​Piri Reis Üniversitesi Kampüsü “Olması Gerektiği Gibi” Bir Kampüs Binası

Piri Reis Üniversitesi Kampüsü'nde
AKG Gazbeton ürünleri tercih edildi.

Kütlelerin mimari dili geliştirilirken, deniz ile ilgilenen kişilerin kullandığı, “muntazam, düzgün, tertipli, emniyetli, olması gerektiği gibi” anlamına gelen “Neta” terimi, bir kavram olarak tasarım konseptine de yansıtıldı.

İstanbul’un Tuzla ilçesinde, denizcilik üzerine yükseköğretim ve uygulamalı eğitim veren Piri Reis Üniversitesi kampüsü, 60.000 m2’lik alana yayılan ve birbirine bağlı 8 bloktan oluşmaktadır. En güncel sürdürülebilirlik prensiplerine göre tasarlanan kampüs BREEAM’in “very good” sertifikasını almaya hak kazandı.

Yoğun bir fonksiyon programına sahip olan proje, sekiz parçalı yapı bloğunun eğimli arazi üzerine kademeli olarak yerleştirilmesiyle oluşturuldu. Burada temel amaç, bloklar arasında açık kamusal mekan yaratmanın yanı sıra öğrencilerin ve akademisyenlerin gün içinde bir araya gelebilecekleri bir buluşma noktası oluşturmaktı. Kampüs siluetinin genel algılanışını hafifletmek için, arazinin eğimli yapısından ve parçalı bloklardan yararlanıldı. Arazinin kuzey-güney yönünde uzanan açık yürüyüş hattı, altı bloğu birbirine bağlayacak bir omurga şeklinde tasarlandı. Bu omurga, kampüsün ana sirkülasyon koridoru olarak işlev görmekte ve kampüs içinde kullanıcıya kesintisiz bir deniz manzarası sunmakta.

Proje yeri: Tuzla – İstanbul
İşveren: Piri Reis Üniversitesi
Proje: 2008 – 2010
İnşaat: 2011 – 2014
İnşaat Alanı: 60.000 m2
Mimari Tasarım: Kreatif Mimarlık
Yeşil Bina Danışmanı: TURKECO – Duygu Erten
Fotoğraflar: Omer Kanipak, Orhan Kolukisa (Yerçekim Mimari Fotoğraf) & Cemal Emden (Koleksiyon Mimarlık Arşivi)

Kütlelerin mimari dili geliştirilirken, deniz ile ilgilenen kişilerin kullandığı, “muntazam, düzgün, tertipli, emniyetli, olması gerektiği gibi” anlamına gelen “Neta” terimi, bir kavram olarak tasarım konseptine de yansıtıldı. Gemi ve tersanelerin mekan anlayışı ve işletme prensipleri süsten, kaplamadan uzak, her şeyin “olması gerektiği” gibi yaratılıp işlemesi üzerine kurulu olduğu için, bu kavram brüt malzemelerin kullanılmasına ve genel görünümün fonksiyonel sadeliğine uygun oldu. Gemi ve tersanelerin mekan anlayışı ve işletme prensipleri süsten, kaplamadan uzak, her şeyin “olması gerektiği” gibi yaratılıp işlemesi üzerine kurulu olduğu için kampüs tasarımında bu kavrama özel bir önem verildi. Bu kabul ile taşıyıcı strüktürü gerekli izolasyon önlemleri alınarak brüt beton ile inşa edildi. Bu strüktürün önüne güneye bakan bloklarda güneş ışığının ultraviyole ışınlarını kontrol etmek ve iç mekandaki mekanik soğutma yüklerini düşürmek ve mahremiyeti sağlamak amacıyla içinde cıva olmayan, %100 dönüşümlü, gemi gövdelerinin üretiminde de kullanılan korten saç levhalar ile perfore panel cephe sistemi tasarlandı.

Doğal sahil bandını kesmemek için yapı blokları güney bölgede geniş bir yeşil alan bırakacak şekilde arazinin kuzey sınırına yakın yerleştirildi. Bu kıyı bölgesinde, komşu yerleşim bölgesiyle bağlantısı olan bir yaya yolu ve öğrencilere kıyı eğitimlerinin verileceği bir iskele yer alıyor. Denize paralel olarak yerleştirilen bloklarda eğitimler, idari birim ve sosyal aktiviteler için ayrılırken, denize dik olarak yerleştirilen bloklarda eğitim havuzu, bilgisayar laboratuvarları ve derslikler bulunuyor.

En güzel deniz manzarasına sahip olan sosyal bloğun üst katı kütüphane için ayrıldı. Bu bloğun orta katı küçük yiyecek ve içecek dükkanları, ATM’ler ve orta büyüklükte bir kahve dükkanı içeren bir geçit olarak tasarlandı. Zemin kat ise öğlen yemeklerinin yenebileceği bir kantin görevi görüyor. Kuzeyden güneye uzanan ana omurgada, nişleri, terasları ve kot farklılıkları olan küçük alanlar yaratılarak anıtsal ve katı bir aks oluşturulmaktan özellikle kaçınıldı. Blokların arazide denize paralel kullanımı ile hakim rüzgar da ehlileştirilerek, sert lodos ve poyrazdan korunmuş iç bahçeler yaratmak mümkün kılındı. Bu yerleşim ile ayrıca gün ışığından da verimli bir şekilde yararlanmak mümkün oldu.

Güneye bakan bloklarda güneş ışığının ultraviyole ışınlarını kontrol etmek, iç mekandaki mekanik soğutma yüklerini düşürmek ve mahremiyeti sağlamak amacıyla içinde cıva olmayan, %100 dönüşümlü, gemi gövdelerinin üretiminde de kullanılan korten saç levhalar ile perfore panel cephe sistemi tasarlandı.

Gün ışığına ihtiyaç duymayan mekanlar toprak altında konumlandırılırken, bu mekanların teras çatıları bloklar arasındaki meydanları oluşturdu. Topoğrafyanın bu şekilde kullanılması sayesinde arazi çevresindeki bisiklet ve araç yollarından bu kütlelere bağımsız girişlerle ulaşılabilmesi de mümkün kılındı.

Deniz taşıtlarında en temel varoluş prensiplerinden biri “Sürdürülebilir yaşam ve enerji tasarrufu” olduğu için, “yeşil kampüs” tanımı işveren ve mimari ekip tarafından en baştan benimsendi. Bu amaçla projenin ilk aşamasından itibaren sürece dahil edilen mühendislik ekipleri ile birlikte “sürdürülebilir yapı” prensipleri tasarım kriterleri belirlendi. Üniversite vakfı, mühendislik ekipleri ve yeşil bina danışmanlarının ilk yatırım maliyeti, verimlilik ve geri dönüş hesaplarını dikkate alarak İngiliz yeşil bina sertifikası BREEAM’in “very good” derecesini hedeflemenin doğru olacağı kabul edilerek, tasarım kriterleri bu hedefe göre netleştirildi.

Kampüs elektrik ihtiyacının %45’ini kendi sağlamakta ve elektrik üretimi sırasında açığa çıkan enerji de binaların soğutması ve ısıtmasında kullanılmakta. Tüm kampüsün kullanım suyu deniz suyunun tatlı suya çevrilmesi ile elde edilmekte. Yağmur suyu ve gri sular ise tuvalet sifonlarında ve peyzaj sulamasında kullanılarak ek tasarruf sağlanmakta. Güneşin ultraviyole ışınlarının emilmesi ve iç mekandaki mekanik soğutma yüklerinin düşürülmesi amacıyla, içinde cıva olmayan, %100 geri dönüşümlü perfore korten saç levhalar kullanıldı. Sürdürülebilirliğe ilişkin alınan tüm bu ve diğer önlemler, Piri Reis Üniversitesi’nin Türkiye’nin ilk yeşil kampüsü olmasını sağladı.

Yeşil Kampüs kararı ile birlikte denize yakın sahil kısmında arazinin yaklaşık beşte biri kadar büyüklükte bir bölge “ağaçlandırılacak yeşil alan” olarak ayrıldı.

Kampüs elektrik ihtiyacının %45’ini kendi sağlamakta ve elektrik üretimi sırasında açığa çıkan enerji de binaların soğutması ve ısıtmasında kullanılmakta.

Laboratuvar eğitimlerinin verildiği bloklarda güneş kontrolünün daha ön planda olması için dış cephede oluşturulan ikinci cephede titanyum çinko streç paneller tercih edildi. D3 Blok Eğitim Havuzunda ise yapı strüktürü betonarme ve çelik sistemler ile tasarlanırken dış cephesinde hem taşıyıcı hem de şeffaf strüktürel U cam profiller kullanıldı. Gemilerde statik elektriği alan güverte kaplamalarından da esinlenerek, tüm açık alanların zemin kaplamasında, FSC sertifikalı İpe ağacından ahşap döşeme sistemi kullanıldı. Ahşap zeminin altında ise yağmur ve yüzey su toplama sistemlerinin yer aldığı yükseltilmiş döşeme bulunmakta.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)