Gençlerin Tercihi Çevreye Duyarlı Markalardan Yana Oluyor
ERA Research Company tarafından Z kuşağına yönelik yapılan araştırmaya göre gençlerin yüzde 78’i, çevresel meselelerle ilgileniyor.
Dijital devrimin yaşandığı bu dönemde kuşaklar arasında da büyük bir algı ve öncelik farklılığı ortaya çıkıyor. Pandemi ile birlikte dünyanın bir daha eskisi gibi olmayacağı konuşulurken Z kuşağı ile birlikte yeni neslin önceliklerinin de farklı olacağı kabul edilen bir gerçek. Yapılan araştırmalar Z kuşağı adı verilen bu kuşağın gündeminin başında çevre olduğunu gösteriyor. Şirketleri çevreci olmaya zorlayan Z kuşağı, markaların çevresel sürdürülebilirliğe dikkat etmesi konusunda belirleyici bir role sahip.
Çevrecilik Tercih Sebebi
İnternetin içine doğan ve çok daha büyük bir farkındalıkla yetişen Z kuşağına yönelik ERA Research Company tarafından yapılan Türkiye genelinde, 12 ilde, 15-23 yaş arasındaki Z kuşağı gençleri üzerinde yapılan araştırmanın sonuçları şöyle:
Gençlerin yüzde 78’i çevresel meselelerle ilgileniyor. Bu konuya ilgi, yaş ile paralel olarak artıyor.
Gençlerin yüzde 73’ü çevre dostu markaları tercih ediyor. Gençlerin yüzde 65’i firmaların çevre duyarlılığına dikkat ediyor.
Kadınların duyarlılığı erkeklerden anlamlı olarak daha yüksek görünüyor. Gençlerin yüzde 51’i fiyatı daha yüksek olsa bile çevreye zarar vermeyen firmaların ürünlerini satın alıyor.
Enerjinin Yüzde 6,5’İ Yenilenebilir
Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) verilerine göre Türkiye’de yenilenebilir enerjinin birincil enerji kullanımındaki payı yüzde 6,5, elektrik üretimindeki payı ise yüzde 24. Türkiye’nin 2023 enerji stratejisi kapsamında yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının yüzde 30’a çıkarılması hedefleniyor. WWF’nin hedefi ise 2050 yılında küresel ölçekte yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçişin sağlanması olarak açıklanıyor. WWF’nin internet sitesinde yer alan bilgilere göre iklim kriziyle mücadelede başarıya ulaşılamaması halinde Türkiye’de yüzde 50’lere ulaşacak milli gelir kaybı yaşanabilir. WWF’ye göre Türkiye’nin elektrik üretiminde bugün yaklaşık yüzde 30’larda olan yenilenebilir enerjinin payını 2030’a kadar yüzde 50’ye yükseltmesinin maliyeti, kömür odaklı politikalardan daha fazla değil.
Yine WWF’nin sitesinde yer alan bilgilere göre 2100 yılına kadar küresel ısınmaya bağlı olarak deniz seviyesi 74 cm. artacak. İstanbul ve İzmir’de 50 cm. yükselmesi durumunda 252 bin kişi taşkınlara maruz kalacak.
Dünyanın Gündemi Sürdürülebilirlik
Teknolojide yaşanan gelişmelerle dünyanın ve uzayın daha iyi tanınması ve geleceğin daha uzun vadeli olarak planlanmaya başlanması ile birlikte sürdürülebilir enerji kaynakları her geçen gün daha fazla gündeme gelmeye ve bu kaynakların önemi artmaya başladı. Dünya, “sürdürülebilirlik” kelimesi ile ilk olarak Birleşmiş Milletler bünyesi altında çalışmakta olan Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun 1987 yılı içerisinde yayımlamış olduğu “Ortak Geleceğimiz” isimli rapor ile birlikte tanıştı. Raporda yer alan sürdürülebilirlik tanımı: “İnsanlık; doğanın gelecek nesillerin gereksinimlerine yanıt verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçları temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir” şeklinde yapıldı.
Sürdürülebilirliğin hayata geçmesindeki en büyük etken, 1984 yılında ilk defa tespit edilen insan etkinliği kaynaklı ozon deliği oldu.
Dünyada bulunan birçok enerji çeşidinin sınırlı olması ve günümüzde bu sınırların zorlanıyor olması ile birlikte üretici firmalar ve kullanıcılar güneş enerjisi gibi daha sürdürülebilir enerji çeşitlerini tercih etmeye başladı. Özellikle elektrikli arabaların piyasaya sürülmesi ile birlikte sürdürülebilir enerjiye olan yönelim daha da arttı.