Geleceğin Kentlerine, Geleceğin Teknolojisi
60’ların fütüristik filmlerinde gelecek tahmin edilmişti. Hayatımızın her alanına girmiş robotlar, metale bürünmüş bir dünya, uçan arabalar…
Robotların biz insanların yerlerini aldıkları gelecek senaryolarına daha halen fantastik hikayeler gözüyle bakabiliyoruz ama diğer yandan da hızlı adımlarla o noktaya yaklaşıyor gibiyiz. Belki evlerimizde işlerimizi halledecek insanımsı robotlar yok ama artık bizi tanıyacak / tanımlayacak donanımlar mevcut. Hareketi algılayan ışık ve musluklar, parmak iziyle çalışan ATM’ler, ses tanıma sistemiyle hizmet veren telefon müşteri hatlar… Peki bu tip teknolojik gelişmeler yapılı çevremize nasıl yansıyor?
Mimarlıkta bu ve benzeri yapay zeka ürünleri nasıl bir gelecek vaad ediyor? Belki şu anda sadece sensörlerle çalışan açılır kapanır kapılar ve musluklar en yaygın olanları, ama ya bundan 20 sene sonrası?
Bu sayımızda, bu çok kapsamlı ve karmaşık konuya yapılı çevredeki etkileri üzerinden bakmak -ya da şöyle bir göz atmak demek daha doğru belki de- istedik. MIT’de öğretim görevlisi ve SENSEable City’nin kurucusu Dr. Carlo Ratti’nin iletişim teknolojileri aracılığıyla günlük yaşamımıza ve yapılı çevremize etkilerini araştıran ilginç çalışmaları, Tomorrows Thoughts Today’in (TTT) kurucularından Liam Young’ın gelecekte duyulacak gereksinimlere yönelik kurgusal zemin üzerine oturttuğu çalışmaları, Bartlette Üniversitesi’nde öğretim görevlisi Dr. Rachel Armstrong’un nanoteknoloji alanında gerçekleştirdiği çalışmaları ile sizi geleceğin kentlerine gelecein teknolojisi üzerine düşünmeye davet ediyoruz.