Vahşi Doğa ile Mimarinin Kucaklaşması
Mimarlık ve vahşi yaşam doğası gereği birbirlerine karşı bir tezatlık barındırıyor. Son zamanlarda Tasarımcılar, binaları doğayla bütünleştirmek için ekolojik yaklaşımlı tasarımlara yönlenmektedirler. Doğayla yapıları yan yana getirmenin dışında artık mimarlar binayı doğanın parçası haline getirmek için yaşadığımız mekanlara canlı sistemler getiriyorlar.Yoğun şehirleşmenin insanları dar alanlarda sıkıştırmasıyla doğayla, doğal yaşam ve sistemlerle yeniden bağlantı kurmaya çalışan arayışı dikkate alan tasarımclar; çevresel sorumluluğu vurgulayan ve ekolojik zaviyete sebep vermeyecek eko-locaları tasarladılar.
Eko-localar hem özel konut olarak hem de eko-turizm için konaklama yeri olarak kullanıma açıktırlar.Bunlar: Su tasarrufu, yenilebilir enerji, doğal peyzaj ve yerel halkın refah düzeyini arttırmayı esas almış yapılardır. Mimarinin ve vahşi doğanın birbirini kucaklaması ile basit biçimlerle doğa ve mekan anlayışının yoğunlaştığı sürdürülebilir tasarımlar Eko-Lodga olarak adlandırılıyor.
Aşağıda sürdürülebilirlik bakış açılarının yansıtıldığı Eko-lodga barınakların dünyadaki birkaç örneğini sunuyoruz.
1.Patrick Arotcharen' in tasarladığı Eko-Lodges , Saubion, Fransa
2.Sandibe Okavango Safari tasarımı Eko-lodge Michaelis Boyd , Botsvana
3. Reiulf Ramstad Architects ' in tasarladığı Eko-Lodge , Geilo, Norveç
4.Helen & Sert tarafından tasarlanan Eko- Lodge, Ryfylke, Norveç
5. Tomislav Soldo tarafından tasarlanan Eko-Lodge , Hırvatistan
6. Mimar David Jameson' ın tasarladığı Eko-Lodga , Kilise Creek, Md., Amerika Birleşik Devletleri
8. KOKO Architects ekibinin tasarladığı dağ kulübesi Rogaland, Norveç
9. Leckie Stüdyosu tarafından tasarlanan Eko-Lodge
10. TİKA mimarisi tarafından tasarlanan Lodge , Bretignolles-sur-Mer, Fransa