden tercih edilmiş.
• Binanın ısıtma, soğutma sistemi için yüksek verimli değişken gaz debili (VRV) sistemleri kullanılmış. Isıtma ve soğutmadaki kayıpları önlemek için ise yüksek performanslı dış cephe izolasyonu ve camlar tercih edilmiş.
• Isıtma ve soğutma sistemlerinde, ozon tabakasına zarar verecek gazların (CFC gazı) yerine küresel ısınmaya en az etki edecek gazlardan biri olan R410a kullanılmış.
• Binada ASHRAE standartlarına göre yüzde 30 daha fazla taze hava sağlanmış, kullanım yoğunluğu yüksek olan alanlarda karbondioksit sensörleri kullanılarak hava kalitesi kontrol altında tutulmuş, böylece çalışanlar için sağlıklı bir çalışma ortamı sağlanmış.
• Dim edilebilir aydınlatma sistemleri ile ışık seviyesi ihtiyaca göre ayarlanabilirken, bunun yanında hareket, varlık ve gün ışığı sensörleri ile gereksiz aydınlatmanın önüne geçilmiş.
• Çalışma masalarına masa lambaları yerleştirilerek çalışanların kendi ışık seviyelerini ayarlayabilmelerine olanak sağlanmış.
• Çalışanların sağlığı ve konforu için bina içerisinde kullanılan tüm yapıştırıcı, dolgu, boya, kaplama ve zemin döşemeleri VOC (kimyasal uçucu bileşik) içermemesine dikkat edilmiş.
• Yüksek verimli pompalar ve fanlar ile de enerji tasarrufu sağlanmış.
• Proje aşamasında, inşaat çalışmalarına başlamadan önce hava ve su kirliliğini önlemek, toprak kaybının önüne geçmek için ESC planı (Erozyon ve Sedimantasyon Kontrol Planı) hazırlanmış, şantiye araç giriş- çıkışında ve yağan yağmurla toprağın şantiye dışına çıkması engellenmiş.