Elias Messinas ve ECOWEEK-İST’13

Aylin Ayna, MSGSÜ Mimarlık BölümüMerve Özyurt, MSGSÜ End. Ürünleri Tas.Bölümü

17-21 Haziran 2013 tarihinde MSGSÜ işbirliğiyle İstanbul’da yapılacak olan ECOWEEK atölye çalışmaları ve konferans programında, mimarlık, kentsel planlama, tasarım, güzel sanatlar vb. farklı disiplinlerden profesyonellerin yürütücülüğündeki atölye çalışmaları, uluslararası öğrenci katılımıyla gerçekleşecek.

Program, yine uluslararası katılıma açık, konusunda yetkin ve önemli isimlerin konuşmaları ile desteklenecek. Organizasyon yürütücüsü Elinas Messinas, ECOWEEK-ROMA’da, geçmiş ECOWEEK deneyimleri ve gerçekleştirilecek olan ECOWEEK-İST’13 ile ilgili sorularımızı yanıtladı.


Bizi ECOWEEK organizasyonu hakkında bilgilendirebilir misiniz? Nasıl işler ve nasıl gelişir?

ECOWEEK kâr amacı gütmeyen bir organizasyondur. Misyonu, çevre bilincini yükseltmek, “İklim Değişikliği” konusunda bilinçlendirmek ve “sürdürülebilirlik”i teşvik etmektir. ECOWEEK öncelikle, şehirler içinde gerçek alanlarda ve gerçek sorunları gidermek için, mimarlar, peyzaj mimarları, tasarımcılar ve mühendisler için uluslararası konferanslar ve ‘yeşil’ tasarım atölye programları yürütmektedir. ECOWEEK, deneyimlerinden heyecan duyup sonrasında organizasyonu kendi şehrinde de gerçekleştirmek isteyen öğrenciler veya geçmiş katılımcılar ile yeni yerlerde büyüyor.

Ne zaman başladı ve zaman içinde nasıl evrildi?

ECOWEEK Yunanistan'da 2005 yılında kuruldu, bir Yunan adasında küçük bir topluluk etkinliği olarak başladı ve bugün, Çin ve Pakistan dâhil 15'den fazla ülkede etkinlikler düzenliyor. ECOWEEK’in büyümesi etkinlik sonrası evine döndükten sonra kendi şehrinde de bunu başlatmak isteyen, hevesli, geçmiş katılımcılara (profesyonellere, genç meslek insanlarına ve öğrencilere) bağlıdır. Bu çok organik ve sezgisel bir süreçtir. Kesinlikle genelgeçer bir iş modeli değildir.

Genel katılımcı profili hem yürütücü hem de öğrenci katılımı bazında ele aldığımızda nasıl?

Prensip olarak ECOWEEK, katılımcılar açısından, 'yeşil' tasarım alanında yetkin, ya da zaten dünyada ne olup bittiğinin farkında olan ve daha fazlasını öğrenmek isteyen öğrencileri ve genç profesyonelleri çekiyor. Onların çalışmaları veya akademik programları, 'yeşil' tasarımı öğrenmek ve öğretmek için tatminkâr olamayabiliyor. Bu yüzden de daha fazla bilgi edinmek için ECOWEEK atölye çalışmalarına geliyorlar. Bazı öğrenciler ECOWEEK atölyelerine ikinci, üçüncü, hatta dördüncü kez bile geliyor. Bir tarafta, bu çok cesaret verici, ECOWEEK ihtiyaç duyulan yüksek kalitede öğrenimi sunuyor yani. Diğer yandan, akademik kurumların henüz bu tarz organizasyonlarla boy ölçüşemiyor oluşu heves kırıcı. Atölye liderleri 'yeşil' tasarımda ve onu genç meslek insanlarına öğretme konusunda yetkin profesyoneller.

Öğrenci katılımcılar, yürütücü katılımcılar, dinleyiciler için hedeflenenler neler?

Biz her organizasyondan sonra anketler yapıyoruz, ve bu anketler neticesinde öncelikle, öğrencilerin 'yeşil' tasarım ve ekolojik binalar hakkında bilgi almak için geldikleri sonucuna vardık. Onların ilgilerini çeken çoğunlukla atölyelerin uluslar arası karaktere sahip olması, takımlar içerisinde çalışma şansı, belirli bir atölye lideri ile çalışma isteği veya temaya bağlı tasarım hedefi. Bazı öğrenciler de ECOWEEK’i bir iş fırsatı olarak görüyor. Örneğin, bir öğrenci, konferanslarımızdan birine davetli konuşmacılarımızdan biri ile tanışmak için geldi, çünkü onların ofisine çalışmak için başvurmak istiyordu!

Başlangıçtan bu yana geliştirilen atölye çalışmalarındaki ve üretilen projelerdeki eğilimler zaman ve mekâna bağlı olarak değişim göstermekte mi, öyleyse ne yönde değişimler gösteriyor?

Evet, birinci ve ikinci yıl soyut akademik çalışmalar için eğilimler daha çok 'yeşil' tasarım ve kentsel planlama üzerineydi. O zamandan beri, atölye çalışmaları daha somut hale evrildi, “gerçek” sorunlar ve “gerçek” alanlar üzerine, “gerçek” topluluklar ile çalışıp “gerçek” (hatta bazı durumlar için gerçekleştirilebilir) çözümler üretmek üzerine çalıştılar. Katılımcıların projeleri ile ilgili hafif konstrüksiyonlar yaptığı, kamu alanları, okullar ve kamu binaları için küçük ölçekli müdaheleler ve düzenlemeler üzerine çalıştıkları atölyeler bile yürüttük. Bu evrim, bizim tanımlamaya başladığımız ya da öğrenciler, ortaklarımız veya çalıştığımız şehirler tarafından talep edilen belirli bir ihtiyacı izledi ve aynı zamanda da organik bir süreçti. Ayrıca bu, tüm deneyimi katılımcılar için daha da heyecan verici yaptı: Öğrenciler, bir yandan projelerini uygulatıp toplum tarafından kullanıma bırakırken, bir yandan da bunları portfolyolarına eklediler.

Yürütülen atölye çalışmaları ve süreç ile ilgili biraz bilgi verebilir misiniz?

Atölye çalışması strüktürü çok özeldir: Haftanın ilk günü ‘yeşil’ tasarım, ilham verici örnekler, deneyim ve en iyi uygulamaların alış-verişini içeren sunumlara adanır. Haftanın geri kalanı da, grupların çalışma alanlarını gezmelerini sağlamak, organizasyon veya topluluklarla görüşmek –müşterileriyle-, yerel otoritelerden ve diğer uzmanlardan bilgiler almaya ayrılır. Ve sonuçta da haftanın sonunda, çalışmalarını arkadaşlarına ve profesyonellerden oluşan, çalışmalar ile ilgili geri bildirimlerde ve yorumlarda bulunan jüri üyelerine sunarlar. Bu, sadece bir haftaya sıkıştırılmış bir stüdyo sürecini izler.

Şu ana kadar gerçekleştirilmiş, kullanılmakta olan atölye ürünleri bulunuyor mu?

Evet, Selanik-Yunanistan ECOWEEK çalışma haftasında tasarlanmış ve tamamlanmış küçük ölçekli müdahaleler var. Parklar, okullar ve bir anaokulu dâhilinde yapılmış çalışmalar... Ayrıca, bu yönde ilk proje, bir Filistin kasabası olan Azaryia (Bethany)’da 2010 yılında gerçekleştirilmiştir ve Shorouq (Filistinli Kadınlar Derneği)’da yeniden tasarlanmıştır. Teklifimiz kabul edildikten sonra, 2011 yılında ECOWEEK atölye tasarımı hayata geçirildi ve proje bugün de halen kullanımdadır.

Farklı ülkelerde gerçekleştiriliyor oluşu, kültürel farklılıklar ve bağlam, atölyenin konu, süreç ve sonuçlarını da etkiliyor mu?

Evet, tabii ki... Temel strüktür bakımından pek değil ama içerik bakımından etkiliyor. Biz aslında, yerel ortaklarımızı yerel gerçeklere değinmeleri, tema ya da içeriği şehir veya ülke ile ilişkilendirmek için yönlendirmeleri konusunda teşvik ediyoruz. Örneğin, Danimarka'da, etkinlik 'New Nordic' adında yeni bir yerel stil etrafında gelişiyor. Bu, öğrenciler ve genç meslek insanları için, bir yeri daha derin öğrenmek, bağlamın, yerel topluluğun, iklimin ve ekonomik gerçeklerin etkisini anlayabilmek için, sadece yerel değil aynı zamanda uluslararası, büyük bir fırsattır. Her yer kendi özel karakteristiğine sahip ve biz elimizden geldiği kadar bunu ön plana çıkarmaya çalışacağız. Nitekim bu, ekolojik tasarımın en temel ilkelerinden biridir: her yerde, kültür, toplum, iklim, malzeme ve gelenek farklı tasarım çözümleri gerektirir. Farklı yerlere uyan tek bir çözüm yoktur. Bu, uluslararası stil ile denendi ve şimdi hepimiz bunun ne kadar başarısız olduğunu biliyoruz.

Atölye çalışmaları ve konulardaki genel yaklaşımlar ne yöndedir?

Atölye çalışmaları bazı çok temel ilkeleri izler: Yeni bir binanın tasarımına değinmek, mevcut bir binaya müdahale etmek, daha büyük ve kentsel ölçekte, peyzaj tasarımı, topluluk projeleri sorunlarına değinen ve son olarak da endüstriyel tasarım ve iletişim projelerine de teşvik ediyoruz. Bu çoğulcu yaklaşım, atölye yürütücülerine proje önermelerinde yaratıcı olmalarını, öğrencilere de ilgi alanlarında birşeyler bulma fırsatını veriyor.

ECOWEEK, dünya genelinde yükselmekte olan sürdürülebilirlik ve yeşil bina sertifikaları tartışmalarını gündemine nasıl dâhil ediyor?

Sürdürülebilirlik çok geniş bir terim. Eğer daha özelleştirmeyi denersek, örneğin “gelişim limitleri” tanımını temel aldığımızda, sürdürülebilirlik üç ana soruna değinmek zorunda: toplum, tutumluluk ve teknoloji. ECOWEEK’de biz, bu üç ana sorunu tasarım ve planlama üzerinden düşünürken aynı zamanda çevresel ya da sürdürülebilir bakış açısından düşünmeyi de deniyoruz.

Yeşil kavramı, sürdürülebilirlik, alternatif enerjiler… vb konular her geçen gün daha da çok tartışılmakta ve genişletilmekte, hatta zaman zaman bu kavramların da tüketilmekte olduğu dile getirilmekteyken; ECOWEEK ve benzeri organizasyonları bu tüketim zincirinin neresinde görüyorsunuz?

Bence bu, bizim değindiğimiz konulardan biri olan ‘tutumluluk'a atıfta bulunuyor. Tasarım sorunlarını tehlikeli kaynaklardan gelen, inşaat alanına kadar kilometrelerce yolculuk eden pahalı malzemelerle çözebiliriz. Ayrıca yerel malzemeleri kullanmayı öğrenebilir ve Hassan Fathy gibi, kendi binalarını inşa etmeyi öğrenmeleri konusunda yerel toplulukları yetkilendirebiliriz. ‘Yeşil’i tüketmek problemi çözmez. Tüketmeyi veya ‘farklı yaşamayı’ öğrenmeliyiz.

Haziran ayında İstanbul’da, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi işbirliği ile gerçekleştirilecek olan ECOWEEK İST’2013 organizasyonu ile ilgili olarak neler söylemek istersiniz?

Mimari yönden böyle önemli bir şehirde, böylesine önemli ve köklü bir ortak ile çalışma fırsatına sahip olduğumuz için çok heyecanlıyız. Bu işbirliğinin herkes için çok yararlı olacağına inanıyoruz. Şehir için, üniversite için değerli şeyler geliştirebiliriz ve şehirden de yerel fakülte, mimarlar, peyzaj mimarları ve tasarımcıların bilgi ve deneyimlerinden de çok şey öğreneceğiz. Bu işbirliğini gerçekten sabırsızlıkla bekliyoruz.

İstanbul’da özellikle, bir güzel sanatlar üniversitesi olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ile kurulan ortaklık, ECOWEEK’in bugüne kadarki çizgisine yenilikler katacak mı?

ECOWEEK atölyeleri süresince farklı disiplinlerle birlikte gerçekleştirdiğimiz işbirliğinin, tasarımın farklı yönlerinin etkilenebildiği veya etkileyebildiği yaklaşımlarına açık olduğumuz gibi biz aynı zamanda güzel sanatlar fakültesi ve öğrencileriyle de bu işbirliğini geliştirme fırsatını bulacağımızı umuyoruz. “Sanatta Ekoloji” yeni bir şey değil ve inanıyorum ki, bu İstanbul bağlamında tasarım, sanat ve sürdürülebilirlik ortak zemininde etütler yapmak için büyük bir fırsat olacak.

ECOWEEK’in genel çerçevesi olan mimarlık, peyzaj mimarlığı, şehir plancılığı, ve mühendislik dışında sanat ile yeni bir perspektif geliştirmenin ECOWEEK’in genel gidişatı için önemi nedir?

ECOWEEK, farklı disiplinlerin işbirliği ve diyaloğunun sağlandığı bir platformdur. Mimarlığın, peyzaj mimarlığı, çevre mühendisliği, iç mimarlık, endüstriyel tasarım ve malzeme, grafik ve iletişim tasarımı ve sanat, toplum ve sürdürülebilirlik ile sanatın buluşmasını etkinleştirmek için esnek olmasının sebebi budur. Bence bu olasılıklar çok heyecan verici ve gerçekten bu olanakların ECOWEEK sırasında bizi nereye götüreceğini görmek için sabırsızlanıyorum!

“Sanat” ve “Yeşil” arasındaki ilişki için ne düşünüyorsunuz? Sanat ve yeşil arasında bir etkileşim ya da performativite mevcut mudur?

ECOWEEK sanat ve tasarımla geçmişte kaynaşmıştı; ekoloji ile ilgili çalışmalar yapan bir sanatçıya ve kendisinin çalışmalarından oluşan bir sergiye platform oluşturdu. Tabii ki, bu, her tasarımcı veya sanatçının nereden geliyor ve nerede bu zorluğu göğüslüyor olacağına bağlıdır. ECOWEEK’de, bu füzyonu yapma deneyimine sahibiz ve ECOWEEK tasarım, sanat, toplum ve sürdürülebilirlik arasındaki birleşim için besleyici bir platformdur.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)