Şanghay'daki En Yüksek Gökdelen Olarak Axiom

Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
OLE SCHEEREN İMZALI AXIOM ŞANGHAY'DA 280 METREYE YÜKSELİYOR

Büro Ole Scheeren mimarlık ofisi tarafından tasarlanan Axiom, Şanghay'ın kuzeydoğusunda yer alan ve kentin en hızlı gelişen bölgelerinden biri olan Yangpu bölgesinin kalbindeki en yüksek bina. Bina, ABD'li gayrimenkul geliştiricisi Tishman Speyer'in öncülük ettiği yeni bir inovasyon ve yaratıcılık merkezi olan The Springs'e açılan önemli bir kapı konumunda. Benzersiz bir dengeli çekirdek tipolojisine sahip olan kule, 49 kat boyunca 280 metreye kadar yükseliyor ve Speyer gelişiminin merkezini oluşturacak iki gökdelenden ilki. İkinci kule şu anda yapım aşamasında ve tamamlandığında 250 metre yüksekliğe ulaşacak. Bölge ayrıca Nike, ByteDance ve IBM gibi tanınmış çok uluslu markaların bölgesel merkezlerini The Springs'te açmalarını sağlamış.

KURUMSAL KULE MODELİNDEN KOPMAK

Axiom, Mies van der Rohe'nin New York'taki Seagram binası ile müjdelenen minimalizm ve işlevselcilik anlayışını benimseyerek kurumsal kule prototipinden uzaklaşıyor. Çin'in diğer tüm ülkelerden daha fazla yüksek binaya ev sahipliği yaptığı düşünüldüğünde, kule kurumsal gökdelen modeline modern bir yaklaşım getiriyor. 185.000 m²'nin üzerinde ofis, otel, perakende ve kültürel tesisler sunan kule, her iki kule boyunca uzanan bir tiyatroya da sahip. Büro Ole Scheeren, her zamanki merkezi çekirdek tipolojisi yerine, hizmetlerin ve asansörlerin cepheden çıkıntı yaptığı dengelenmiş bir çekirdek bile kullanıyor. Bu sayede iç kat plakaları mekanik ve yapısal engellerden arındırılarak, büyüyen ve yerleşik kuruluşlara hitap eden geniş, verimli ve uyarlanabilir çalışma alanları elde ediliyor. Dengeli çekirdek tasarımı, 250 metrenin üzerindeki binalarda benzersiz olup, dünyanın en yüksek 500 binasının sadece %3'ünü oluşturur. Kolonlardan ve hizmetlerden arındırılmış katlar, gelecekteki iş genişlemesine, iş birliğine ve değişen ihtiyaçlara uyum sağlayacak şekilde kolayca yapılandırılabilir.

HACİMSEL AÇIKLIKLAR HEYKELSİ GÖKYÜZÜ TERASLARINA YOL AÇIYOR

Ole Scheeren'in tasarımının merkezinde heykelsi gökyüzü teraslarını oluşturan oyulmuş hacimsel açıklıklar yer alıyor. Bu orta kule alanları, The Springs için sosyal katalizör görevi gören ve çalışma alanını görsel olarak sabitleyen ortak çalışma alanlarına ev sahipliği yapıyor. Teraslar, yakındaki binaların yükseklikleri ile hizalanarak uyumlu oranlar ve eğlenceli bir ritim sağlıyor. Dikey bronz kanatlar, şık iç aydınlatma ve havalandırma sunan mimari zarafeti daha da artırıyor. Gökyüzü teraslarının altın kenarlarla kaplı dalgalı genişliği, Şangay'ın panoramik manzarasını çerçeveliyor. Açıklıklar şehre bakarken, kentsel manzaranın Axiom'a geri dönebileceği dramatik bir orta nokta oluşturuyor. Kurumsal gökdelenlerin sessiz şaftlarının aksine, açıklıklar - görünür bir şekilde yükselen ve alçalan ışıklı asansörlerin yanı sıra - kuleye ve şehrin geneline bakışlar sunuyor.

AXIOM, İŞLEVSELCİLİK̇ VE İKONİKLİĞİN BİR KARMASIDIR

Gökyüzü terası, kuleyi taçlandıran çatı vahası ile tamamlanıyor; yemyeşil bitki yaşamı ve akan su özelliklerine sahip açık bahçeler, yerel bölgenin ve yakındaki sulak alan eko-parkının zengin doğasına hitap eden sakinler için sunuyor. Ayrıca Axiom, ikiz kuleleri güney uçlarından birbirine bağlayacak karma kullanımlı bir podyum olan kültür kapısı ile kendisini Şanghay'a yerleştiriyor. Podyum, gayriresmi çalışma alanlarına, halka açık çatı teraslarına ve kafelere ev sahipliği yaparak çevresine canlılık getiriyor. Kültür kapısı, ziyaretçileri The Springs'in merkezine ve kültürel etkinlikler ve faaliyetler için çok biçimli bir tiyatroya yönlendirerek kurumsal işlev ile kamusal alan arasındaki sınırları daha da eritiyor. Ole Scheeren, "İşlevsellik ve ikonikliğin stratejik bir melezi olarak tasarlanan ikiz kuleler, barındıracakları geleceğe yönelik işletmelerin akışkanlığını ve dinamizmini temsil ediyor." dedi.