Sonsuz Sayıda Olasılığa İmkan Tanıyan Tetris Evi
Otuzlu ve kırklı yaşlarda olanlarımızın çok iyi hatırlayacağı efsane oyun Tetris...Rus Bilgisayar Mühendisi Aleksev Pajitnov tarafından 1985 yılında tasarlanmış bir bilmece oyunu olan Tetris, özellikle doksanlı yıllarda oldukça popülerdi. Ayrıca bu oyun rekorlar kitabının verilerine göre tüm zamanların en çok oynanan 6.oyunu olma özelliğini de taşıyor. Peki sıra dışı yaşam alanları konusu ile bu oyunun ne ilgisi var? Bu sayımızda tetris oyunundan iham alınarak tasarlanan gelişime ve değişime son derece açık sürprizlerle dolu 'Tetris Ev' örneklerini sizinle paylaşacağız.
Janjaap Ruijssenaars “Yüzen Yatak,” (Time dergisi tarafından “en iyi icat” olarak seçilmiştir) “Manzara Evi” ve “Yerçekimi Enerjisi” gibi hayalperest tasarımları ile bilinen Universe Mimari’nin kurucusu Hollandalı mimar Janjaap Ruijssenaars, 1980’lerin video oyunu Tetris’in fikri ile oynayarak, sakinleri için 360 derece manzaraya imkan tanıyan yeni bir çeşit şehir evi tasarladı.
Adını, parçaları boş alan harcamadan etkin bir biçimde birbirlerine geçirmenin amaçlandığı popüler Tetris oyunundan alan Tetris Evi projesi, birbirine farklı şekillerde geçebilen basit bir çelik blok sisteminden oluşmakta.
Ruijssenaars’ın projeyi 2009 yılında bir arazi üzerinde mümkün olandan çok daha az sayıda ev isteyip bütün evlerde 360 derecelik manzara talep etmiş bir müşterisine cevap olarak tasarladığı söylenmekte. İlgili müşterinin isteği sonuçlanmamış olsa da, Universe konsept üzerinde çalışmaya devam etmiş ve ortaya 360 derecelik manzara ve doğal olarak dağıtılan günışığına izin verirken, alan ve tasarımda azami esnekliğe olanak tanıyan bir konut sistemi çıkmış.
Tetris Ev projesinde, bloklar birbirlerinin üzerine ve yan yana geçecek şekilde yapılandırılmakta ve evlerini oluşturmak isteyen sakinlerin isteklerine göre düzenlenebilmekte. Her bir ev 170 m2 alana sahip iki kattan oluşmakta.
Tetris Ev projesi, konut inşa eden müteahhitler için yüksek seviyede esneklik imkanı tanımayı amaçlıyor. Unsurlar ideal konumlarını bulabilmek için önceden belirlenmiş şekillerde yön değiştirebilmekte. Stüdyo, Tetris Evi temelli ilk projesini Hollanda’da gerçekleştirmeyi planlıyor. Hollandalı iç mimari tasarım firması i29 projeye iç dizayn sürecinde dahil olmuş ve mekansal verimliliği lüks yaşam ile birleştiren tasarımlar yapmış.
Ruijssenaars Tetris Evi projesini şöyle anlatıyor: “Tetris Evi inşa metodu sonsuz sayıda olasılığa imkân tanımakta, bloklar her yönde birbirine geçebilmekte ve her uzunlukta olabilmekte. Özgürce kümelenen bina içi özgürlüğü ve bir dizi cephe unsuru yepyeni, özgür bir yaşam tarzına imkan tanıyor.”
Universe Mimari üç temel boyda çelik ünite sunmakta ve sakinler banyo, mutfak gibi üniteleri istedikleri yerlere ekleyebilmekte. Her bir boyda bu üniteler dönerek en uygun konumlarını bulabilmekte. Kullanıcılar aynı zamanda evlerin Meccano benzeri cephelerindeki çelik şeritlerine panjur ve balkon gibi eklentiler iliştirebilmekte. Tasarımda özelleştirme imkânı sunmasının yanı sıra, tipik olarak 170 m2’lik genişliğe sahip olan Tetris Evi’nin yapısı aynı zamanda sakinlerine daha fazla boş alan açma imkânı da tanımakta.
Şirket şekil için gerekli bloklar belirlendikten sonra evlerin genellikle belirlendikleri gibi kalacağını söylüyor. Ancak, bir değişiklik gerektiğinde blokların yeri bir vinç yardımıyla fazla bir zorluk gerektirmeden değiştirilebilmekte ya da farklı bir sıralamaya sokulabilmekte.
Çevre ve doğanın güzelliğine vurgu yapmak isteyen Ruijssenaars, boşlukta duran ve kendi-kendine yeten Tetris Evleri’ni yaratarak, verimliliği, lüks yaşam ile kusursuzca birleştirmiş.
SANKİ BÜYÜYLE BİR ARAYA GETİRİLMİŞ GİBİ
Evin birbirine geçer gibi görünen ana motifi başta tutarsız gibi görünmekle birlikte evin geometrik unsurları sanki arazisinden kopartılmış izlenimi vermekte. Lamine ahşap cephe kaplamasının içeriye doğru yönelen bir yön misali İnce ve kendini tekrar eden motifi; baskın, neredeyse saldırgan bir yataylık hissiyatı ile birlikte gelmekte.
Brezilyalı mimarlık ofisi Stüdyo MK27’nin mimarları Marcio Kogan ve Carolina Castroviejo, São Paulo’daki bu sıra dışı evi tasarlarken yine efsane oyun Tetris’den ilhan almışlar. Tetris Evi ismi akıllara canlı renklere sahip bu oyunu ve müziklerini getirse de, ilhamı ne oyunun bir türlü akıldan çıkmayan müzikleri ne de renkleri olmuş. Mimarlar, ağırlıklı olarak oyunda kutuların rahatça birbirlerinin içine geçmesinden etkilenmişler.
Sonuçta ortaya çıkan bu ev, aynı oyunda olduğu gibi, birçok farklı kutunun bir araya geçirilmesiyle yapılmış gibi görünmekte ve birbiriyle ahenk içerisinde işlev gören ayrı odalar ortaya koymakta. Ev oldukça geniş ve görkemli, doğal ahşap suntaların cesur kullanımı, yaratıcı hava dolaşımı ve şık mobilya döşemeleri ile lüks bir Brezilya hayatı için güzel bir alan yaratırken, diğer yandan müthiş ve dikkat çekici bir şekilde eğlenceli olmayı da başarmış.
Evin birbirine geçer gibi görünen ana motifi başta tutarsız gibi görünmekle birlikte evin geometrik unsurları sanki arazisinden kopartılmış izlenimi vermekte. Lamine ahşap cephe kaplamasının içeriye doğru yönelen bir yön misali ince ve kendini tekrar eden motifi; baskın, neredeyse saldırgan bir yataylık hissiyatı ile birlikte gelmekte. Ancak, ahşap değişiminde benimsenen yöntemin dışında, tasarımın bütün dinamiğine aniden denge veren bir dikeylik de bulunmakta. Duvarlarda yer alan geniş kitap rafları dikeylik ve yataylığın birlikteliğine dikkat çekmeye devam etmekte.
Bunun gibi geometrik aykırılıklar Tetris Evi’ne; sanki büyüyle bir araya getirilmiş farklı birimler, beklenmedik bir şekilde doğal dengesini bulmuş hissiyatı vermekte. Nihayetinde ev güzel bir bahçeye açılan geniş bir koridor gibi görünmekte ve birbirine geçirilme metaforu evin doğal çevresine mükemmel olarak yerleştirilmiş olması ile sona ermekte.
Zemin katın ahşap kaplaması dışa doğru uzatılmış ve cephe halini almış. Oturma odasının giriş katındaki taş döşeme terasa doğru gitmekte ve iç duvarlarda kullanılan malzeme cepheye doğru devam etmekte. Bu yolla yalnızca evin içi ve dışı arasında hava dolaşımının devamlılığı değil, aynı zamanda malzemenin de devamlılığı sağlanmış ve mekansal kısıtlamaların önüne geçilmiş.
Ev daha girişinden itibaren sokakları arkasında bırakmakta, ağaçların gölgesinde serinlerken en uç derecede serbestlik sağlayan doğal, ahşaptan bir çit ile korunmakta.
Evin içerisinde mimarların hayal güçlerinin canlandığını görebilmekteyiz. Esas yaşama alanı 2.85 metrelik tek bir kutudan oluşuyor, bu kutu 15.5 metre yüksekliğindeki daha geniş başka bir kutunun içine yerleştirilmiş. Bu kutu içerisinde yerleştirilmiş serbest plan oturma odası evin hem önüne hem de arkasına açılarak alanını genişletiyor.
Ana oturma odasına bir ‘de dentro para dentro’ gezi yolu bakmakta, bu gezi yolu temel olarak bir iç mekân balkonu olarak düşünülebilir. İç tasarımcı Diana Radomysler bu unsur üzerinden aydınlık ve samimi bir çalışma alanı yaratmış. Bu balkondan ayrıca sıcak ve sevimli ahşap döşeme tavanı da açıkça görebilmekteyiz. Döşemeler tasarım ile uyumlu oldukları gibi aynı zamanda iklim kontrol işlevi de görmekte, Brezilya yazında bile gün içerisinde ısıyı çekip iç mekânı soğuk tutmakta.
Arka bahçedeki dış mekân oldukça davetkâr görünmekte, oturma odası bahçeye açıldığı için taş döşeme bahçe avlusunda devam ederek birleşik bir his yaratmakta. Buradaki kendine özgü yükseltilmiş döşeme, akşam üzeri bir kokteyl içmek ya da havuzda yüzdükten sonra kurulanmak için ideal ve konforlu bir ara nokta oluşturmakta.
Dış kapıdan cepheye ve havuza kadar kullanılmış olan güzel ve doğal orman bu ev için çok hoş bir tema oluşturmuş. Ahşap panellerin birbirine geçme yöntemi ise evin her bir ünitesinin mükemmel bir tasarım ortaya koymak için nasıl rahatça bir araya geçtiğini ortaya koyan sadece başka bir örnek.