Yeşil Alanlar Trafik Sorununu Nasıl Çözüyor?
Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
Günümüzde yeşil alanlar, kent planlamasında giderek önem kazanan unsurlar olarak öne çıkıyor. Şehirlerin çeşitli bölümlerini bağlayan bu alanlar, doğal ve yapay mekanları entegre ederek şehir içindeki ulaşılabilirliği artırmakta, eğlence ve sosyal etkileşim için alan sağlıyor. Boston’un şehir merkezinde yer alan Rose Kennedy Greenway, insan odaklı bir tasarım anlayışının örneği olarak dikkat çekiyor. 1991’de yapımına başlanan bu proje, kentsel çevreyi yeniden birbirine bağlama ve topluluk yaşamını güçlendirme potansiyelini gözler önüne seriyor. Çeşitli mimarlık firmaları tarafından tasarlanan park dizisi, fiziksel bağlar kurarak anlamlı sosyal alanlar inşa etmeyi ve bir aidiyet duygusu kazandırmayı hedefliyor.
Boston’un Central Artery Sorunu ve “Big Dig” Projesi
1980’lerin sonlarında Boston, şehir merkezinden geçen yüksek bir otoban olan Central Artery çevresinde yoğun trafik sorunlarıyla karşı karşıyaydı. 1959’da günlük 75 bin araç için tasarlanan yol, 1990’larda 200 binden fazla araca ev sahipliği yaparak Amerika’nın en sıkışık yollarından biri haline geldi. Trafik, günde 10 saat boyunca durma noktasına geliyor, kazalar ise ulusal ortalamanın dört katına ulaşıyordu. Aynı dönemde, şehir merkezi ile Logan Havaalanı’nı bağlayan tüneller de benzer problemlerle karşılaşıyordu. Bu sıkışıklığın neden olduğu kazalar, yakıt israfı ve gecikmeler Boston’a yıllık 500 milyon dolara mal oldu.
1982’de, bu sorunu çözmek amacıyla “Big Dig” adı verilen dev altyapı projesi planlanmaya başlandı. 1991’de inşaatı başlayan proje, eskiyen Central Artery’nin yerini yer altı tünelleriyle değiştirerek Boston’un en büyük ve en pahalı kamu yatırımlarından biri haline geldi. Aynı zamanda bu proje, yerin altında oluşturulan tünellerin üstüne Rose Kennedy Greenway adlı yeşil bir park alanı kurulmasına olanak sağladı.
Bu büyük girişimin amacı, trafiği azaltmak ve şehir merkezini sahil kesimiyle yeniden birleştirmekti. İnşaat şehir merkezinde gerçekleştirildiği için, ekonomik faaliyetlerin aksamasını engellemek ve bölge sakinlerine zarar vermemek projenin ana öncelikleri arasındaydı.
Rose Kennedy Greenway ve İnsan Odaklı Kentsel Tasarım
Rose Kennedy Greenway’in açılışı 2008 yılında gerçekleşti ve Boston şehir merkezinde yaklaşık 1,5 kilometre boyunca uzanan bir park alanı oluşturuldu. Chinatown, Financial District, Wharf District ve North End gibi yoğun mahallelerden geçerek ilerleyen bu yeşil alan, 11 dönümlük park alanına yayılan labirent, atlıkarınca, halka açık sanat eserleri, ziyaretçi pavyonu, bitki yatakları, fıskiyeler ve bir arboretum gibi ikonik unsurlarla dikkat çekiyor.
Bu alan, Frederick Law Olmsted tarafından önerilen ve Boston’u çevreleyen doğal alanları birleştirmeyi amaçlayan Emerald Necklace adlı geniş bir park ağının parçasını oluşturuyor. North End Park, Boston Common’a erişim sağlamak amacıyla City Hall Plaza ile birleşerek 320 km uzunluğundaki bu yeşil alan ağına bağlanıyor.
Şehrin Sosyal ve Çevresel Kazanımları
Rose Kennedy Greenway’in Boston’a etkisi, park açıldıktan sonraki yıllarda giderek daha belirgin hale geldi. Yalnızca North End parklarında 2014 yılında 1,2 milyon ziyaretçi ağırlanmış, bu artış; yiyecek satıcıları, ücretsiz Wi-Fi ve kültürel etkinlikler gibi yeni olanakların eklenmesiyle sağlandı. Ayrıca, yeşil alanın doğal karbon stokunun, enerji tüketiminden kaynaklanan yıllık emisyonlarının yaklaşık 2,4 katı olması sayesinde, pozitif bir sera gazı (GHG) etkisi sağlandı. Proje, ayrıca şehre 168 milyon dolarlık zaman ve maliyet tasarrufu sağlamış, seyahat süreleri %74 oranında azalttı.
Kentsel Tasarımda Yeşil Alanların Önemi
Rose Kennedy Greenway, insan merkezli kentsel tasarımın bir şehrin sosyal ve çevresel bağlamı üzerindeki önemli etkilerini gösteren bir örnektir. Proje, bir zamanlar izole edilmiş bir otoyol alanını, canlı ve erişilebilir bir kamusal alana dönüştürerek kentsel dokuya yeni parklar, kültürel ögeler ve ekolojik çeşitlilik kazandırdı. Rose Kennedy Greenway, yeşil altyapıyı şehir merkezine entegre etmeye çalışan diğer şehirlere ilham vererek, topluluk ve ekolojik sorumluluk duygusunu teşvik eden bir model olarak ön plana çıkıyor.