İstanbul’da Binalar Kentin Silüetinden Sorumlu Olmalı
İsviçre’nin en ünlü mimarları arasında gösterilen, mimar çift Ünal Karamuk ve Jeannette Kuo, Tuna Ofis organizasyonuyla, 8 Mayıs 2013 tarihinde, Türk mimarlarla buluşmak üzere İstanbul’a geldi.
“Biz mimarlığı talepleri karşılamanın ötesinde seviyoruz. Bizim için doğru bir soru ile başlayan proje; mevcut şartların yepyeni bir anlayışına ışık tutar’’ düşüncesi ile yola çıkan, yeni nesil mimarinin uygulayıcılarından olan yüksek mimar Jeannette Kuo ve mimar eşi Ünal Karamuk 08 Mayıs 2013 tarihinde Rahmi Koç Müzesi’nde “ Tuna Ofis Mimar Buluşmaları 2’’ kapsamında ünlü mimarlarla bir araya geldi.
Movenpick Otel’de gerçekleştirilen basın toplantısında Jeannette Kuo,
yapılan günümüz konut projelerinde uygulanan ekstra uygulamaların fiyatları artırdığını söyledi. Kuo, “Konut projelerinde dairelerin fiyatları iki faktöre göre belirleniyor. Konumu ve ekstralar. Konumundan dolayı fiyatlandırmayı biz kontrol edemeyiz. Ancak ekstralar için her ev alıcısının çok dikkat etmesi gerekir. Bu ekstralar; bitiş malzemeleri, süslü araçlar ve yüzeysel uygulamalar gibi suni ilavelerdir. Örneğin New York’ta bu ekstralardan oluşan çok pahalı devremülkler görürsünüz. Halbuki bu pahalı konutları, bu ekstralar olmadan düşündüğünüzde her hangi bir ayakkabı kutusu şeklinde yapılmış sade daireden hiç farkı yoktur. Bu ekstralar, konfor ve deneyim sağlama adına kaliteli yaşam alanının önüne geçiyor.”
Üretim ve Verimlilik Esnekliğin Önüne Geçmemeli
Ticari sektör konut piyasasında ürün ve kullanıcı arasında duygusal bir bağ oluştuğuna dikkat çeken Kuo, “Günümüz konut tasarımlarında değer üretme performans ve teknik inovasyonun önüne geçiyor. Sürdürülebilir sosyal yaşam modeli sağlanabilirse, bu değerlerin seri üretim ve verimliliğe karşı olmak zorunda olmadığını düşünüyorum” dedi. Kuo şöyle devam etti; “Binalarda esnekliği bir seçim olarak düşünüyoruz. Mobilya yapılandırmasını değiştirmek isteyen için esnek seçimler olmalı. Yaşam alanını bir boşluk olarak düşünürsek; Esneklik, bu boşluk fonksiyonu üzerinde seçim yapmak anlamına gelir. Bir boşluk yaşamak, uyumak, spor yapmak , çalışmak vs. için kullanılır. Sürdürülebilirlik aynı zamanda binanın yeteneği anlamına gelebilir. Sürdürülebilirlik sadece ekolojik malzemeler kullanmak değil, aynı zamanda binanın son ve sosyal ortamları teşvik ile ilgilidir. Çoğu zaman kullanıcılara binanın esnekliğini bildirmeyiz çünkü doğallık ve sezgi onlara iyi bir yaşam alanı oluşturur. “
İstanbul’da Binalar Kentin Silüetinden Sorumlu Olmalı
Kuo, “Türkiye ekonomik konut ve çalışma ortamları açısından çok hızla büyüyen bir ülke. İstanbul, fantastik tarihi ve kültürü ile dünyanın en yoğun şehirlerinden biri. Şehrin karakteri yok değil ama zor olan ise binaların sorumluluğu ve saygılı oluşturulması. Sorumlu bina talepleri çeşitli şekilde inşa etmek anlamına gelir; çünkü her aile farklıdır ve farklı gereksinimleri vardır. Ekonomik ve kitleler için inşa edilen binalarda bu farklılıklara izin veriyoruz? Bu, uzun süreli bir yatırım gerektirir” şeklinde konuştu. İstanbul mimarisinin muhteşem bir geçmişi olduğuna dikkat çeken Kuo, “Zenginlik kimliği deneyimin çeşitliliğinden gelmektedir- Mimar Sinan’ın döneminde Teğet, Han Tümertekin ve diğerleri tarafından yapılan modern mimari binalar gibi. Fakat bunlar özel binalar camiler ve müzeler. Gelişim her geçen gün bunları etkiliyor diye düşünüyorum. Sadece stil değil kalitede olmalıdır. Ve kalite sadece bir kimlik değil aynı zamandan konfor, gereklilik, atmosfer ve sürdürülebilirlik önemlidir” dedi.
Şirketler Çalışanları Yıllarca Tutabileceği Ofisler Geliştirmeli
İdeal bir ofisin nasıl olması gerektiği konusuna da değinen Kuo, İstanbul’da pek çok ofisin aslında daireden çevrilmiş olmasını 1950’lerden kalma bir alışkanlık olarak gördüğünü belirtti. Kuo, şunları söyledi: “Ofis tasarımı göz önüne alındığında, öncelikte hangi ölçeği göz önünde bulundurmamız gerektiğinden bahsediyoruz. En az 10 çalışanı olan küçük şirketlerin konut dönüşümlerine çok iyi uyabilecek bünyeleri var. Ama çoğu zaman, biz ofisten bahsederken, büyük şirketlerden, cam bloklardan ya da 1950'lerden miras kulelerden; konuşmamız gerektiğini düşünüyorum. Sorun buralarda. Bugün birçok şirket, hala yarım asırdan daha fazla seri üretim ve model şeklindedir. Bizim çalışma şeklimiz o zamanlardan beri oldukça önemli ölçüde değişti. Bugün, artan hareketlilik, bireysel tercih ve özgürlük ile şirketler çalışanlarını bir iş günü için değil uzun süre hatta yıllar içinde tutmak için yollar bulmak zorundadır. İyi bir çalışma ortamı buna katkıda bulunabilir.”
Kuo ve Karamuk çifti 9 Mayıs 2013 tarihinde de Ankara Serbest Mimarlar Derneği’nde ikinci bir konferans gerçekleştirdiler.