Salgın Sonrası Yaşamın Anahtarı; Temassız Teknolojiler
Covid - 19 bizleri birçok gerçeğe karşı daha duyarlı hale getirdi: Dokunduğumuz yüzeylerde göremediğimiz neler yaşıyor? Fiziksel varlığımızı diğer insanlardan uzak kalarak nasıl sürdürebiliriz? Kapalı ve açık alanlarda nasıl güvende ve sağlıklı kalabiliriz? Çok cevaplı bu soruların cevaplarından biri, toplumların kendilerini daha güvende hissetmelerini sağlamak için yaşama alanlarına temassız teknolojileri daha fazla dahil etmeliyiz, olabilir. Covid - 19 salgınıyla birlikte yepyeni bir dünya algısı içerisine girdik ve artık, yaşam için planlanan her alanda önceliklerimiz, salgından nasıl daha fazla korunabileceğimiz etrafında şekilleniyor. Dolayısıyla yapay zeka ve yazılım destekli pek çok uygulama sayesinde giderek yaygınlaşan bir temassız hayat modeli gündeme geliyor. Temassız uygulamalarda en büyük yardımcılarımızdan biri ise hiç kuşkusuz akıllı telefonlarımız oluyor.
Asansör düğmelerinin umumi bir klozete göre 40 kat daha fazla bakteri içerdiğini, kapı kolları ve elektrik düğmeleri gibi gözeneksiz yüzeylerde virüslerin 24 saate kadar yaşadığını ve hastalığa neden olan mikropların % 80’inin eller yoluyla yayıldığını öğrendiğimizde kendimizi hiç de güvende hissetmiyoruz.
Fiziksel temas ve ortak kullanıma açık yüzeyler yoluyla hastalığın yayılmasına ilişkin endişeler nüfusun genelini rahatsız etmeye devam ederken, temassız teknolojiler virüsün yayılma riskini artırmadan yaşayabilmek için potansiyel bir çözüm sunuyor.
Koronavirüs salgını tüm hızıyla sürerken, yaşanan olumlu gelişmelere rağmen hâlâ bazı belirsizlikler devam ediyor, bir yandan da normalleşme adımları atılırken salgına karşı önlem amaçlı yaşamın dinamikleri değişiyor. Bu noktada karşımıza yine temassız teknolojiler çıkıyor. Gün içerisinde temas gerektiren her ortamı olabildiğince temassız çözümlerle güvenli bir noktaya taşımak üzerine bu teknolojilerden faydalanılıyor.
Bu noktada; karar vericiler, tasarımcılar, mimarlar ve diğer ilgili meslek grupları kamusal hayatı nasıl daha güvenli hale getirecekleri üzerine düşünüyor ve çözüm üretiyorlar.
Önümüzdeki günlerde, yeni fiziki mesafeli hayat devam ettikçe uygulamada karşımıza çıkacak pek çok konuda da temassız teknolojiler adından çok daha fazla söz ettirecek gibi gözüküyor. Bu teknolojilerin hayatımıza dahil olması, sadece Covid-19’un yayılmasını yavaşlatmakla kalmayıp, aynı zamanda soğuk algınlığı ve grip de dahil olmak üzere tüm bulaşıcı hastalıkları yavaşlatacak ve bizi daha sağlıklı yaşama bir adım daha yaklaştıracak.
Bu teknolojilerin bir kısmı salgın öncesinde de zaten hayatımızda bulunuyordu. Örneğin temassız ödeme yöntemi hepimizin yakından tanıdığı bir temassız teknoloji modeli. Salgın döneminde bulaş riskini azaltmak için para yerine kart kullanımı, aynı zamanda temassız kart kullanımı çok daha fazla yaygınlaştı.
Yine aynı şekilde iş yerlerindeki turnike geçişlerinde cüzdandan dahi çıkarmadan rahatlıkla okutulabilen kartlar, salgın öncesi dönemde kullanılan ve salgın döneminde daha da yaygınlaşan temassız teknoloji modeline iyi bir örnek olabilir.
Temassız ateş ölçer, termal kamera sistemi ile taramalar yine sık kontrol yapılması gereken durumları daha güvenli hale getiriyor. Gün geçtikçe uygulamalara bağlı olarak farklı çözümler geliştirilmeye devam ediliyor. Ev dışındaki yaşamda herkesin temas ettiği bir diğer yer kapılar. Bazı alışveriş merkezlerinde salgın öncesinde de örneklerini sık gördüğümüz sensörlü kapılar sayesinde mekân girişleri, mağaza giyinme kabinleri ve tuvalet gibi ortamlarda elle temas etmeden otomatik açılan kapılar şimdi çok daha fazla yaygın hale geliyor.
Buna göre geliştirilen yazılımların en dikkat çekenlerinden bir tanesi de restoran ve kafeteryalar için düşünülen temassız menüler. Cep telefonuna indirilen bir uygulama ile karekod okutularak görülebilen menü teması ve dolayısıyla bulaş riskini azaltan önemli bir argüman olarak hayatımızdaki yerini kalıcı olarak alacağa benziyor.
YAPAY ZEKA VE YAZILIM DESTEKLİ PEK ÇOK UYGULAMA SAYESİNDE GİDEREK YAYGINLAŞAN BİR TEMASSIZ HAYAT MODELİ GÜNDEME GELİYOR.
Yakın Gelecek Temassız Teknolojilerle mi Şekillenecek?
İnternet, nesnelerin interneti, yapay zeka ve yazılım teknolojileri hızla şu an içinde bulunduğumuz yaşama entegre ediliyor.
Kısıtlı olarak daha önce hayatımızda olan evden çalışma ve online eğitim sistemleri daha üst noktalara taşınıyor. Bu dönemde kıtalar arası yapılan iş toplantıları, evden yapılan şirket toplantılarının hızla yayılması görüntülü konuşma uygulamaları açısından çok daha profesyonel yazılımları da ön plana çıkarıyor.
İnternete bağlı kumanda sistemleri, akıllı evler için daha da geliştirilmiş temassız ev modelleri, iş yerleri ve toplu bulunulan yerler için olabildiğince temassız uygulamalar her gün biraz daha fazla hayatımıza dahil oluyor. Koronavirüs süreci, daha yavaş bir geçiş planlanan yeni nesil akıllı sistemleri ve yapay zeka uygulamalarının hayatlarımıza dahil olmasını hızlandıracağa benziyor.
Ofislere Dönüş İçin Bina Otomasyonu
Şirketler, faaliyetlerini sürdürebilmek aynı zamanda çalışanlarına karşı sorumluluklarını yerine getirebilmek için farklı stratejiler uyguluyorlar. Bazıları bu süreci tamamen ev ortamına taşırken bazıları ise kat ve ofis planlarını ve mesai saatlerini yeni bir düzene sokarak bulaş konusundaki riski en aza indirmeye çalışıyorlar. İnsanların hastalığın yayılması konusundaki endişesi arttıkça ‘yeni normal’ tanımı da değişmeye devam ediyor.
Sağlıklı bir iş yeri tasarlamayı kolaylaştırmak için kurgulanan bina otomasyon sistemlerinin, daha güvenli bir çalışma ortamına katkıda bulunması amacıyla kapsamı genişliyor. Bina otomasyon sistemleri genellikle binadaki yalnızca belirli kişilerin sisteme doğrudan erişeceği düşünülerek tasarlanır. Bu kişiler tesis yöneticileri, bakım personeli veya enerji yöneticileridir. Kullanıcı merkezli tasarımda ise, enfeksiyon noktalarından kaçınmak için binadaki herkesin sisteme erişebileceği varsayılıyor. Kullanıcıların sisteme telefonlarından erişmeleri gerekiyor. Bir kapı koluna, elektrik düğmesine, klozet kapağına ve asansör düğmesine dokunmanın riskli bir eylem olduğu günümüzde, bu tasarımların elden geçirilmesi ve daha temassız bir yaşamın kurgulanması gerekiyor.
SAĞLIKLI BİR İŞ YERİ TASARLAMAYI KOLAYLAŞTIRMAK İÇİN KURGULANAN BİNA OTOMASYON SİSTEMLERİNİN, DAHA GÜVENLİ BİR ÇALIŞMA ORTAMINA KATKIDA BULUNMASI AMACIYLA KAPSAMI GENİŞLİYOR.
Temassız bir ofiste çalışanlar, telefonu ile binanın kapılarını açmak için bir bluetooth erişim okuyucusu kullanabilir. Tek bir uygulamadan toplantı rezervasyonu yapabilir, çalışma mekânlarının sıcaklıklarını ayarlayabilir ve ofiste olacakları veya evden çalışacakları saatleri planlayabilirler. Otomasyon sistemleri ile neyin kontrol edilebileceğinin bir sınırı yoktur ve bu uygulamalar henüz olmayan bir teknolojiye ihtiyaç duymazlar aksine bugün var olan ve işlemekte olan iletişim teknolojisini kullanırlar. Doğru kurgulanmış bina otomasyon sistemleriyle, şirketlerin işe dönüş stratejilerinin merkezinde yer alan temassız bir ofisi keşfetmeleri gerekiyor.