Midye Kabuğundan Yapılan Biyo Cam
Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
Londra merkezli mimarlık firması Bureau de Change ve Central Saint Martins'de öğrenci olan Lulu Harrison, beklenmedik bir kaynaktan bataklık midye kabuklarından yapılmış bir cam karo geliştirdi. Proje yerel atıkları kullanarak, geleneksel cam yapımında kullanılan yüksek oranda işlenmiş ve sürdürülemez malzemelere nasıl bir alternatif sunabileceğini araştırıyor.
Bu durumda tasarım ekibi ezilmiş bataklık midyesi kabuğu atığı, yerel kum ve atık odun külü kullandı. Bataklık midye kabukları, genellikle su borularını tıkayarak bulunan ve su hizmetleri şirketi Thames Water için sorun oluşturan bir atık üründür. Harrison her zamanki gibi onları çöp sahasına atmak yerine midyelerin daha iyi kullanım alanlarını bulmak için Thames Water'ın Ekoloji Başkanı ile iş birliği yaptı.
Harrison, Instagram'da şöyle açıklıyor: "Kabukları çıkarmak için her yıl milyonlarca pound harcanıyor ve onlardan kurtulmanın etkili bir yolu yok. Bu ham maddeyi günlük tasarıma dahil ederek, bu eşsiz cam tarifi, kabuk atığı sorununu çözmeye ve yerel biyolojik çeşitliliği geri kazanmaya yardımcı olur."
Bureau de Change, seramik üreticisi Royal Doulton tarafından yaratılan 19. yüzyılın ortalarında pişmiş toprak baca kaplarını referans alan çeşitli dekoratif desenlerle stüdyolarında 3D baskılı kalıplar yaptı. Ekip cam kaplama karolarının gelecekteki bina tasarımında kullanılabileceğini öngörüyor.
Harrison "21. yüzyılın atık malzemelerini cam yapımına dahil ederek bu proje geleceğin arkeolojisi fikrini temsil ediyor ve bugün cama ve atıklara bakış açımızı yeniden düşündürtüyor." diye ekliyor. Harrison "Thames Glass" adı altında, insanları şişelenmiş su almak yerine musluk suyu içmeye teşvik etmeyi amaçlayan sürahiler ve bardaklar oluşturmak için yeni biyomateryal kullandı.
Thames Glass karoları, Mayfair'deki Assembly Rooms'da düzenlenen 'Beautility: How Fusing Beauty & Function Can Change Can Change The World' başlıklı sergide yer aldı. Küratörlüğünü Here Design'ın üstlendiği sergi, 11-13 Mayıs 2022 tarihleri arasında biyosferdeki yeniliklerin sürdürülebilir bir geleceğin yolunu nasıl açabileceğini gösteriyor.