İklim Değişikliğinin Ardından Kıyı Şehirlerini Gelecek Neler Bekliyor?

Kıyı şehirleri her zaman sakinler, turistler ve işletmeler için bir çekim noktası olmuştur. Kıyı şehirleri estetik özelliklerinin yanı sıra, denize yakınlıkları, limanların inşası ile bu şehirleri deniz ulaşımının odak noktası ve rekreasyonel ve su ürünleri aktiviteleri için sıcak noktalar haline getirmiştir. Bununla birlikte, geçtiğimiz yıllar süresince, bu kıyı bölgelerinin yaşam sürelerinin kısaldığını ve tehdit edildiğini gözlemlemeye başladık. Kıyı bölgelerinde artan su seviyeleri, seller ve tekrarlayan siklonlar, diğer doğal afetlerle birlikte kıyı topluluklarını tehlikeye atarak nüfuslarını, ekosistemlerini ve yapılı çevrelerini riske atmaya başladı.

İklim Değişikliği Etkileri
Shenzhen Bao'an Waterfront Kültür Parkı / SWA GRUBU +AUBE KONSEPSİYONU.

Bu ayın başlarında, Birleşmiş Milletler'in iklim değişikliği ile ilgili bilimi değerlendirme organı olan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), iklim değişikliğinin dünya genelindeki ekosistemler ve insan toplulukları üzerindeki mevcut ve beklenen etkilerini ele aldı. Eğer yönetim organları bu konuda ani değişiklikler yapmasaydı, dünya "geri dönüşü olmayan" bir duruma girecekti. Bu panele göre, coğrafi olarak zorlu bölgelerde inşa edilen kasaba ve yerleşimlerin, özellikle deniz, okyanus veya nehirler tarafından inşa edilenler olmak üzere, iklim değişikliğinin yansımalarına karşı en savunmasız yerler oldukları kanıtlandı.

Kıyı şehirleri, en yüksek risklerle karşı karşıya olmalarına rağmen, dünya nüfusunun %11'ine ev sahipliği yapmaktalardır. Çünkü bu şehirler, dünyanın ekonomik faaliyetlerinin çoğuna, kritik altyapıya ve turistler için çekici sıcak noktalara odak noktası olarak hizmet vermektelerdir. 896 milyon insan, kıyı tehlikelerine doğrudan maruz kalan alçak kıyı kentlerinde yaşıyor; bu durum, buralarda yaşayan bireylerin, evleri, işyerleri ve topluluklarıyla birlikte, iklim değişikliğinin hızlanan etkilerinin ardından eninde sonunda yok olacakları anlamına geliyor.

Kıyı Şehirleri İklim Değişikliği
UNESCO, Liverpool'un Dünya Mirası Statüsü'nü Kaldırdı.

İklim Değişiminin Etkileri

Rapor, 2050 yılına kadar deniz kıyısındaki birçok şehrin ısı dalgaları, kuraklıklar, şiddetli seller, tropikal siklonlar, deniz ve kara ısı dalgaları ve okyanus asitlenmesi nedeniyle kıyı ekosistemlerinde ciddi bozulmalarla karşı karşıya kalacağını tahmin ediyor. Önümüzdeki birkaç yıl içinde Tokyo, Mumbai, New York, İstanbul, Bangkok, Londra ve Sidney'in de aralarında bulunduğu 36 şehrin yükselen deniz seviyelerinden en ağır şekilde etkilenmesi bekleniyor. Geçen yıl, Dünya Mirası Komitesi, yeni kentsel gelişmelerin kıyı bütünlüğüne zararlı olduğunu düşünerek, Liverpool'u miras statüsünden çıkarmaya karar verdi. Yüzyıllardır yükselen su seviyeleri ve sellerle mücadele eden bir şehir olan Venedik, Liverpool ile aynı kaderi paylaşmamak için, birkaç yıl süren protestolar, dilekçeler ve UNESCO'nun tehlike altındakiler listesine alınma tehditlerinden sonra, Venedik lagününde büyük yolcu gemilerinin kalıcı olarak yasaklandığını duyurdu.

İklim Değişikliği İçin Müdahaleler

IPCC, kıyı risklerini yönetmek ve zaman içinde dayanıklılık oluşturmak için, doğa temelli, kurumsal ve sosyo-kültürel müdahalelerin bir karışımı olan bir dizi önerilen müdahale başlattı. Bu müdahaleler, güvenlik açığını azaltan önlemleri, kaçınmayı, sert ve yumuşak korumayı, entegre çok seviyeli kıyı bölgesi yönetiminin uygulanmasını, önleyici planlamayı ve davranış değişikliğini sağlamayı içerir. Bu adaptasyon yollarını planlama yaklaşımı, müdahalelerin türüne ve zamanlamasına bağlı olarak çözüm alanının nasıl genişleyebileceğini veya küçülebileceğini anlamak için kritik öneme sahiptir. Örneğin, yeterli alan ve uygun habitatların bulunduğu alanlarda, doğaya dayalı çözümler kıyıdaki tehlike risklerini azaltmaya yardımcı olabilir ve tamamlayıcı faydalar sağlayabilir.

İklim Değişikliği Etkileri
Onda Atlántica Köprüsü / Onda Arquitectura.

Sünger Şehir Modeli

İklim kötüleştikçe, hükümetler ve STK'lar tarafından kıyı topluluklarını korumak için birçok girişim başlatıldı. Örneğin, taşkın duvarları inşa etmek gibi büyük ölçekli mühendislik çözümlerinin ötesine geçen “Sünger Şehir” yaklaşımı, doğanın kendisini bir planlama sistemi olarak kullanılır. Bu modelde nehirler ve kanallar doğal bir altyapı oluşturmak için ağaçlar, parklar ve ormanlarla bütünleşir. Suyu başka bir yere yönlendiren bir yağmur suyu kanalı inşa etmek için beton kullanmak yerine, arazi fazla suyu emer. Bu şekilde arazi adeta bir sünger gibi suyu çeker ve onu toprağı işlemek için kullanır. Sünger şehirler, 3 km'lik bir kahverengi alan şeridinin bir eko-koridor ve halka açık parka dönüştürüldüğü liman kenti Ningbo'da olduğu gibi, Çin'de de yoğun bir şekilde görülebilir. Benzer şekilde, Şanghay da “Yıldızlı Gökyüzü Ülkesi” parkını, yağmur suyunu emmek için geçirgen malzemeler kullanarak bir sünger tesisine dönüştürdü.

Sünger Şehir
Çin'in Sünger Şehirleri.

Mavi Kentsel Gündem

Kıyı bölgelerindeki kırılganlığı azaltmak için bir başka yanıt da Mavi Kentsel Gündem'dir. Bu yaklaşım tipik olarak kullanılan iki paradigmanın birleşmesinden oluşur: Kahverengi Gündem (endüstri sonrası alanlarda sosyal adalet) ve Yeşil Gündem (kentsel ekosistemlerin korunması). Bu iki gündemin deniz ekosistemini görmezden geldiğini fark eden hükümetler, Mavi Kentsel Gündem’i ortaya koyuyor. Bu gündem, kara ve deniz arasındaki ikiliği ve sürekli alışverişi tanır ve selin kıyı şeridinin ötesine nasıl geçtiğini vurgular.

Mavi Kentsel Gündem programı, şehir planlamasına bina kodlarını uygulayarak, kıyıdaki aksaklıkları entegre ederek ve katı atık arıtmaları inşa ederek şehirlerin kıyı şeridini ve okyanusu/denizi şekillendirmesine olanak tanır. Buna benzer bir örnek olarak, Bangladeş Delta Planı 2100 olarak adlandırılan benzer bir strateji ile Bangladeş'te uygulanmaktadır. “Sağlam, uyarlanabilir, entegre stratejiler ve adil su yönetişimi yoluyla doğal afetlere karşı kırılganlığı etkili bir şekilde azaltırken; aynı zamanda iklim değişikliğine ve diğer delta zorluklarına karşı dayanıklılık oluştururken uzun vadeli su ve gıda güvenliği, ekonomik büyüme ve çevresel sürdürülebilirlik sağlar.”

İklim Değişikliği Şehir Modelleri
Aarhus Liman Banyosu / BÜYÜK.

İklim Değişikliği İçin Yapılan Çalışmalar

Hollanda'da Lahey kıyılarının hemen dışında, “kıyı şeridini uzun vadede güçlendirmek ve eğlence ile doğa için çekici bir alan yaratmak” amacıyla 21,5 milyon metreküp kumdan oluşan yapay bir yarımada inşa edildi. Zandmotor (Kum Motoru) adlı deney, deniz yatağının tekrar tekrar bozulmasını veya olası sel yansımalarını önlüyor.  Zandmotor, tek seferde büyük miktarda kum bırakarak suya karşı değil, suyla beraber çalışıyor. Yarımada eklendikten sonra kum; okyanus akıntıları, rüzgâr ve dalgalar yoluyla kıyı boyunca ve kum tepelerine yeniden dağıtılıyor.

Atlantik'teki şehirlere bakıldığında, Boston, Amerika Birleşik Devletleri'nin son derece tehdit altındaki bölgelerinden biridir.  Bu da Massachusetts Körfezi bölgesinde “Zümrüt Tutu” nun yaratılmasına yol açmıştır.” Proje, birbirine bağlı bir yüzer sulak alan sisteminden ve kıyı şeridini yarım halka oluşumlarında kucaklayan patikalardan oluşuyor. Sulak alanlar, bölgenin biyolojik çeşitliliğini daha da geliştirmek için kullanılıyor ve kenar mahallelerde topluluk tarafından kullanılan bir dizi yürüyüş yolu bulunduruyor.

Mısır'da, turistik ve yerel bir cazibe merkezi olan; aynı zamanda yerel ve bölgesel olarak gelir yaratma potansiyeline sahip olan Al-Arish Şehri’nde, yatırımların yoğun olarak yoğunlaştığı kötü planlama ve yanlış yönetim hakimdir. Bu faktörlere dayanarak, Al-Arish şehrinin sürdürülebilir büyümesini verimli bir şekilde geliştirmek ve gereken sürdürülebilirlik yaklaşımları ile pratik eylemleri vurgulamak amacıyla geçen yıl bir vaka çalışması yayınlandı. Bahsedilen ilke ve politikalar arasında, karma kullanımlı gelişmeyi destekleyen imar politikaları ve bina yönetmelikleri, eşleştirme, sokağa ölçek inşa etme, doğal tehlikelere karşı direnci artırmak ve yağmur suyu akışını daha iyi yönetmek için sahada yeşil altyapı yaklaşımlarını teşvik etme, fiziksel genişleme ve yönetme yer almaktadır. Yine suya erişim ve mevcut mülkleri koruyarak, geliştirerek ve yeniden kullanarak dolgu gelişimini teşvik etmek bu çalışmalardan birkaçıdır.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)