Mimarlıkta Kamu-Özel Ortaklığı Nedir?
Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
Son yıllarda, kamu-özel ortaklığı dünya genelinde büyük ölçekli altyapı projelerinin gerçekleştirilmesinde önemli bir model haline geldi. Bu ortaklıklar, kamu sektörü (hükümetler veya belediyeler) ile özel sektörün kaynak, uzmanlık ve yatırım gücünü bir araya getirerek büyüyen şehirlerin karmaşık ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyor. Kamu-özel ortaklığı kritik projelerin finansmanını, inşasını ve sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla her iki sektörün iş birliği yapmasına olanak tanır.
Kamu-özel ortaklığı nedir?
Kamu-özel ortaklığı, bir kamu otoritesi ile bir özel kuruluş arasında, kamu hizmeti veya altyapı projesinin teslimi amacıyla yapılan sözleşmeli bir anlaşmadır. Geleneksel kamu alımından farklı olarak, burada hükümet projenin finansmanını ve işletmesini üstlenmez. Özel sektör, tasarım, inşaat, finansman, işletme ve bakım gibi unsurları üstlenir. En yaygın Kamu-özel ortaklığı modeli olan DBFOM (Tasarım, İnşaat, Finansman, İşletme ve Bakım) modelinde, özel sektör hem altyapıyı inşa eder hem de uzun vadeli işletme sorumluluğunu üstlenir. Böylece kamu sektörüyle birlikte kısa ve uzun vadeli riskleri paylaşır ve projelerin daha verimli bir şekilde gerçekleştirilmesine olanak tanır.
Ticari kazançların ötesinde kamu-özel ortaklığı
Kamu-özel ortaklığının en önemli avantajlarından biri, ticari kazançların ötesinde projeler sunma potansiyelidir. Özel sektör genellikle yatırım getirisini ararken, birçok kamu-özel ortaklığı projesi kamuya yönelik hizmetler sunarak kentsel çevreleri iyileştirmekte ve gelişmemiş altyapıyı güçlendiriyor.
Tokyo'daki Miyashita Park, bu duruma güzel bir örnektir. 1960'larda inşa edilen park, zamanla kötüleşmiş ve erişilemez hale gelmiş. Nikken Sekkei ve Takenaka Corporation ile gerçekleştirilen kamu-özel ortaklığı sayesinde park, yeşil alan ile perakende ve oteli bir araya getiren çok fonksiyonlu bir mekâna dönüştürülmüş. Bu yeniden geliştirme, Tokyo'nun kalbinde ihtiyaç duyulan kamu alanını sağlarken, özel sektörün ticari çıkarlarını da dengeledi.
Benzer şekilde, Toronto'daki The Bentway, Gardiner Otoban’ın altındaki kullanılmayan arazileri canlı bir kamu alanına dönüştürdü. Kamu yatırımları ve özel bağışlarla finanse edilen bu proje, yaya ve bisiklet dostu bir alan yaratmış, yıl boyunca kültürel etkinlikler için mekanlar sunmuş. Her iki durumda da özel sektör, ilgili perakende ve ticari fırsatlardan kazanç elde ederken, kamu da iyileşmiş kentsel altyapı ve kamu hizmetlerinden fayda sağlıyor.
Kamu ve özel çıkarların dengesi
Kamu-özel ortaklığı, zorluklarla doludur ve bu ortaklıklardaki temel hususlardan biri, kamu ve özel çıkarların dengelenmesidir. Hükümetler genellikle daha iyi sağlık hizmeti, konut veya ulaşım gibi kamu hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla bu ortaklıklara girerken, özel sektör finansal geri dönüşler arar.
San Francisco'daki Visa Market Support Center, bu dengenin güzel bir örneğidir. Henning Larsen tarafından tasarlanan bu bina, San Francisco Giants, San Francisco Limanı ve özel geliştiriciler arasında yapılan büyük bir kamu-özel ortaklığı projesinin parçasıdır. Visa'nın genel merkezi ve diğer ticari alanlar, yatırımcılara uzun vadeli geri dönüşler sağlarken, çevresindeki alan kamu parkları, konutlar ve kültürel alanlar içeriyor.
Danimarka'daki Vejle Psikiyatri Hastanesi de bu konuda ilginç bir örnek sunuyor. Arkitema Architects tarafından tasarlanan bu kamu-özel ortaklığı projesi, sağlık altyapısına odaklanıyor. Özel finansmanla inşa edilen hastane, ruh sağlığı tedavisi için modern ve iyi tasarlanmış alanlar sunmakta; kamu sektörü ise sağlık hizmetlerini işletmeye devam ediyor. Bu proje, özel sektörün uzmanlık aracılığıyla tasarım ve inşaat kalitesini artırabileceğini, kamu sektörünün ise temel hizmetleri sağlamaya odaklanabileceğini gösteriyor..
Kamu-özel ortaklığı projelerinin çeşitleri
Kamu-özel ortaklığı, yalnızca bir tür projeyle sınırlı değildir. Ulaşım, sağlık, konut ve kentsel yenileme gibi çeşitli sektörlerde kullanılıyor. Gerçekleştirilen proje çeşitliliği, kamu-özel ortaklığı kentsel zorlukları çözmedeki esnekliğini ve adaptasyon biçimini ortaya koyuyor.
Renzo Piano Building Workshop tarafından tasarlanan Paris Adliyesi, Avrupa'nın en büyük hukuk mahkemesi komplekslerinden biridir ve kent içindeki çeşitli adli tesisleri bir araya getirmek amacıyla bir kamu-özel ortaklığı aracılığıyla inşa edilmiş. Bu proje, kamu-özel ortaklığının karmaşık işlevsel ihtiyaçları karşılayan kamu binalarını verimli bir şekilde nasıl inşa edildiğini gösteriyor.
Hudson Yards gibi büyük ölçekli gelişmeler de kamu-özel ortaklığının kentsel yenileme için nasıl kullanılabileceğini gösteriyor. New York'taki Hudson Yards, ticari, konut ve kamu alanlarını içeren dev bir projedir ve özel yatırımı kamu yararlarıyla dengeledi.
Kamu-özel ortaklığında zorluklar ve dikkat edilmesi gerekenler
Kamu-özel ortaklığı önemli avantajlar sunsa da çeşitli zorluklarla karşılaşabilir. Özel sektörün katılımı nedeniyle uzun vadeli maliyetlerin artması potansiyeli sıkça eleştirilir. Hükümetler, sözleşmeleri dikkatlice yapmadığında hizmet ücretleri konusunda zamanla daha fazla ödeme yapma riski altındadır. Ayrıca, projelerin kâr odaklılık ile kamu ihtiyaçları arasında bir denge bulamaması da bir risk oluşturuyor.
Hudson Yards, kamu-özel ortaklığı modelini incelerken göz önünde bulundurulması gereken bu kritik unsurların bir örneğidir. Master plan, Manhattan'ın daha önce ihmal edilen bir alanını dönüştürmüş olsa da, geliştirme kamuya erişim ve konutun ulaşılabilirliği hakkında sorunlar oluşturdu. Bu durum, kamu-özel ortaklığı anlaşmalarının, özel kazançlar ile kamu yararını öncelikli olarak hedefleyecek şekilde yapılandırılmasının önemini gösterdi.
Kamu-özel ortaklığı, kamu ve özel sektörün iş birliği yaparak büyüyen şehirlerin ihtiyaçlarını karşılamasına olanak tanır. Etkili bir şekilde kullanıldığında, kamu-özel ortaklığı iyi tasarlanmış, işlevsel ve erişilebilir kentsel alanlar inşa etmeye yardımcı olabilir ve ticari kazançların ötesinde, daha geniş bir topluluğa hizmet edebilir.