Japon Ormanları Arasında Sürdürülebilir Yarı Saydam Kabinler
Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
OSAMU MORISHITA KOBE'DE TARİHİ BİR MEKANI YENİDEN CANLANDIRIYOR
Mimar Osamu Morishita, ThinkStay Mountain Hotel'i tasarlamak için Japonya'nın Kobe kentindeki Rokko Dağı'nın uzak sedir ormanlarına gitti. Proje, ağaçların arasına serpiştirilmiş küçük kulübelerden oluşan bir koleksiyon olarak şekilleniyor ve geleneksel Japon mimarisini çağdaş bir mercekle tercüme ediyor. Bu sayede ziyaretçiler tamamen doğanın içine dalabiliyor.
Proje, önemli tarihi değere sahip bir alanda yer alır. Daha önce 1942 yılında inşa edilmiş geleneksel bir Sukiya villasına ev sahipliği yapan arazi kullanılmaz hale gelmiş. Mimarlar sadece tasarımcı olarak değil, aynı zamanda geliştirici ve inşaatçı olarak da hareket ederek bölgeye yeni bir soluk getirmeyi amaçladı. Bu tarihi bina orijinal ahşap konstrüksiyonu ile restore edildi ve yarı saydam polikarbonat zarfları içinde aydınlık özel evler kümesi ile çevrelendi.
UZAKTAKİ THINKSTAY MOUNTAIN HOTEL
Tesisin uzak konumu ve sınırlı araç erişimi, ThinkStay Mountain Hotel'i tasarlarken mimar Osamu Morishita için benzersiz bir zorluk oluşturdu. Stüdyo bu engeli kabullenerek inşaatı uygulamalı bir yaklaşımla denetledi. Bu süreç ekibin projeye olan bağlılığını artırırken, yeni yaratıcı çözümlere de yol açtı. Restore edilen Sukiya villası şimdi bir bar ve kütüphane gibi ortak alanlara ev sahipliği yapıyor ve gelecekte misafir konaklama için planlar yapılıyor.
Villanın çevresinde çalışma alanları, eğitim kursları, atölyeler, seminerler ve etkinliklere ev sahipliği yapmak üzere tasarlanmış beş adet yeni inşa edilmiş kulübe yer alıyor. Ayak izlerini en aza indirmek için pilotiler üzerinde yamacın üzerine hafifçe tüneyen bu yeni yapılar, ormanın arasında örülüyor. Tasarımları çevredeki ağaçlar tarafından belirleniyor ve ince, yükselen hacimler ile alçak yapıların zıt bir etkileşimiyle sonuçlanıyor.
HAFİFLİK VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Osamu Morishita, ThinkStay Mountain Hotel'in kır evleri için çift kabuk oluşturmak üzere oluklu polikarbonat levhalardan oluşan yarı saydam bir kabuğu çelik bir çerçeveye sabitliyor. Bu montaj hem iklim kontrolü hem de görsel ve kavramsal olarak hafiflik hissi veriyor. Hafif yapısı sayesinde projenin çevresel etkisi büyük ölçüde azaltılmış. Minimalist iç mekanlar, ormanın sürekli değişen manzarasının yaşam deneyiminin ayrılmaz bir parçası haline gelmesini sağlıyor. Sürgülü perdeler gerektiğinde mahremiyet sağlar, ancak aksi takdirde iç ve dış mekan arasındaki sınırlar güzel bir şekilde bulanıklaşır. Ormanın kendisi, her zaman var olan ve sürekli gelişen canlı bir sanat eserine dönüşüyor.