Yeşil Bina Sertifika Sistemlerinin Önemi ve Türkiye’deki Durumu

İnşaat sektörü, Türkiye ve dünyada hızlı şehirleşme ve kentsel dönüşüm projeleriyle hızla büyürken, bu büyümenin sürdürülebilirlik ve çevre dostu yaklaşımlar gerektirdiği unutulmamalıdır. Gerek enerji ve su verimliliği gerekse iç mekan yaşam kalitesini artırmada hayati bir rol oynayan yeşil binalar ise çevre üzerindeki etkilerini en aza indirecek şekilde tasarlanmış, inşa edilmiş ve işletilen binalar olarak tanımlanır.

Dr. Emre Ilıcalı
Dr. Emre Ilıcalı

Altensis kurucu ortağı Dr. Emre Ilıcalı, Ekoyapı Dergisi okurları için Yeşil Bina Sertifika Sistemleri’ni değerlendirdi. Bu sistemlerin sağladığı avantajlar, sürecin önündeki engeller, Türkiye’deki mevcut durum ve gelecekteki potansiyel hakkında derinlemesine bir bakış sunan Ilıcalı, sürdürülebilir inşaatın önemini vurguladı. İnşaat sektörü, Türkiye ve dünyada hızlı şehirleşme ve kentsel dönüşüm projeleriyle hızla büyürken, bu büyümenin sürdürülebilirlik ve çevre dostu yaklaşımlar gerektirdiği unutulmamalıdır. Gerek enerji ve su verimliliği gerekse iç mekan yaşam kalitesini artırmada hayati bir rol oynayan yeşil binalar ise çevre üzerindeki etkilerini en aza indi recek şekilde tasarlanmış, inşa edilmiş ve işletilen binalar olarak tanımlanır. Yeşil binalar, enerji ve su verimliliği, malzeme seçimi ve atık yönetimi gibi unsurlar dikkate alınarak, bina ömrü boyunca karbon emisyonlarını azaltmayı hedefler. Diğer yandan Türkiye’de ve dünya genelinde yeşil binaların benimsenmesinin iklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir adım olarak görüldüğünün altını çizmek isterim.


YEŞİL BİNALAR, ENERJİ VE SU VERİMLİLİĞİ, MALZEME SEÇİMİ VE ATIK YÖNETİMİ GİBİ UNSURLAR DİKKATE ALINARAK, BİNA ÖMRÜ BOYUNCA KARBON EMİSYONLARINI AZALTMAYI HEDEFLER.


Verileri incelediğimizde, yeşil binaların enerji kullanımında %25-30, karbon emisyonlarında %35-40 ve su kullanımında %30-50 oranında tasarruf sağladığı öngörülüyor. Türkiye’de ise, özellikle büyük şehirlerdeki yeni yapı projelerinde bu oranların giderek arttığını gözlemliyoruz. Bu noktada son yıllarda ülkemizde yürürlüğe giren mevzuatların yeşil binalara yönelik uygulamaları zorunlu hale getirdiğini anımsatmak faydalı olacaktır. Herhangi bir değerlendirme sistemi aracılığıyla yapılan belgelendirme, projenin yeşil doğasının doğrulanmasını sağlar ve daha sürdürülebilir bir bina oluşturma süreci boyunca mal sahipleri ile tasarım ve inşaat ekipleri için değerli bir eğitim ve pazarlama aracına dönüşür.

VAKIFBANK Genel Müdürlük Binası, LEED v3 New Construction
VAKIFBANK Genel Müdürlük Binası, LEED v3 New Construction

Yeşil bina sertifikasyonu, müşteriler, proje sahipleri, tasarımcılar ve kullanıcılar için sürdürülebilir inşaat uygulamalarını geliştirmenin ve tanıtmanın teşvik edici bir yolu olabilir. Bir binanın sürdürülebilir ve iyi inşa edilmiş olması için onaylanması elbette şart değildir ancak önemli bir teşvik nedenidir. Değerlendirme sistemleri, yeşil standartların takip edilmesi gereken noktaları ve inşaat şartnamelerine ne tür yeşil ürünlerin dahil edileceğini belirterek şeffaflık sağlar. LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) ve BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assessment Method), yeşil binalar için uluslararası kabul görmüş en yaygın değerlendirme sistemleridir. Dünya Bankası’nın bir kuruluşu olan IFC (International Finance Corporation) tarafından geliştirilen EDGE (Excellence in Design for Greater Efficiencies) sistemi de bir yazılım uygulaması, uluslararası bir stan dart ve yeşil bina sertifikasyon sistemidir. Ayrıca, ülkemizde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın geliştirdiği YES-TR sisteminin yeni yeni aktif hale geldiğini de vurgulamak isterim.

TÜRKİYE’DE YEŞİL SERTİFİKALI BİNALARIN SAYISI HER GEÇEN GÜN ARTMAKTADIR

Türkiye’de yeşil sertifikalı binaların sayısı her geçen gün artmaktadır ki bu durum sürdürülebilir yapılaşma yolunda ilerlediğimizin önemli bir göstergesidir. 2024 Haziran sonu itibarıyla ülkemizde 650 adet sertifikalandırılmış ve 1.200’e yakın süreci devam eden bina bulunmaktadır. Ülkemizin gayrimenkul sektörünün büyüklüğünü göz önünde bulundurdu ğumuzda, bu rakamların oldukça düşük kaldığı bir gerçektir.

SEV Çekmeköy Kampüsü, LEED v4 BDC: Schools
SEV Çekmeköy Kampüsü, LEED v4 BDC: Schools

MEVCUT MEVZUAT, BİRÇOK KRİTİK YEŞİL BİNA ÖGESİNİN UYGULANMASINI ZORUNLU KILIYOR

 İlk sertifikalı yeşil bina projelerinde bilfiil görev almış biri olarak, o dönemden bu döneme konuya bakış açısında ve süreçlerde ciddi farklılıklar olduğunu söyleyebilirim. Başlangıç aşamasında mevcut kriterlerin yerine getirilmesinde teknik zorluklar ön plana çıkarken, günümüzde teknik anlamda herhangi bir sorun yaşanmıyor. Mevcut mevzuat, birçok kritik yeşil bina ögesinin uygulanmasını zorunlu kılıyor. Ayrıca, Paris İklim Anlaşması ve AB Yeşil Mutabakat süreçle rinin getirdiği uluslararası zorunluluklar ve yeşil finansmana erişim ihtiyacı da yeşil bina sertifika sistemlerinin lehine olan gelişmeler olarak karşımıza çıkıyor.


İLK SERTİFİKALI YEŞİL BİNA PROJELERİNDE BİLFİİL GÖREV ALMIŞ BİRİ OLARAK, O DÖNEMDEN BU DÖNEME KONUYA BAKIŞ AÇISINDA VE SÜREÇLERDE CİDDİ FARKLILIKLAR OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİM. BAŞLANGIÇ AŞAMASINDA MEVCUT KRİTERLERİN YERİNE GETİRİLMESİNDE TEKNİK ZORLUKLAR ÖN PLANA ÇIKARKEN, GÜNÜMÜZDE TEKNİK ANLAMDA HERHANGİ BİR SORUN YAŞANMIYOR.


Tüm bu gelişmeler ışığında, yeşil bina sertifika sistemlerine olan ilginin çok daha artmasını bekliyoruz. Ancak, daha önce de ifade ettiğim gibi ülkemizdeki yeşil bina sayısı hala yeterli seviyede değil. 2009-2019 arasında ülkemizdeki yeşil sertifikalı binaların sayısı, hızlı bir şekilde artmış olsa da son yıllarda yıllık bazda daha yavaş ilerliyor. Bunun temel sebepleri arasında ise ekonomik gelişmelere bağlı olarak gayrimenkul sektöründeki yavaşlamayı gösterebiliriz. Yeşil bina sertifikalarının öncü sistemler olduğu unutulmamalı. Bu sertifikaları almak isteyen binaların yerel mevzuatın ötesinde bir çaba ortaya koyması, bu sistemlerin sürekli kendilerini geliştirmesi ve güncellenmesi gerekiyor. Bir diğer deyişle doğru olan, bina standartlarımızın sürekli güncellenerek yeşil binaya giden yolda temeli sağlam kurması ve sonrasında bu temel üzerine daha fazlasını yapmak isteyen gayrimenkul projelerinin bu uluslararası sistemleri uygulayarak sertifikalarını almasıdır. Her bina sertifika alacak diye bir anlayış sakıncalı olabilir. Zira her binanın yapabildiği bir sistem, aslında sektörel geliştirme ve inovasyonu teşvik etmeyecektir.

'İFM Ziraat Kuleleri, LEED v3 New Construction
İFM Ziraat Kuleleri, LEED v3 New Construction

KARŞIMIZA ÇIKAN TEHLİKE İSE YEŞİL BİNAYA GİDEN SÜRECİN YATIRIMCILAR TARAFINDAN HAFİFE ALINMASIDIR

Yukarıda bahsettiğim üzere, son yıllarda Türkiye’de binalarla ilgili sürdürülebilirliğe yönelik standartlar oldukça ilerledi. Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği, Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği ve Otopark Yönetmeliği gibi genel mevzuatın yanında, belediyelerin imar yönetmelikleri ve bazı yerlerde plan notlarındaki talepler, yeşil bina kriterlerinin birçoğunu belli seviyede de olsa zorunlu hale getiriyor. Aslında bu gereklilikler, daha önce belirttiğim yeşil bina sertifika sistemlerinde de karşılık buluyor. Bu sebeple, yerel standartları hassasiyetle uygulayan ve doğru planlamayla ek bazı çalışmalar yapan gayrimenkul projelerinin uluslararası yeşil bina sertifikalarını belli seviyelerde almasının önünde ciddi bir engel olmadığını düşünüyorum. Son dönemdeki mevzuatların zorunlu hale gelmesiyle, yeşil binaya giden yoldaki ek maliyetlerin oldukça azaldığını söylemek yanlış olmayacaktır.


KARŞIMIZA ÇIKAN TEHLİKE İSE YEŞİL BİNAYA GİDEN SÜRECİN YATIRIMCILAR TARAFINDAN HAFİFE ALINMASIDIR. BU SÜREÇ, TEKNİK DANIŞMANLIK, MÜHENDİSLİK VE SERTİFİKASYON ÇALIŞMALARINI KAPSAR. DOĞRU BİR DANIŞMANLIK VE MÜHENDİSLİK HİZMETİ ALINMASINI GEREKTİRİR.


Karşımıza çıkan tehlike ise yeşil binaya giden sürecin yatırımcılar tarafından hafife alınmasıdır. Bu süreç, teknik danışmanlık, mühendislik ve sertifikasyon çalışmalarını kapsar. Bir binaya dair birçok farklı disiplinin olduğu gerçeği doğru bir danışmanlık ve mühendislik hizmeti alınmasını gerektirir. Sertifika, inşaat bittikten sonra alındığı için danışman seçiminde uzun vadeli ve kaliteli hizmet verebilecek firmalara yönelinmesi gereklidir. Yanlış danışman seçimi sebebiyle, örneğin iki sene süren bir bina tamamlandıktan sonra yapılacak denetleme aşamasında birçok sorun yaşanmakta ve sertifika alınamamaktadır. Bunun yanı sıra, bazı durumlarda danışmandan veya işverenden kaynaklı yanlış, eksik veya yanıltıcı bilgi ve belge paylaşımı, bu projelere ait sertifikaların sonradan iptal edilmesiyle sonuçlanabilir. Bu noktada, kurum olarak hizmet kalitesine azami önem verdiğimizi ve çalıştığımız her projede bir iç denetleme mekanizması kurarak, yeşil bina sertifikasyon sürecine dair olası riskleri en aza indirmeye çalıştığımızı rahatlıkla söyleyebilrim.

Lütfü Kırdar Şehir Hastanesi ( LEED v3 New Construction & EDG)
Lütfü Kırdar Şehir Hastanesi ( LEED v3 New Construction & EDG)

YEŞİL BİNA SERTİFİKASYON SÜREÇLERİNDE ŞEFFAFLIĞIN ARTTIRILMASI MÜMKÜN OLACAKTIR

Tüm bunlara ek olarak, önümüzdeki dönemde Başkan Yardımcısı olduğum ÇEDBİK ve LEED sertifikasını veren kurum olan GBCI ile ortak bir çalışma yaparak, Türkiye’de yeşil bina sertifikasyon sistemlerinin denetlenmesiyle ilgili yeni bir platform oluşturma planımız olduğunu paylaşmak isterim. Bu sayede, yeşil bina sertifikasyon süreçlerinde şeffaflığın arttırılması ve kaliteli hizmetin ön plana çıkarılması mümkün olacaktır. Yatırımcıların “mış gibi” yapmaktan kaçınması ve bu konuların ciddiyetini kabul ederek azami önem göstermelerinin ise denetlemeden daha önemli olduğunu düşünüyorum. Aksi takdirde, finansmana erişim zorluklarının yanında yatırımcılar hem regülasyon riskleri hem de kurumsal itibar problemleriyle uğraşmak zorunda kalacaklar.

Atatürk Fen Lisesi ( LEED v3 Schools)
Atatürk Fen Lisesi ( LEED v3 Schools)

Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)