MAST Yüzen Evler İnşa Etmek İçin Tasarımını Duyurdu
Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
Danimarkalı denizcilik mimarlık stüdyosu MAST, geleneksel yöntemlerden daha esnek ve sürdürülebilir olması amaçlanan yüzen binalar inşa etmek için bir sistem olan Land on Water'ı geliştirdi. Kopenhag merkezli MAST tarafından tasarlanan sistem, inşaat sektöründe gabion kafeslerin kullanımına benzer şekilde çeşitli yüzer elemanlarla doldurulabilen modüler kaplardan oluşuyor.
Geri dönüştürülmüş takviyeli plastikten üretilen bu düz paket modüller, dünyanın her yerine kolayca sevk edilebiliyor. Farklı bina türlerine uyacak şekilde konfigürasyonlarda monte edilebiliyor. MAST'ı denizcilik tasarımcısı Magnus Maarbjerg ile birlikte kuran Mimar Marshall Blecher şunları söyledi: "Su üzerinde neredeyse her şeyi inşa etmek için yepyeni bir sistem geliştirdik. Bizimki gibi sistemlerin gelecekte su üzerinde büyük ölçekli toplulukların organik gelişimi için fırsatlar sağlayabileceğine inanıyoruz."
Tasarım, inşaat şirketi Hubert Romberg ve girişim stüdyosu Fragile'nin yardımıyla geliştirildi.Land on Water plastik dubalar, çelik dubalar veya polistiren dolgulu beton temeller gibi geleneksel sistemlere göre birçok avantaj sunuyor. Blecher, “Şu anda su üzerine inşa edilebilecek şeyler konusunda çok fazla kısıtlama var. Mevcut her çözümün birçok sorunu var." dedi.
Blecher, çelik ve beton yüzerlerin taşınmasının zor olduğunu ve genellikle toksik kirlenme önleyici boyalarla kaplandığını, plastik yüzerlerin ise yalnızca küçük yapılar için uygun olduğunu açıklıyor. MAST'ın sistemi, yerel kaynaklı yüzdürme malzemesiyle doldurulacak şekilde tasarlanmış. Öneriler arasında balıkçılardan, eski plastik şişelerden ve kaplardan geri dönüştürülmüş şamandıralar yer alıyor.
Bu yalnızca yüzerlerin nakliyesini kolaylaştırmakla kalmaz, aynı zamanda farklı boyut ve ağırlıktaki yapıları da barındırıyor. Diğer bir avantajı ise yapı ağırlığı veya ağırlık dengesindeki değişikliklere göre yüzdürme malzemelerinin ayarlanmasının veya eklenmesinin kolay olmasıdır.
Land on Water ayrıca biyoçeşitliliği teşvik etmek için tasarlanmış. Yüzer nişlerin, yumuşakçaların ve alglerin büyümesini teşvik ediyori, balık ve kabuklular için yaşam alanı sağlıyor. Blecher, "Çelik ve beton bu türün büyümesini engelliyor ancak su altında bu kafesler canlı barakalar gibi olabilir. Limandaki yaşam için olumlu bir katalizör olacağını umuyoruz." dedi.
Blecher ve Maarbjerg, daha önce Kopenhag Adaları'nda yüzen adalardan oluşan bir 'Parkipelago' önerisiyle işbirliği yaptıktan sonra stüdyoyu kurdu. Kopenhag merkezli bir Avustralyalı mimar olan Blecher finalist olan Nieby Crofter's Cottage gibi geleneksel mimari projelerde mimar Jan Henrik Jansen ile de işbirliği yaptı. Land on Water ile Blecher yüzen evlerin ev sahipleri için nasıl esnek ve çekici bir seçenek olabileceğini göstermeyi ve iklime dayanıklı ve biyofilik toplulukların yaratılmasını umuyor.
MAST tarafından oluşturulan görseller sistemin su parkları, kafeler ve havuzlar inşa etmek için kullanılabileceğini gösteriyor. Proje BIG asarımlı Oceanix City gibi büyük ölçekli yüzen şehir vizyonlarına bir alternatif sunmayı amaçlıyor. Ancak Blencher tasarımda sorunlar olduğuna inanıyor. Blecher, "Onlar plancıların 1930'larda, 40'larda ve 50'lerde büyük şehirleri küçük ölçeklere çok az önem vererek tasarlarken yaptıkları hataların çoğunu tekrarlıyor." dedi.
MAST şu anda 2023'te Kopenhag'daki UIA Dünya Mimarlar Konferansı'nda tanıtılacak olan bir Land on Water sistemi prototipi geliştiriyor.