Tuğla ve Etkileşimi: Canlı Varlık Gibi Davranan Yapı Elemanı
Prof.Dr.Gündüz ÖZIŞIK
Tuğla çoğunlukla, sadece kendisinin tanımlanmasıyla gündemde değildir. Kullanıldığı yerdeki canlı varlıkların yaşam süreçleri içinde karşılaştıkları etkilere uyum göstermesi veya karşı koyması yanı sıra zorlayıcı vazgeçilmez harici yaşam şartlarını kollama becerisini de gösterir.
Genel anlamda “tuğla” adı, endüstride ve genel kullanımda diğer toprak bünyeli veya seramik malzemeler olarak kabul edilen mutfak kaplarından başlayarak ocakların (tandırların) tabanlarında ve duvarlarındaki elemanları, çatı üstü kiremitlerini, süs bahçelerindeki saha(alan) kaplamaları olarak kullanılan döşeme paket ve parkelerini, merdiven basamaklarını, bordürleri, şehir içlerinde merasim alanlarına değişik motiflerle döşenen yol (kaldırım) taşları gibi çeşitli elemanları da kapsamaktadır.
Tuğla çoğunlukla, sadece kendisinin tanımlanmasıyla gündemde değildir. Kullanıldığı yerdeki canlı varlıkların yaşam süreçleri içinde karşılaştıkları etkilere uyum göstermesi veya karşı koymasının yanı sıra zorlayıcı vazgeçilmez harici yaşam şartlarını kollama becerisini de gösterir.
Açıkçası tuğla, canlı varlıkların içinde bulunduğu hacmin etkileriyle kendi iç bünyesindeki etkilerin eşleşmesini sağlar. Çevresindeki sıcaklığı emerek bünyesindeki özgül ısısı kabiliyeti ile ısınır ve bu karakteri ile EnerJI Kumbarası tanımını hakeder.
Tuğla, sıcaklığı emmesi sonrası, dışarıdaki hava daha soğuk ise soğuma özelliği ile içindeki enerjiyi dışarıya verir. Bu suretle tuğla difüzyon (süzülme) kabiliyetini kullanmış, yani nefes almış ve vermiş olur. Böylelikle tuğla, canlı varlıklar nasıl davranıyorsa, aynı frekanslarla eşlenik işlevlerini sürdürerek daima yanı başımızda olduğunu göstermiş olur.
Canlı varlıkların içinde bulunduğu herhangi bir yapı elemanı ile çevrilmiş olan dış hacimdeki etkiler kısaca şöyle özetlenebilir:
Coğrafi şartlar mevsimlere ve bölgelere göre, atmosfer basıncı ve rüzgarların şiddeti, yağmur ve kar yağışı etkisi, çok soğuklar ve aşırı sıcaklar arasında “basınç-bağıl nem-sıcaklık“ bağıntıları şeklinde sembolize edilir.
Tuğla, sıcaklığı emmesi sonrası, dışarıdaki hava daha soğuk ise soğuma özelliği ile içindeki enerjiyi dışarıya verir. Bu suretle tuğla difüzyon (süzülme) kabiliyetini kullanmış, yani nefes almış ve vermiş olur. Böylelikle tuğla, canlı varlıklar nasıl davranıyorsa, aynı frekanslarla eşlenik işlevlerini sürdürerek daima yanı başımızda olduğunu göstermiş olur.
Bilhassa başlıca canlı varlık olarak düşünülen insanların sağlık şartları olan sıcaklık, nem ve atmosfer basıncının dayanılır sınırlar arasında bulundurulması zorunluluğu vardır.
Malzeme olarak tuğla kullanılması halinde, tuğlanın fiziksel özellikleri deneylerle tespit edilerek, sağlıklı şartlara sahip olan yapı elemanlarının gerekli ölçüleri hesap edilir ve böylece elde edilen kriterlerle isteğe uygun tuğla elemanlar imal edilebilir.
İç ve dış şartları aynı olan; sadece kalınlıksız yüzeysel bir tabaka teşkil eden bir çadırın veya madeni levhalarla imal edilen bir barakanın cidarlarının ısı sakınımı ve difüzyon yönünden sağlayabileceği hiçbir yararlı etkisinin olamayacağı aşikardır. Kullanılmasında başlangıçta, böyle bir işlevi düşünülmeyen, sadece tek yönlü davranışları olan yüzeysel elemanların içsel öz malzemelerinin hacimsel ve ısı sakınımı ile difüzyon gibi davranışları olmadığından sadece yüzeysel tek yönlü davranışları ile etkisiz-pasif durmaya mahkumdur.
Bu gibi durumlarda, kendiliğinden, durağan durumundan sıyrılarak aktif davranışa geçebilen bünyesel aktivitesi olan nadir rastlanan bir malzeme gündeme geldiğinde ise tereddütsüz olarak tuğla tercih edilir.
Memleketimizdeki doğada fiziksel etkiler ele alındığında, hava sıcaklıkları ve sıcaklıkların (eksi ve artı) değerlerinin aralığı (600C - 800C) derece arasında değişebildiği görülmektedir.
Havadaki bağıl nem (%40...%80) arasındadır. Buna karşılık halk sağlığı açısından uygun görülen iç hacim sıcaklık farkları (180 - 220C) derece ve bağıl nemin de (%50 - %6o) olması uygun görülmektedir.Tuğla bünyeli elemanlar, bu gibi farklılıkların dengelenmesi için uygun görülen bir malzemedir.
Bağıl nem sıcaklık ve basınç etkilerinin birlikte bahse konu olmasının sebebi vardır ve bu sebep ise Genel Gaz Kanunları ile ilgilidir.
Tamamen kapalı bir hacim içinde bulunulması halinde, insan nefesinden açığa çıkan su buharı vardır ve bu su buharına diğer kullanım sularının buharı eklendiğinde ve sıcaklığının da etkisi dikkate alındığında, nem ve sıcaklık dolayısıyla ortam iç basıncı artar ve bu yanal iç yüzeylere gelen basınç yanal yüzeylerden basınç yaparak dışarı çıkma durumuna geçer.
Ortamdaki hacmi kaplayan (dolduran) bu nemli-sıcak ve basıçlı havanın yanal elemanların iç bünyesinden süzülerek dışarıya geçmesi haline “Difüzyon” (Süzülme) denir.
izolasyon dışarıdan uygulanmış ise, içerideki buhar duvar içinden geçemediği için, duvar içi daima nemli kalır. Duvar içinden geçemeyen nem yoğuşarak rutubet yapar.
İç hacimdeki nemli hava dışarıya gereği gibi süzülemez ise, iç hacimdeki sıcaklığı artan nemli hava, kapalı hacimdeki mevcut olan hava basıncının artmasına sebebiyet verir. İç basıncın daha da artmaya devam etmesi halinde havadaki su fazında olan su buharı iç yüzeylerde yoğuşur ve bilhassa kapalı hacimlerdeki köşelerde görülen rutubetlenme fazına geçilir.
Bazen de, Difüzyon haline geçiş aşamasının, hiç dikkate alınmadığı hallerde hangi sonuçların elde edileceği anlaşılamadan, mantolama denilen uygulamalara gidilmektedir.
Mantolama halinde, bazen sadece yalıtkan iç kaplamalar kullanılır ve sadece enerji salınımı önlenmeye çalışılır. Bu uygulamalarda, “Sıcaklık - Nem - Basınç” üçlü dengesi dikkate alınmadığı gibi, dışarıdan yağan yağmurun ıslattığı duvarlar ısınamamış olduğundan, duvar malzemesi kurumaz ve duvar soğuk kalır.
İzolasyon dışarıdan uygulanmış ise, içerideki buhar duvar içinden geçemediği için, duvar içi daima nemli kalır. Duvar içinden geçemeyen nem yoğuşarak rutubet yapar.
Ayrıca soğuk etkiler dış yüzeyden itibaren, iç donmalar meydana getirir. Bu halde de sıcaklık geçiş dengesi sağlanamadığı gibi, bilhassa tuğla bünyeli olmayan malzemeler var ise içsel bozuşmalar meydana getirir.
İzolasyon çözümsüzlükleri, sadece (üçlü denge yerine) tek boyutlu uygulama olarak kalır ise duvar bünyesi ısınamaz ve sıcaklık kazanamaz. Duvar sıcaklığının artması, sıcaklığın geri dönüşümünde, Isı Kumbarası denilen enerji saklanmasını sağlayamadığından, enerji sarfiyatında duraklamalarla sağlanan enerji tasarrufu da olmayacaktır.
Tuğla, bilhassa konut içinde oluşan hava sesleri ve darbe seslerinin sönümü için de, aranan ortamların ideal malzemesidir.
Yine, havada bulunan zararlı radrasyon gibi etkilere karşı da nispeten koruyucudur ve flitre ortamı sağlayabilir. Tuğla, deprem etkileri karşısında oldukça dayanım gösterir ve bilhassa deprem sonrasında, oluşacak çatlaklarda belirecek arızaların da harç enjeksiyonları ile onarılmasında uyum gösterir.