Hep Daha İyisini İnşa Etmek

‘‘Saint-Gobain Türkiye inşaat sektörüne sürdürülebilirlik yaklaşımı ile temelden çatıya kadar mimari çözümler sunmaktadır. Sadece bu sistemleri oluşturan ürünlerimizi üretirken değil aynı zamanda yapının kullanımı sırasında da çevresel etkisini azaltmayı hedefliyoruz.’’

Saint-Gobain Türkiye CEO’su Aykut Aydoğan

Dünya genelinde inşaat malzemeleri, yüksek performanslı malzemeler ve çevresel sürdürülebilirlik konularında lider bir şirketler grubu olan Saint-Gobain, çeşitli ülkelerde faaliyet gösteren birçok bağımsız iştiraki olan bir Fransız şirketler topluluğu. Saint-Gobain Türkiye, bu büyük uluslararası şirketler grubunun bir parçası olarak faaliyet gösteriyor. İnovasyon ve sürdürülebilirlik konularında dünya çapında tanınan şirket, sürdürülebilir inşaat projelerine katkıda bulunmak ve enerji verimliliğini artırmak gibi küresel çevresel hedeflere katkı sağlamayı amaçlıyor. Saint-Gobain Türkiye CEO’su Aykut Aydoğan ile sürdürülebilirlik ve inovasyon odaklı çalışmaları hakkında merak ettiklerimizi konuştuk.

Saint Gobain’in sürdürülebilirliğe bakışı nasıl? Bu konuda hangi çalışmaları yürütüyorsunuz?

Bilindiği gibi inşaat sektörü özellikle, iklim değişikliği, doğal kaynakların kullanımı, hızlı kentleşme ve artan popülasyon karşısında insanların barınma ihtiyacı açısından kritik bir role sahip. Bugün bu ihtiyaçlara karşılık verirken, yarınların da düşünülerek hareket edilmesi hayati önem taşıyor. Sürdürülebilir ve hafif inşaat çözümlerinde dünya lideri bir marka olarak üzerimize düşen sorumlulukların farkındayız. Zaten 350 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren bu dünya devi, bu tür ihtiyaçlara çözüm olma amacı ile sürdürülebilir ve hafif inşaat yöntemlerine odaklanıyor. Şöyle bir faaliyetlerine baktığımızda, Saint-Gobain için sürdürülebilirliğin bugünün meselesi olmadığını görüyoruz, 2003 yılında Davranış ve Çalışma ilkelerini yayınlaması ile başlayan bir yolculuk, Grup aynı yıl “UN Global Compact” imzacısı oluyor ve 2009 yılında uyum programı resmileşiyor. 2019 yılında ise UN Global Compact’ın 2050’ye kadar net sıfır karbon olma taahhüdüne imza atıyor. Sürdürülebilirlik yol haritalarını oluşturuyor. Ve faaliyet gösterdiği tüm sektörler ve ülkelerde kuvvetli bir dönüşüm başlatıyor. Su tüketimini, karbon emisyonlarını, döngüsel ekonomiyi ve ürettiği malzemeleri de kapsayan, ilk mihenk taşı 2030 olan 2050’ye kadar oldukça zorlayıcı hedefler konuluyor. Grubumuzun “Büyü ve Etki Et” stratejik yol haritası bu hedeflere ulaşmayı sağlayacak iki kök olgu üzerine temelleniyor, biri sürdürülebilirlik bir diğeri de müşteriye özel performans çözümleri sunabilmek. Çünkü insanların ve gezegenin refahı için hep daha iyisini inşa etmek amaçlanıyor. İçinde yaşadığımız gezegeni herkes için daha yaşanabilir kılarken bir yandan da Dünya’ya zarar vermemek için çabalıyoruz. Her ne kadar pozitif etki ettiğimiz alanı büyütme çabasında olsak da biliyoruz ki bu tek başına yürünecek bir yol değil, kolektif çaba isteyen amaçlar bunlar. Bu nedenle hem faaliyette bulunduğumuz sektörlerin hem de etki ettiğimiz tüm ülkelerin sürdürülebilirlik dönüşümüne katkı sağlamak sorumluluklarımızın başında geliyor. 


‘‘SAINT-GOBAIN TÜRKİYE OLARAK, ÇEVRE DOSTU UYGULAMALARA OLAN TAAHHÜDÜMÜZÜ DAHA DA GÜÇLENDİRMEK ADINA SOMUT ADIMLAR ATIYORUZ. ÖRNEĞİN BELİRLİ ÜRÜNLERİMİZ İÇİN MÜŞTERİLERİMİZE EPD VE EC1 SERTİFİKASI SUNUYORUZ. 2030 YILINDA TÜM ÜRÜNLERİMİZİN YAŞAM DÖNGÜSÜ ANALİZLERİNİN TAMAMLANMASINI HEDEFLİYORUZ’’


Saint-Gobain Türkiye olarak, çevre dostu uygulamalara olan taahhüdümüzü daha da güçlendirmek adına somut adımlar atıyoruz. Örneğin belirli ürünlerimiz için müşterilerimize EPD ve EC1 sertifikası sunuyoruz. 2030 yılında tüm ürünlerimizin yaşam döngüsü analizlerinin tamamlanmasını hedefliyoruz. Bu belgelerdeki yer alan beyanlar önemli çevresel hedeflere ulaşmamıza yardımcı olan başarılarımızı yansıtıyor. Plastik kovalarımızda geri dönüştürülmüş içerik ve geri dönüştürülebilir malzemeler kullanıyoruz. Ürün ambalajlarımızda ise özel kraft torbaları kullanmaya başladık. Bu torbalar, nem geçirmez özellikleri ve inovatif tasarımlarıyla öne çıkıyor. Ve dahası %100 geri dönüştürülebilir olmalarıyla çevre üzerindeki etkimizi azaltıyoruz. 2017 yılını başlangıç kabul ederek, üretim kapasitemiz ne kadar artarsa artsın endüstriyel su tüketimimizi %50 azaltma, geri kazanılamayan üretim atıklarımızı %80 azaltma, operasyonlarımızdan kaynaklanan karbon emisyonlarımızı %33 azaltma taahhüdümüz var. Ve en önemlisi herkes için daha sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunabileceğimize ve gelecek nesilleri tehlikeye atmadan hep birlikte daha iyi bir yaşam sürülmesine olanak sağlayacak çözümlerin halen keşfedilebilir olduğuna inanıyoruz. Saint-Gobain’in küresel olarak 3.500 araştırmacının çalıştığı AR&GE merkezleri bu amaçla sürekli olarak çalışıyor ve bizler de bu AR&GE merkezlerinde geliştirilen inovatif ürünleri lokal pazarlarımıza hızla entegre edebilecek kabiliyetteyiz. 

Saint-Gobain

Peki Saint-Gobain’in lider olarak konumlandığı hafif inşaat tam olarak nedir? 

Hafif inşaat derken daha hafif ve esnek malzemelerin kullanıldığı, yapıların daha düşük kütleye sahip olduğu inşaat yöntemlerini ifade ediyoruz. Bu yapılar, geleneksel ağır yapılara kıyasla hem inşaat sürecinde hem de yapının kullanımı sırasında avantajlar sağlayabilmektedir. Geleneksel inşaat malzemeleri ile karşılaştırıldığında, daha iyi yalıtım özellikli enerji verimli yapı malzemeleri ile oluşturulan hafif inşaat çözümleri ısıtma, soğutma ve aydınlatmada oldukça etkindir. Ayrıca hafif inşaat yöntemleri, geleneksel inşaat tekniklerine göre yapının daha hızlı inşa edilmesine de imkan sağlamaktadır. Bu da inşaatı daha erken işletmeye açarak toplam maliyetlerinde avantaj yaratır. Hafif inşaat, popülasyon sebebi ile karşı karşıya kaldığımız artan barınma ihtiyacına, enerji kısıtına, sorumlu kaynak kullanımı ile cevap verebilecek bir inşaat yönetimi diyebiliriz. Gelişmiş ülkelerde bu yöntemin daha yaygın kullanıldığını gözlemliyoruz. Gelişmekte olan pazarlarda ise hızla artış gösterdiği aşikâr. Öte yandan ülkemiz Alp-Himalaya deprem kuşağında yer alıyor. Hafif inşaatı yapısal elemanların deprem hareketleri yönünden incelersek, bu yapıların esnek davranışı ile depremde oluşması beklenen deformasyonun yapı boyunca dağılmasına ve enerjinin emilmesine yardımcı olur. Ayrıca bir örnek olarak, ağır duvarların yıkılması ile oluşabilecek ölümlü durumlara karşı hafif duvar sistemlerin kullanımı hayat kurtarabilmektedir.

Sürdürülebilir inşaat çözümlerinin ülkemizde yaygınlaşması için Saint Gobain neler yapıyor? 

Sohbetimizin de başında size bu işin kolektif bir bilinç ve çalışma gerektirdiğinden bahsetmiştim. İşte bu bizim çıkış noktalarımızdan biri oldu. Saint-Gobain Türkiye olarak 2023 yılında ilk olarak mimar ve mühendislerden oluşan bir Saint-Gobain Mimari Çözüm Ekibi kurduk. Türkiye’nin önde gelen mimarları ile düzenlediğimiz etkinliklerde bir araya gelerek hafif inşaat çözümleri konseptimizi anlattık. Ve hemen ardından bu kalifiye ekip mimari ofisleri tek tek gezerek mimarların ellerinde bulunan projeler üzerinde görüştüler. Birçok projeye özel teknik çizim yaptık, mimari detayları hazırladık. Aslında malzeme üreticisi gibi gözüken global bir firmanın malzemeler ile oluşturulan sistem detaylarını çalışan bir nevi mimarlık firması gibi de davranabildiğini gösterdik. Bizim işimiz projenin tasarımı değil ancak bu tasarımın içinde doğru malzemelerin seçimi ve detay çözümünü mimarlara sunmak oldu. Daha sonra etkimizin artması daha çok mimara seslenebilmek için online etkinlikler düzenledik. Burada bize katılan çok değerli mimarlar ile sürdürülebilir inşaat yöntemlerini konuştuk. Biz birlikteliğin gücüne inanıyoruz! Kolektif olarak bugünden harekete geçerek yarınlarda anlamlı farklılıklar yaratabileceğimizi biliyoruz.


‘‘HAFİF İNŞAAT, POPÜLASYON SEBEBİ İLE KARŞI KARŞIYA KALDIĞIMIZ ARTAN BARINMA İHTİYACINA, ENERJİ KISITINA, SORUMLU KAYNAK KULLANIMI İLE CEVAP VEREBİLECEK BİR İNŞAAT YÖNETİMİ DİYEBİLİRİZ.’’


Biz biliyoruz ki sizler Türkiye’yi derinden etkileyen deprem felaketinin yaralarını sarmak için önemli adımlar attınız. Biraz bahsedebilir misiniz? 

Saint-Gobain Türkiye olarak, ülkemizde yaşanan deprem felaketi sonrasında Türkiye’deki şirketlerimiz ve iştiraklerimiz ile birlikte bölgeye destek verme çalışmaları yürüttük. İlk reaksiyonumuz bölgede bulunan tüm çalışanlarımız, aileleri ve iş ortaklarımızın konaklamaları için çevre illerdeki otellerde ayarlamalar yapmak oldu. Ardından bölgede bulunan fabrikalarımızda geçici yaşam alanları oluşturarak depremzedeleri misafir ettik. Afet bölgesine kurulan çadır kentlerde kullanılmak üzere fabrikalarımızdan 10 ton palet gönderdik ve yüksek mukavemetli ısı yalıtım malzemeleri sağladık. Gıda maddeleri, battaniye, yatak, yastık, ısıtıcı, kışlık kıyafetler, uyku tulumları, bebek bezi, powerbank gibi insani ihtiyaçları karşılamak adına yardımlar gerçekleştirdik ve bölgeye hijyen/gıda paketleri ulaştırdık. ASO Yaşam Merkezi kampanyasına 3 konteyner bağışında bulunduk ve sadakat kulübümüze kayıtlı 2 bin usta ile iletişime Sektör’ den geçtik, ihtiyaç sahibi ustalara maddi yardım gönderdik. İlk etapta 10,5 milyon bütçe ile 150 konteynerden oluşan Saint-Gobain Yaşam Alanı’nı Hatay’da kurmaya başladık. Daha sonra faaliyet gösterdiğimiz 75 ülkede “Türkiye için Umut Olalım” kampanyasını başlatarak, toplam 22 milyon TL bağış topladık. Bu bağışlarla Saint-Gobain Yaşam Alanı’na ek konteynerler ekleyerek, bugün 900 depremzedenin barındığı 216 konteynerden oluşan bir yaşam alanını hayata geçirdik. Bölgedeki içme suyu sorununa yönelik olarak, Hatay Büyükşehir Belediyesi ile iş birliği yaparak kuyu sularını içme suyu haline getirecek filtre sistemleri üzerinde çalışıyoruz. Saint-Gobain olarak, bölgedeki yardım çalışmalarına olan desteğimizi sürdürmeye devam edeceğiz. 


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)