Sürdürülebilir Mimari ile Dijital Dönüşüm Mümkün Mü?
Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
Dijital bulut çağında yaşıyoruz. Her ne kadar ismi "bulut" olsa da bu sistem tamamen fiziksel ve ekolojik olarak büyük bir yük taşıyor. Veri merkezleri, modern bilgi ve teknoloji altyapısının omurgası haline gelmiş durumda. Ancak dijital dünya büyüdükçe, veri merkezlerinin ekolojik ayak izi de artıyor. Peki, sürdürülebilir bir dijital gelecek mümkün mü?
Veri merkezlerinin evrimi ve çevresel etkileri
ABD'de 5.375, Almanya'da 522 ve Birleşik Krallık'ta 517 veri merkezi bulunuyor. Hindistan gibi gözde pazarlar da bu alanda hızla büyüyor. 600 milyondan fazla akıllı telefon kullanıcısıyla Hindistan, veri merkezi kapasitesini 2025'e kadar 1.700 MW'a çıkarmayı hedefliyor. Ancak büyük yatırımlar ve artan kapasiteye rağmen, bu merkezlerin çevresel etkileri göz ardı ediliyor.
Karbon salınımı ve enerji tüketimi
Veri merkezlerinin yıllık enerji tüketimi 200 terawatt saate (TWh) ulaşıyor. Bu miktar, bazı ülkelerin toplam enerji tüketimini bile geride bırakıyor. Google, Facebook ve Amazon gibi devler karbon nötr olma yolunda adımlar atarken, küçük ölçekli veri merkezleri finansal sıkıntılar nedeniyle aynı yolu izlemekte zorlanıyor. Hindistan'daki Ulusal Veri Merkezi Taslak Politikaları, yenilenebilir enerji kullanımını önerse de, herhangi bir zorunluluk getirmiyor.
Su kullanımı ve yeni bir kriz
Havaya kıyasla suyun daha iyi bir soğutucu olması, veri merkezlerinde su tüketimini arttırıyor. Utah, Bluffdale'de bulunan Utah Veri Merkezi günlük yedi milyon galon su tüketerek bölgedeki su kaynaklarını tehdit ediyor. Hindistan'da ise veri merkezlerinin su kullanımı üzerine yeterli veri bulunmadığından, topluluklar ve yerel ekosistemler üzerindeki etkileri bilinmiyor.
Google, 2030'a kadar "su-pozitif" olma sözü vererek su tasarrufu ve geri dönüşüm projelerine yöneliyor. Ancak büyüyen dijital bulut düşünüldüğünde, bu taahhütler yeterli olmayabilir.
Bin yıllık çürüyemeyen atıklar
Sunucu bileşenlerinin ortalama ömrü yalnızca üç yıl. Eski cihazlar sık sık elden çıkarılıyor ve büyük oranda elektronik atık oluşturuyor. Gelişmekte olan ülkelerde bu atıklar toksik ve radyoaktif elementler içerdiği için çevresel ve sağlık açısından büyük tehditler yaratıyor.
Ayrıca, bazı şirketler hassas verilerin güvenliğini sağlamak için eski sunucu ekipmanlarını tamamen imha etmeyi zorunlu kılıyor, bu da geri dönüşüm fırsatlarını sınırlıyor.
Sürdürülebilir mimari ile dijital dönüşüm mümkün mü?
Veri merkezlerinin ekolojik ayak izini azaltmak için çeşitli girişimler söz konusu. Malzeme pasaportları, sunucuların ömrünü uzatmayı ve geri dönüşüm süreçlerini kolaylaştırmayı hedefleyen yeniliklerden biri. Avrupa'da bu girişimin yaygınlaşmasıyla daha bilinçli bir bulut ekosistemi oluşturulabilir.
Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirerek, güvenliği koruyarak ve geri dönüşüm dostu politikalar geliştirerek daha sürdürülebilir bir dijital gelecek inşa etmek mümkün olabilir mi? Bu sorunun cevabı, teknoloji endüstrisinin ve toplumların nasıl hareket edeceğine bağlı.