Enerji Performansında daha Yükseği Hedefleyen Bir Proje Varyap Meridian

1500 konut, beş yıldızlı otel ve iş merkezinden oluşacak Varyap Meridian, USGBC tarafından geliştirilen LEED Kriterlerine uygun olarak gerçekleştirilen, Türkiye'nin ilk büyük ekolojik karma inşaat projesi olma özelliğine sahip, Varyap Meridian'ın geldiği aşamayı Varyap sürdürülebilir yapılar ve koordinasyon sorumlusu Çağla Eker Altınkulp'tan dinledik

Varyap Meridian’ın uluslararası bir yarışma sonucunda projelendirildiğini biliyoruz. LEED kriterlerine göre yapılması fikri başından beri işverenin koyduğu bir hedef miydi, yoksa zaten LEED’li projeler konusunda deneyimli RMJM’nin yarışmayı kazanmasıyla mı o yöne gidildi? Süreci kısaca özetler misiniz?


İlk başta LEED alması değil, yeşil bir proje olması hedeflendi. Dünya çapında yeşil projeler var ama Türkiye’de pek yok. Varyap Meridian dediğiniz gibi yarışma projesiydi, uluslararası arenada ünlü mimarlara davetle çağrı yapıldı ve onlar da konsept projelerini tasarladılar. Biz burada RMJM NewYork ofisi ile çalışmaya karar verdik, bu böylece bizi LEED’e yönlendirmiş oldu. Ancak LEED gibi sertifikasyon sistemi fikrini getiren Varyap CEO’su Erdinç Bey’dir, kendisi vizyonu çok geniş bir insan. Ben ilk LEED ve yeşil proje laflarını onun ağzından duydum. Yurtdışında da birçok fuara katılır, gündemi çok iyi takip eder. Yeşil bina sektöründeki hareketlenmeyi fark edince, bu binaların yeşil bina olması gerektiğini söyledi, ancak açıkçası LEED’in adını koymadı. RMJM Amerika ofisiyle çalıştığımız için, onlar da birçok LEED’li proje yaptıklarından deneyimli oldukları için LEED’e karar verdik. Bu yüzden tasarımında en baştan itibaren LEED var.

Sonrasında bizim temel atmamız 2009 Temmuzu’nu buldu, yani bir senelik bir tasarım süreci vardı. RMJM’in yaptığı konsept tasarımın uygulama projelerini biz burada hazırladık. Her bloğun bir mimarı vardı, etap etap ilerledik. En başından beri LEED’le ben ilgileniyorum, saha uygulamaları, malzeme seçimi, hep burada proje yönetimi tarafından yapılıyor. Her şey bu şantiyede yapıldı diyebilirim.

Tasarımda özellikle önem verilen noktaların neler olduğunu öğrenebilir miyiz?

Şu üç noktadan bahsedebiliriz: enerji tasarrufu, su tasarrufu ve gün ışığı kullanımı.

Enerji konusunda projede geleneksel binalara göre %30 enerji performans artışı sağladık. Bu artış aktif ve pasif birçok uygulamaların sonucu olarak belirdi. A sınıfı pompa, mekanik ekipman, cihazlar vb dinamik olarak üretilen performansın bir yüzü, mimari tasarım diğer yüzü, pasif tarafı. Binaların sahaya adaptasyonu, baktırıldığı yönler gibi mimari noktalarda enerji tasarrufu sağlanabiliyor.

Enerji konusunda dikkat çekici bir uygulama tasarımda su öğelerinin kullanılması. Konsept tasarım sırasındaki araştırmaların Türk kültüründe soğutma amaçlı su öğesinin oldukça fazla kullanıldığını gösterdi, biz de kullanmak istedik. Hem yüzme hem de süs havuzları dışarıda konumlandırıldı, böylece kullanıcıya serinlik sağlandı. Tasarımdaki teraslanma sayesinde hava, katlar boyu yükselerek serinlik yaratıyor.

LEED’e göre %40 su tasarrufumuz var. Daire içlerinde kullandığımız rezervuarlar çok küçük hazneli. Biz bu projeye başlarken Türkiye’de su tasarruflu armatür dendiğinde 3 ve 6 litre su basan rezervuarlar vardı. Ama LEED kriterleri bazen çok sert olabiliyor. Bahsettiğim rezervuarlar bu anlamda LEED’e uymuyordu, biz de 2,5-4 litrelik rezervuarlar kullandık. Konfordan ödün vermeden su tasarrufuna bu şekilde oldukça katkıda bulunduk. Bir diğeri kullandığımız bataryalar. Mutfak, banyo ve duşlarda kullandığımız bataryalarda debi sabitleyici aparatlar kullandık, böylece musluğu ne kadar açsak da gelen su miktarı belli, ancak yine konfor kaybını asla yaşamadan. Peyzajımız da çok önemliydi, projenin %87’si yeşil alan. Peyzajda yağmur sularını topladık, özellikle büyük teraslardan gelen suları. Bodrum katlarımızda bulunan depolarda bu suları topladık. Banyolardaki gri suyu, yani duş ve lavabolardan gelen suları da topladık. Bunları belirli derecelerde, peyzajda kullanılabilecek derecede arıtarak sulamada kullandık. Şebekeden küçük bir destek alsak da LEED’den bu konuda çok puan aldık. Çevreci bir hareket olmasının yanı sıra bu sayede aidatlarda da düşüş yaratmayı hedefliyoruz.

Gün ışığını kullanma ise cam/cephe oranı ile birleştirildiğinde bahsettiğimiz %30’luk enerji performansı üzerinde önemli bir etken oluşturuyor. Gün ışığının içeri girişini sağlayan cephe oranı ve cam standardı hem kullanıcıların ferah seviyesini yükselten bir konfor sağlıyor hem de aydınlatma ve ısıtma-soğutma enerjileri üzerinde optimum performansı sağlıyor. Tasarımı sayesinde gün ışığının maksimum kullanımı sağlandı, buna yönelik senaryolar doğrultusunda saha oryantasyonu yapıldı. Cephe renkleri de sürdürülebilirliğe atıfta bulunacak şekilde seçildi. Tasarım aşamasında sahada bir gün batımı fotoğrafı çekilmişti, o fotoğraftan ilham alınarak cephelerin renkleri ortaya çıktı.

Peki kompleksin ofis kısımları da doğal havalandırmadan faydalanabiliyor mu?

Havalandırma sistemimiz kat bazındaki ünitelerle sağlanıyor. Her katımızda o katı havalandıran cihazlarımız var. Bunun yanında LEED’den dolayı bütün odalarımız, ofis-konut fark etmeden açılabilir camlara sahip. Özellikle böyle yüksek binalarda açılabilen camlara sahip olmak önemli bir konfor unsuru. Cam açılamadığı için kullanıcıda rahatsızlık yaratan, hasta bina sendromlu binalarla bu zamana kadar çok sık karşılaştık. Her odada en az bir açılabilir cam mevcut, ofisler dahil.

Malzeme seçiminizde LEED kriterlerine uygunluk önemli olmuştur sanıyoruz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Malzemeler bağlanmadan önce tedarikçilerle görüşüyoruz, istediğimiz özellikleri söylüyoruz. Proje için geri dönüşümlü ve yerel malzemeler seçtik. Varyap’ın kendi depolarında bulunan halihazırdaki malzemelerden de çok kullandık. Tüm bunları kayıt altında tuttuk. Kullandığımız malzemeler arasında en çok göze çarpanlardan biri beton içindeki geri dönüştürülmüş uçucu kül malzeme. Seramiklerin içinde de geri dönüştürülmüş atık katkısı var. Demirler ise %97-98 oranında geri dönüşümlü.

Bu kadar büyük bir projede malzeme işini yönetmesi zordu, ancak her şey içimize sinerek oldu. Çok titizlendik ve her şeyin üzerinde çok durduk. Özellikle de LEED konusundaki malzeme seçimlerinde.

%30 enerji performans hesabı diyorsunuz. Bu hesap nasıl yapılıyor?

LEED kriterleri gereği enerji performans hesaplamaları yapılıyor. Hem Türk hem de Amerikan standartlarına bağlı olmuş olduk. Bu binaları standardın minimum koşulları ile yapmış olsaydık nasıl bir enerji harcardık, daha iyi koşullarla yapınca enerji harcamamız ne olacak.. bu konularda hesaplamalar yaptık. Bu ikisinin birbiriyle kıyaslanması LEED açısından şart, böylece enerji performansımızın %30 olduğunu gördük. Dünya çapındaki projelerle değerlendirildiğinde %30 çok iyi bir değer. Bu da tabii ki biz proje grubuna çok keyif veren bir nokta. Bu değeri sağlamaya en büyük katkıyı veren unsurlardan biri yapının cephesi, özellikle cam/cephe oranımız ve iyi yalıtımımız. İstanbul’un yazları çok sıcak kışları da oldukça soğuk geçiyor, bu yüzden cam/cephe oranı önemliydi. Cam seçimindeki yalıtım değerleri hem sıcak hem soğuk koşullarda iyi performans göstermesi yönünde seçildi. Bu bize çok büyük avantaj sağladı. Bunun yanında yine Türkiye’de ilk olarak güneş ve rüzgar yenilenebilir enerjilerinden faydalandık. Bu enerjiler de tüm binalara hizmet veremiyor tabii ama yine de artı değer katıyor. Bu enerji ortak mahallerde kullanılıyor, özellikle aydınlatması ve asansör gibi noktalarında.

Sistem tercihi ve mekanik cihazlar da çok önemliydi. Tasarım sebebiyle ısınma ve soğutmayı merkezi olarak çözdük, bu zaten kullanıcı için her zaman daha avantajlıdır. Tercih ettiğimiz cihazların da performans değerleri hep AA+. Standart bize, örneğin, “3” değerini uygun görüyorken biz 3,5-4lük cihazları tercih ettik. Bu gibi detaylar da performans hesabımızı %30’a çıkardı.

12. sayımızdan itibaren akıllı otomasyon sistemlerine giriş yaptık, o yüzden gündemimizdeki bu konuyu yeri gelmişken size sormak istiyoruz. Bu tip sistemler kullandınız mı? Kullanıcının da ev içinde enerjiden tasarruf etmesini sağlayan, tek bir tuşla ısıtma, havalandırma, asansör vb.’yi kontrol edebilen sistemler.. Varyap Meridian’da ne derecede kullanıldı?

Bu kadar yüksek ve teknolojik binalar yapıyorsak zaten akıllı otomasyonlar kullanmak zorundaydık. Yalnız sektörde şöyle bir açık var. Yeşil bina dediğimizde tanımlayabiliyoruz, LEED dediğimizde tanımlayabiliyoruz, ancak “akıllı bina” dediğimizde bunu tanımlayamıyoruz.

Bir standardizasyon burada da gerekli: “akıllı binada ne olmalı?” sorusunun cevabını veren. Örneğin Varyap Meridian’da mutfaklarda motorlu kanatlar var, odadaki düğmesine basıldığında kanadı açıp, kapatabiliyor. Mesela bizce bu bir akıllı bina uygulamasıdır. Ama burada bunu gerekli gördüğümüz için konforu artırmak amacıyla yaptık. Diğer bir önemli uygulama da insanların ısıtma ve soğutmaya bireysel olarak etki edebilmeleri. Herkes merkezi sistemin konforu ve tasarrufunu yaşayabiliyor, termostatlar sayesinde istediği kadar ısınıp pay-ölçerler sayesinde de harcadığı kadar ödüyor.

Teşekkür ederiz. Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?

LEED süreci gereği, projeye başlarken kayıt yaptırıyorsunuz, bittiğinde de yapılanların ibraz edip sertifikanızı alıyorsunuz. Biz de şu an sertifikamızı bekliyoruz. Biz 2009 yılında kaydımızı yaptırdığımızda bu proje yalnızca konut projesiydi. Şu anda LEED’li ya da BREEAM’li, bu konulara bir şekilde dahil olmuş yüzlerce proje var. Biz bu anlamda ilkiz, iyi bir yoldan gittiğimiz ve arkamızdan birçok proje geldiği için mutluyuz.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)