Her damla su, yeni bir hayat demek...
Recep Ali Topçu – ADELL Armatür ve Vana Fabrikaları A.Ş. | Yön.Kur.Bşk.
Su’yun sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi için, varlığını ona borçlu herkesin görevini yerine getirmesiyle mümkün görünüyor. Biz Adell ailesi olarak, daha yaşanır bir dünya için çalışıyoruz. Çocuklarımızın daha iyi korunmuş bir dünyada yaşayabilmesi için “Suyu sevelim, tasarruf edelim” diyoruz
Su medeniyettir, medeniyetler su ile yeşerir...İnsanlık o hazineyle medeniyetler inşa etti.
Su insanoğlu için bambaşka şeyleri çağrıştırır. Tarih boyunca insanoğlu ve su birlikte yolculuk yapmıştır.
Su tüm insanları kendisine çeker, medeniyet bir suya ulaşma yolculuğudur. Oğuz Kağan destanında, 700’lü yıllarda suyu, denizi işaret etmiştir.
Osmanlı’nın Akdeniz’e, Ege’ye, Marmara’ya ulaşması da dedelerinin bu hayalini gerçekleştirme yolculuğudur.
Suya ulaşma ve su sevdasıdır Türkleri Orta Asya’dan çıkaran, Akdeniz’e, Marmara’ya ulaştıran.
Kentlerin, uygarlıkların sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimi özellikle su kıyısında kurulması ile doğrudan ilişkilidir. Nasıl ki, Ganj Hindistan’ı, Tuna Avrupa’yı, Nil Mısır’ı büyük medeniyetler olarak ortaya çıkarmışsa, Dicle Nehri de Mezopotamya’ya tarihsel görkemini, kültürel zenginliğini, dinsel ve dilsel çeşitliliğini, kısaca ruhunu vermiştir.
Su temel bir insan hakkıdır ve bu görüş geleceğin temel felsefelerinden biri olacaktır. Bugün Afrika’da yaşanan su sorunu, Diyarbakır’da, Ankara’da, Londra’da ya da San Fransisco’da yaşanın su israfı ile yakından ilintilidir. Çünkü aslında hepimiz dünyanın sahip olduğu tek bir su kuyusunu kullanıyoruz. Tek bir dünyamız var, tek bir su kuyumuz var, tek bir güneşimiz, tek bir doğamız var.
Su olmadan biz bir hiçiz…
Günümüzde suya yakın olmamız, kolay ulaşılabilir olmamız, eskiden mahallede dahi yokken şimdi evlerimize girmesi, evin içinde neredeyse her ıslak mekânda olması görünürde suyu az değerli kılmaktadır. Bir nimete yakın olmak nankörlük oluşturmakta, o nimetin değerini gerçekten anlamamızı engellemektedir.
İçinden, kıyısından, kenarından su geçen şehir, ülke her zaman farklı olmuştur. Şehirlerimiz su kenarlarında kurulmuştur, ekonomik ve sosyal gelişmeler hep suyla mümkün olmuştur. İnsan açlığa kırk gün dayanabildiği halde susuzluğa ancak üç gün dayanabiliyor.
Mimaride suyun kullanımı…
Hayatın merkezinde, evrenin merkezinde yer alan su, bütün inanç sistemleri ve ritüellerinde de kutsal sayılmaktadır. Su son yıllarda müşteri memnuniyetinin de kaynağı olmuştur. Turizm ve konaklama alanında suyun iyileştirici özelliğinden yararlanmak amacıyla SPA merkezlerinin sayıları özellikle İstanbul’da giderek artıyor.
Su, bir milletin hayatında her zaman önemli bir yere sahiptir. Hayat kaynağı olmasının dışında kültürü, inancı, sanatı, edebiyatı etkileyen yönü yadsınamaz bir biçimde kendini gösterir.
Kültür ve din eksenli bu ilişki suyun yalnızca bir hayat kaynağı olmadığını bir kez daha gözler önüne serer. Türk toplumunda da suyun önemi mimaride, sanatta ve edebiyatta kendini gösterir. Suya atfedilen önem, çeşme, sebil, şadırvan gibi yapıların özellikle Osmanlı döneminde artmasının başlıca sebebidir. Çeşmeler, su ihtiyacını karşılamanın da ötesine geçerek, günümüze kadar ulaşan sanat yapıları olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Bu yapıların, zaman içinde ince bir zevkin ürünü olarak varlık gösterip bu şekilde anlam kazanması onların Şiirde kendilerine bir yer edinmelerine vesile olur. Kimi zaman bir hatıranın küçük bir parçası, kimi zaman İstanbul tablosunu tamamlayan bir fon olarak varlık gösterirler.
Dolayısıyla su’yu tanıdıkça daha çok sevecek, ilişkimizi güçlendirebileceğiz. Yeşeren sevgi çevremizdeki eşyaya, hayvanlara ve insanlara yansıyacak daha mutlu ilişkiler kurabileceğiz. Dünyanın geleceğinin barış, ortak yaşam kültürü, sevgi, hoşgörü, dayanışma, paylaşma gibi güzel değerler üzerine inşa edilmesindeki sorumluluğumuzu yerine getirmiş olacağız.
Düşünce adamı Kung Fu’un dediği gibi nasıl ki ağaçlarlardan oluşan bir orman, kökleriyle toprağı sımsıkı tutuyor, havayı temizliyor ve gökten yağmuru yere çekiyor ise; aynı şekilde tek tek iyi insanlardan oluşmuş insanlık orman’da bastığımız zemini sağlam tutacak, toplumsal atmosferi temizleyecek yağmuru yere indirecektir.
Suyumuzu, havamızı, toprağımızı, diğer canlılarla paylaştığımız dünyamızı geleceğe taşımak için hep birlikte çalışmaya ihtiyacımız var. Tüm canlıların birlikte yaşayabileceğimiz, imkânlarını paylaşabileceğimiz sadece bir dünyamız var…Sürdürülebilir yaşam için paylaşmak esastır.
Suyla iletişimimizin kalitesi, büyük ölçüde hayatımızın kalitesinin oluşmasında en önemli unsurlardan biridir. Suyla dost olunduğunda sudan yaratılmış tüm canlılarla, insanlarla, ağaçlarla,hayvanlarla dostluk kolaylaşıyor. Haydi suyla dost olalım. Su “yaratılış bağı” gibi canlıları birbirine bağlayan güçlü bir bağdır aslında.
Akıp giden su değil, değerlendirilen su medeniyet getirir. Barajlar yaşamın arterleridir. Yeryüzünü yeşerten bahardır, sudur. İnsan suya muhtaçtır. Su; içmek için, enerji için ve tarım için vazgeçilmezdir.
Günümüzde, sınırlı su kaynakları kullanımının tüm sektörlerde sürdürülebilir olması ve mevcut su kaynaklarının sürdürülebilirliğine dikkat edilmesi, tüm bireylerin birincil görevlerinden biri olmalıdır.
Suyu keşfetmek durumundayız
Suya itibarını vermek, hak ettiği yere getirmek zorundayız. Verilen bu nimetler emanettir. Bir gün tükenecektir. Verilen nimetlerin tükenmemesi ve bereketin devam etmesi için biz insanlar nimetlere nankörlük yapmamalı, israf etmemeli ve her yerde bereketi aramalıyız.
Çocuklarımızı da birer bereket avcısı olarak yetiştirmeliyiz. Atasözümüz ne güzel dile getirmiş: “Su’ya değer vermeyenlerin gözyaşları denizlerden büyük olur.”
Gelin suya yeniden bakalım. Tanımaya gayret edelim. Kalbimizi, gözlerimizi biraz daha açarak, ona yer vererek ilişkilerimizi yeniden inşa edelim.
Ne güzel söylemiş Yılmaz Güney:
Kavgayı ağacın yaprağına yaz,
Sonbahar gelsin yaprak kurusun diye.
Öfkeni bir bulutun üzerine yaz,
Yağmur yağsın bulut yok olsun diye,
Nefretini karların üzerine yaz,
Güneş açsın karlar erisin diye,
Dostluk ve sevgiyi,
Yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreklerine yaz,
Büyüsün dünyayı sarsın diye…
Yenilikçi, Doğa Dostu, Fonksiyonel, Estetik..
Son yıllarda ülkemizde yeşil sertifikalı binaların artmasıyla birlikte su verimliliğine katkı sağlayan ürünlerin kullanımı da arttı. Bu sebeple tasarruf özellikli ürün sayımızı her geçen yıl arttırmaya özen gösteriyoruz. Ayrıca; ‘water effIcIency’, ‘ecolabel’ ve ‘wels’ etiketlemeleri ile ilgili girişimlerimiz söz konusu.
Adell; en yaşamsal ihtiyaçlarımızdan biri olan suyun insanla buluşmasını hedef edinmiş ve bu hedefini gerçekleştirirken üretim teknolojisinde yenilikçiliği ve doğa dostu olması, tasarım felsefesinde ise estetik ve işlevselliği birlikte sunmayı benimsemiştir.
Adell; uluslararası standartlara uygun mutfak ve banyo bataryaları, duş sistemleri, ısı ve mekanik tesisat ürünleri imalatı yapmakta, ürünlerini yurtiçi ve yurtdışı pazarlarda kullanıma sunmaktadır. Adell; 30 yılı aşan tecrübesi, modern üretim tesisleri, yetkin mühendis ve teknisyen kadrosu ile yapı sektörünün önde gelen markalarından biri olmuştur. Adell ürünleri yenilikçi, doğa dostu, fonksiyonel ve estetiktir. Ulusal ve uluslararası trendleri yansıtan özgün tasarımlara sahiptir. İnsan ve çevre sağlığı; tasarım aşamasından başlayarak tüm üretim süreçlerinde ilkesel ve denetime tabidir. Ürünlerdeki usta işçilik ve çizgi üstü tasarım Adell’i özellikle nitelikli konut projeleri ve profesyonel iş ortamları için tercih edilen markalardan biri yapmaktadır.
Adell’in üretim ve teknoloji politikası yenilikçi, finansal yapısı güçlüdür. Adell, yüksek üretim kapasitesi ve dinamik satış/pazarlama operasyonları ile yüksek kaliteyi rekabetçi fiyatlarla kullanıcıya ulaştırabilmektedir. Satış sonrası servis ve müşteri hizmetleriyle kalite güvence altına alınmaktadır.
Adell; Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın “Tüketici Memnuniyetini İlke Edinen Firma”, TTKD’nin ”Altın Marka” ödülü ve İstanbul Sanayi Odası’nın “Çevre Teşvik Ödülü”ne layık görülmüş. SGS ISO 10002 müşteri hizmetleri ve şikayet yönetim sistemini kuran ve ürünlerine 6 yıl garanti süresini veren sektöründe ilk firma olmuştur.
Adell; Türk Patent Enstitüsü tarafından, “armatür ve vana” ürünlerinde yaygın bilinirliğe sahip bir marka olduğu, orijinal marka özelliği taşıyor olduğu, ürünlerinde ve hizmet anlayışlarında kalite standardının sağlandığı, geniş dağıtım ağının oluştuğu, halk nezdinde yaygın olarak bilinir olduğu göz önünde bulundurularak “tanınmış marka” statüsüne alınmıştır.
Dyno
Sade ve zarif çizgileriyle banyo ve mutfaklarınıza estetik kazandıran Dyno Serisi, fonksiyonel tasarımı ile de son derece rahat bir kullanıma sahip. Dyno; uzun ömür, tasarruflu perlatör ve kompakt gövde gibi pek çok üstün kalite standardını kullanıcısına birarada sunuyor.
Luco
Luco, günümüzde evin en canlı ve eğlenceli bölümü haline gelen “mutfak” mekanlarına Adell’in katkısı niteliğinde.. Modern ve zarif tasarımı, sprey ve normal akış seçeneği bulunan fonksiyonlu başlığı, paslanmaz çelik evyeler ile uyumlu satin kaplama seçeneği gibi üstün kalite standartlarına sahip bulunan Luco, çalışkan mutfak sakinleri için eşi bulunmaz bir partner.