Kentsel dönüşüm: Her Değişim, Gelişim İçinde Bir Fırsattır.
Tolga Başer
Dörken Sistem Genel Müdürü
Kentsel dönüşüm konusu sadece bireylerin veya endüstri mensuplarının konusu olmaktan ziyade bütünümüzü, yaşadığımız çevreyi, dünyamızın geleceğini ve gelecek nesillerimizi ilgilendiren boyuttadır.
Kamuoyunda ‘Kentsel Dönüşüm Yasası’ olarak bilinen Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Yasa Tasarısı 16 Mayıs 2012 tarihinde Meclis Genel Kurulu’ndan geçerek yasalaştı. Bu tarihten itibaren birçok platformda tartışmalara neden oldu. Türkiye’nin önde gelen yapı malzemesi tedarikçilerinden biri olarak sizlerin bu konudaki düşünce ve yorumlarınızı alabilir miyiz?
Ülkemizde 1999 yılında, yapılardaki betonarme hesap yöntemleriyle ilgili standartlar değiştirilerek yeni hesap yöntemleriyle ilgili yönetmelik yayımlanmıştır. Bu yönetmelik çerçevesinde de, yapılarda kullanılan malzemeler gerek mukavemet gerekse hizmet ömrü açısından farklılaşmış, dolayısıyla 1999 öncesinde yapılan yapıların büyük bir çoğunluğu ile 1999 sonrası yapılan yapılar arasında teknik açıdan depreme dayanıklılık anlamında büyük fark oluşmuştur. Yani, 1999 öncesi yapılan yapıların hepsi depreme dayanıksızdır demiyorum ama bu standart değişikliğinden dolayı 1999 öncesi pek çok yapının dizaynı günümüz standartlarının maalesef çok gerisinde kalmıştır. Çıkartılan bu kanun ile de, özellikle 1999 öncesi inşa edilen yapıların teknik açıdan kontrol edilerek depreme dayanıklılık açısından uygun olmayanlarının depreme dayanıklı yeni yapı stoku ile değiştirilmesinin temelde amaçlandığını görüyoruz. Her ne şart altında olursa olsun, depreme dayanıksız yapı stokunun depreme dayanıklı bir şekilde dizayn edilmiş daha üstün ve kaliteli yapı malzemeleri kullanılarak imalatı gerçekleştirilmiş yeni bir yapı stoku ile değiştirilmesi gelecekte karşılaşabileceğimiz bir depremde kayıplarımızın maddi tarafı bir tarafa ama öncelikle insan hayatını korumak ve kurtarmak için bir mecburiyettir. Biz bunu teknik açıdan bu şekilde görüyoruz. Kentleşme ile ilgili problemler ilgili kurumların takdir ve çözümünde olacaktır.
Zira konu sadece bireylerin veya bir endüstri mensuplarının konusu olmaktan ziyade bütünümüzü, yaşadığımız çevreyi, dünyamızın geleceğini ve gelecek nesillerimizi ilgilendiren boyuttadır. Teşvik edici, destekleyici ve kontrol edici olarak devletin bu projede çok önemli katkıları olabileceği görüşündeyim.
Van depremi sonrasında, ülkemizin depremler yüzünden yaşadığı maddi ve manevi yıkımların nedenlerinin yeniden sorgulanmaya başlamasıyla “Kentsel Dönüşüm Yasa Tasarısı” gündeme geldi ve yasalaştı. Bu aşamada, kentsel dönüşüm projeleri kapsamında daha iyi ve kalıcı yapılar, daha iyi malzeme ve tekniklerin kullanılması ve de doğru ürünlerin doğru şekilde uygulanması ile mümkündür. Maalesef bilinçsiz yönlendirmeler nedeniyle yanlış malzemelerin kullanımı, ülkemiz ekonomisine ve kendi ekonomimize verilen zararların başında gelmektedir. Her 15 yılda bir kentsel dönüşüm geçirmemek için standartlara uygun, kaliteli ürün ve uygulamalar tercih edilmeli ve dünya yapı malzemeleri sektöründeki uygulamalar takip edilerek ülkemiz şartlarına doğru ve etkin şekilde uyumlaştırılmalıdır.
Kentsel Dönüşümün çevre dostu yapılaşma ve çevre bilincinin ön planda tutulduğu kentleşmenin sağlanması konusunda bir fırsat olduğu söylenebilir mi? Bu fırsat nasıl değerlendirilmeli, ne gibi stratejiler izlenmeli? Siyasilere, ilgili kamu kurumlarına, malzeme üreticilerine ve son tüketiciye düşen görevler nelerdir?
Her değişim, gelişim için de bir fırsattır. Konut, ülkemizdeki halen en önemli yatırım araçlarından bir tanesidir. İnsanımız konutu sadece barınma ihtiyacını karşılayacak bir araç olarak değil, aynı zamanda hayatının gelecek nesline aktaracağı en önemli yatırım aracı olarak değerlendirmektedir. Böylesine önemli bir yatırım aracının gelecek nesillere aktarılabilmesi için doğru ve kaliteli malzemeler ile imalatı gerekmektedir. Maalesef ülkemiz geçmişte yapılan bir takım hatalardan dolayı renovasyon ve tamirat için hala bir servet harcamaktadır. Halbuki, yanlış malzeme kullanımının çevreye de çok büyük olumsuz etkileri vardır. Isı yalıtımının ve su yalıtımının doğru yapılması, yapının çevresel açıdan faydalı olması için en önemli etkenlerdendir. Yanlış malzemelerin sökülmesi ve imhası dahi çevresel açıdan bir felakettir aslında. İkinci boyutundan bakacak olursak, kentleşme açısından en iyi yatırım çevresel ihtiyaçları da yeşil alan bakımından gözeten yatırımdır. Bu yeniden yapılanma içerisinde daha çok yeşil alan yaratan ve kullanımını sağlayan malzemeler de artık günümüzde mevcuttur. Bunun en güzel örneklerinden bir tanesi de Yeşil Çatılardır. Burada bu dönüşüm gerçekleşirken, bu imkanın da değerlendirilerek daha çok yeşil alan dizayn edilmesi hem teknik uygulama açısından mümkündür hem de gerekliliktir.
İnsanoğlunun en temel gereksinimlerinden olan barınma ve ulaşım ihtiyacını karşılamak üzere projeleri hayata geçirirken amaç, konfor, ekonomi ve enerjiden tasarrufu maksimize eden, doğa dostu dizaynları hayata geçirmek olmalı. Enerji ve doğal kaynakların tasarrufu ve verimli kullanılması, çevrenin korunması konularındaki duyarlılığın ve dolayısıyla yalıtım bilincinin arttığı günümüzde, yeşilliğe daha çok yer veren, çevre dostu, sağlıklı ve konforlu yaşam alanları yaratılabilmesi için kentsel dönüşüm kaçırılmaması gereken bir fırsat.
Geleceğin inşasında, standart, yönetmelik ve şartname düzenleyen ilgili kurumlardan, proje işverenleri, tasarımcılar, uygulamacılar, yapı malzemeleri üreticilerine kadar inşaat sektöründeki herkese sorumluluklar düşmekte elbette. Bununla birlikte, nihai tüketicilerin, diğer bir deyişle yapıları kullanacak kişilerin de sadece görselliği değil, yukarıda bahsedilen kriterleri de sorgulaması ve talep etmesi, kaliteyi sektörün her alanında arttıracaktır.
Kurum olarak Kentsel Dönüşüm sürecine hazırlıklı olmak adına geliştirdiğiniz farklı pazarlama stratejileri, ürün geliştirme amaçlı Ar-Ge çalışmaları bulunuyor mu? Bunlar hakkında bilgi alabilir miyiz?
Yapı malzemeleri sektöründe 120 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan Dörken, çatı ve drenaj sistemlerinde birçok ilke imza atmış öncü bir firma. Dörken’in yüksek teknolojiyle çatı ve temeller için ürettiği DELTA® yalıtım ve drenaj sistemleri, güvenilirlik, uzun ömürlülük ve enerji tasarrufu konularında devrim yaratan, alanında dünyanın en güçlü markası. Avrupa’da En Yenilikçi ilk 100 firma arasında yer alan Dörken, Ar-Ge bölümü ve Teknik departmanıyla, aynı zamanda müşterilerine özel çözümler sunabilecek teknoloji, bilgi birikimi ve esnekliğe sahip. Sonuç olarak, kentsel dönüşüm çerçevesinde ya da yeni yapılar çerçevesinde olsun, Dörken Sistem’in ürünleri gerek çevre gerekse yapının kalitesi açısından kesin çözüm sağlamaktadır.