Estetiğin Ötesinde Renk: İç Mekânlarda Yeşilin Psikolojisi
Son yıllarda iç mekanınızda kaç değişiklik yaptınız?
Hepimiz gün içinde vaktimizin çoğunu iç mekânlarda geçiririz. Özellikle pandemiyle beraber, bu vakit giderek artmaya başladı. Aynı yerde bu kadar zaman geçirmek, ister istemez kişiyi sıkan bir durum haline geldi. Alıştığınız mekân, artık size bir şey ifade etmemeye başlıyor. Bu yeni iç mekân çözümlemelerine ortam hazırlıyor. İster mobilya düzenini değiştirmek ister duvarları yeniden boyamak, daha fazla aydınlatma armatürü eklemek, hatta belki de onları kaldırmak olsun; hepimiz mekânlarımızda değişiklik yapıyoruz. Çünkü iç mekânın tasarımı, nasıl hissettiğimiz veya davrandığımız konusunda büyük rol oynuyor. Pandemiyle birlikte hepimiz evlere kapandık. Bu süreç bazı insanlar için dayanılmaz olurken, bazıları için gayet rahat ve sakin geçti. Bu sakinliğin nedeni, belki de iç mekânda uygulanan yeşil rengi olabilir.
Renklerin iç mekân algısını nasıl değiştirdiğini önceki yazılarımızda görmüştük; açık renkler odaları büyütür, koyu renkler ise boşlukları sıkıştırarak daha küçük görünmesini sağlar. Bu nedenle, tasarımcılar belirli bir ruh halini iletmek veya bir illüzyon yaratmak istediklerinde, çoğu zaman duvar renkleriyle oynarlar. Aynısı malzemeler ve aydınlatma için de geçerlidir; malzeme seçimi ve yerleşimi, insanların o alan içinde nasıl davrandıklarını büyük ölçüde etkiler.
Öncelikle renkleri nasıl algıladığımıza bir bakalım.
Teoride insan gözü ve beyni, bir nesneye yansıyan ışığı renge çevirir. Gözlerimizdeki retinalar, renk algısından sorumlu olan mavi, yeşil ve kırmızıya (renk çarkının ana renkleri olan camgöbeği, macenta ve sarı ile ilgisi olmayan) duyarlı reseptörlere sahiptir. Bu üç rengin kombinasyonları ve varyasyonları, hepimizin aşina olduğu görünür renk spektrumunu oluşturur. Daha sonra insan beyni, gördüğü renk ile onu görmeye alıştığı bağlam arasında rengin psikolojik algısını etkileyerek bir bağlantı oluşturur. Renk psikolojisi; renklerin renk tonlarının ve bunların insan davranışı üzerindeki etkilerinin incelenmesidir. Alman nörolog ve psikiyatrist Dr. Kurt Goldstein tarafından yapılan bir araştırmaya göre, sarı, kırmızı, turuncu gibi dalga boyları daha uzun olan renkler, yeşil ve mavi gibi daha kısa dalga boyuna sahip renklere göre dinginlik çağrıştıran uyarıcılardır. Ancak insanların renkleri algılama biçimleri, kültürel farklılıklar, coğrafi konum ve yaş gibi çeşitli faktörler nedeniyle birbirinden farklıdır.
Peki yeşil en çok ne olarak algılanıyor?
İçgüdüsel olarak, insan beyni yeşil rengini doğaya ve bitki örtüsüne bağlar. Doğada insan, genellikle tazelik, sağlık ve huzur bulunur. Doğa, insan ırkından çok önce var olan, yenilenmenin ve refahın hayati bir sembolü olan ve yaşamın mühendislik gerektirmeyen alanıdır. Pek çok psikolog ve araştırmacı, yeşilin iyileştirici bir renk olduğu kanısındadır. Bu nedenle yeşil rengi, doktor kliniklerinde ve bekleme alanlarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Medya stüdyolarında bile, televizyon programlarının konukları ve röportaj yapılan kişiler, yayın stresinden kurtulmak için “yeşil bir odada” bekletilir. Sakinleştirici niteliklerine ek olarak, yeşil, trafik ışıklarında ve bilgi grafiklerinde kullanıldığı ve görüldüğü gibi, genellikle “git” kavramıyla bağlantılıdır. Bu endorfin salgılayan değer, insanda “gitmeye hazır” ya da “doğru yolda”ymış gibi bir eylem çağrısını tetikler.
Yeşil ve İç Tasarım
İç mekanlar söz konusu olduğunda, tasarımcılar yeşili kullanmanın birkaç yolunu bulmuşlardır. Tasarımcılar, duvarları boyamanın yanı sıra; biyofiliyi önemli bir ilham kaynağı olarak kullandılar. Bu şekilde; esenliği, sağlığı ve duygusal rahatlığı teşvik edip, doğal yeşillikleri tasarımlarına dahil ederek dış mekânı içeriye taşıdılar.
Renk koordinasyonu açısından yeşil, konutlarda ve ticari alanlarda fazlasıyla bulunan, kahverengi ve gri gibi nötr renklerle çok iyi uyum sağlayan çok yönlü bir renktir. Yeşil, soğuk bir ton olarak kabul edilse de geniş renk yelpazesi, sarı ve turuncu gibi sıcak tonlarla iyi bir kontrast oluşturmasını sağlar. Ne de olsa kırmızı ve yeşil, renk çarkında birbirinin zıttıdır. Dolayısıyla doğal olarak birbirlerini tamamlarlar.
Tasarımcıların yeşilin çok yönlülüğünü iç mekanlarında nasıl kullandıklarına bir göz atın.