Modern Yaşam ve Doğa Birbirinin Karşında Değil!

Son yıllarda insanlar doğal ortamdan her zamankinden daha fazla koptu. Zamanımızın çoğunu doğadan uzakta, evlerimizde, ofislerimizde, okulda yani kısacası binalar içinde geçiriyoruz. Doğal çevre ise zihinsel ve fiziksel sağlığımızda hayati bir rol oynuyor. Bu nedenle birçok tasarımcı, biyofilik trendleri modern binalara adapte ederek bu bağlantıyı kurmaya çalışıyor.

Biyofilik Tasarım Nedir?

Biyofilik tasarım, mimarların ve tasarımcıların doğal ve modern dünyaları birleştirmeleridir. Doğal ve insan yapımı unsurları bir yapıya sokan ve hızla büyüyen bir harekettir. Bu tasarım teorisi insanların ve doğanın birlikte yaşamasını ve büyümesini sağlar. Amaç; yapı içindeki insanların sağlığına ve verimliliğine katkıda bulunmaktır.

Dış mekânı içeriye taşımak veya doğayı içeriden görmek olarak tanımlanabilir ancak bu çaba dekoratif ya da estetik amaçlı değil, doğanın gücünün insanlara iyi gelmesi, insanları doğal dünyaya yeniden bağlamak için verilir.

Doğa ile etkileşime giren insanlar daha mutlu ve sağlıklı olur. Biyofilik yaklaşım bize modern yaşamın ve doğanın birbirinin karşısında olmadığını hatırlatır. 

Biyofilik Özellikler

Biyofilik tasarım, iç mekâna dış ortam görünümünü vermek için sadece saksıda bir ağaç eklemek değildir. Doğal çevrenin; ışıktan, havadan, kokulardan, seslerden, dokunuştan ve hatta hayvan yaşamından oluştuğu gerçeğiyle uygulanır.

Doğal Işık: Bir ormanda veya gölgeli bir parkta olmayı taklit etmek için ışığı ve gölgeyi kullanmak başınızın üstünde bir çatı yokmuş gibi hissetmenize neden olabilir.

Hava Akımı: Teninizde rüzgârı hissetmek dışarıda olmanın bir göstergesidir. Bunu içeriye taşımak, mekânınızın biyofilik yönüne katkıda bulunur. Hava akımı, doğal veya yapay araçlar kullanılarak mekâna dahil edilebilir.

Hava Durumu: Sesler, kokular ve yağmur hissi, hepsi bir şelale veya simüle edilmiş yağmurla içeriye alınabilir

Sesler: Doğal dünyayı simüle eden sesler, atriyumdaki ağaçların arasından geçen rüzgar sesi kadar basit olabilir. Ayrıca ortama kuş sesleri ve yağmur yağma sesi kayıtları da eklenebilir.

Bitkiler: Bitkileri içeriye getirmek yeni bir şey değil ancak çevreyi etkilemek için yeterli olmadığı sürece biyofilik bir yaklaşım sayılmaz. Bitki yaşamını mimari tasarıma dahil etmek, biyofilik tasarımların temellerinden biridir. Ormanları, yeşil çatıları ve yeşil duvarları taklit eden atriyumlar, her gün doğaya bağlanmanın ve tüm duyularınızı teşvik etmenin güzel bir yoludur.

Yeşil Çatı Tasarımları

Bilindiği gibi, yeşil çatılar biyofilik tasarımı birçok bina tipine dahil etmenin en popüler yoludur.  Gökdelenin üstünde ya da az katlı bir evin çatısında olsun, yeşil çatıların önemli faydaları vardır. Sadece kanalizasyon yükünü azaltmakla kalmaz, yapıyı doğal yollarla soğuturlar.

Mimaride Yeşil Duvarlar

Bir binanın ayak izini azaltmanın bir başka yolu da dikey bahçeler veya yeşil duvarlardır. Bunlar bir binanın dış cephesinde veya iç duvarlarında olabilir. Bu uygulamalar profesyonel bir tasarımcı ve sistem tedarikçisi danışmanlığında gerçekleştirilmelidir. Geleneksel duvarlar ve çitler güneş ışığını yansıtır ve ortam sıcaklığını yükseltir. Yeşil duvarlar bir binayı sıcak günlerde birkaç derece soğutabilir ve içinde temiz bir atmosfer yaratabilir.

Evlerimiz ve ofislerimizdeki canlı unsurları artırarak, ekolojik ayak izlerimizi büyük ölçüde azaltabiliriz. 


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)