Sürdürülebilirliğin Zorunlu Hale Getirilmesi Gerekiyor
İnşaat sektörü, çevresel etkileri ve sosyal boyutları itibarıyla bu dönüşümde kritik bir role sahip. Sektör, tasarım, malzeme seçimi ve süreç yönetiminde enerji verimliliği, atık yönetimi, sürdürülebilir malzeme kullanımı ve çevresel etki azaltma gibi kriterleri vazgeçilmez hale getirerek insanca yaşamın sağlanmasına öncülük edebilir.
Sürdürülebilirlik, günümüzün en önemli küresel meselelerinden biri haline gelmiş durumda. Bu alanda Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarından biri olan Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK), çevreye duyarlı yapılaşma ve şehirleşme süreçlerine öncülük ediyor. Biz de ÇEDBİK Başkanı Mehmet Sami Kılıç ile bir araya gelerek derneğin vizyonu, sürdürülebilir mimari alanındaki çalışmaları ve geleceğe dair hedefleri üzerine kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik.
Bu yıl zirvede ‘Sıfırın İnşası: İnsanca Yaşam’ teması üzerine odaklandınız. İnsanca yaşam için sürdürülebilirlik kavramını nasıl tanımlıyorsunuz ve bu tema günümüzün inşaat sektörünü nasıl etkiliyor?
İnsanca yaşam, yalnızca temel ihtiyaçların karşılanmasını değil, aynı zamanda insana yakışır, sağlıklı, güvenli ve adil bir çevrede yaşama hakkını ifade ediyor. Bu yaşam biçiminin, çevresel etkilerin minimize edildiği ve toplumsal refahın gözetildiği bir yaklaşımla şekillenmesi gerektiğine inanıyoruz. Sürdürülebilirlik ise bu hakkı, gelecekteki nesillerin ihtiyaçlarını tehlikeye atmadan sağlama ilkesini temel alıyor ve çevresel, ekonomik ve toplumsal faktörler arasında bir denge kurmayı hedefliyor. İnşaat sektörü, çevresel etkileri ve sosyal boyutları itibarıyla bu dönüşümde kritik bir role sahip. Sektör, tasarım, malzeme seçimi ve süreç yönetiminde enerji verimliliği, atık yönetimi, sürdürülebilir malzeme kullanımı ve çevresel etki azaltma gibi kriterleri vazgeçilmez hale getirerek insanca yaşamın sağlanmasına öncülük edebilir. Bu yaklaşım ise sürdürülebilir ve insan odaklı çözümlerle daha yaşanabilir bir dünya için dönüşümün önemli bir parçası olmayı gerektiriyor.
İnşaat sektörünün karbon emisyonlarındaki payı oldukça büyük. İnşaat sektörünün bu sorunla başa çıkabilmesi için ne gibi somut adımlar atması gerekiyor? ÇEDBİK olarak bu konuda nasıl bir liderlik üstleniyorsunuz?
İnşaat sektörünün karbon emisyonlarını azaltması için öncelikle sürdürülebilir malzeme kullanımına geçiş yapması, enerji verimli bina tasarımlarını ve sistemlerini benimsemesi, yenilenebilir enerji kaynaklarını aktif olarak kullanması gerekiyor. Bu noktada mevcut yapı stokunun enerji performansını iyileştirecek renovasyon projelerinin kritik bir önem taşıdığını düşünüyorum.
KARBON AYAK İZİNİ AZALTMAYA YÖNELİK YATIRIMLARIMIZ İÇİN IFC’DEN 90 MİLYON DOLAR TUTARINDA ‘YEŞİL KREDİ’ DESTEĞİ ALARAK, SEKTÖRÜMÜZDE YÜZDE 100 KLİMA ETKİSİ YARATMAYI BAŞARDIK. YEŞİL KREDİ DESTEĞİ ALAN İLK ŞİRKET OLDUK.
ÇEDBİK olarak derneğimiz bünyesinde geliştirdiğimiz B.E.S.T. sertifika sistemi ve diğer yeşil bina sertifikasyon sistemlerini teşvik ediyor, tüm paydaşları bir araya getiren ulusal ve uluslararası projelerde ana partner olarak görev alıyoruz. Düzenlediğimiz eğitim ve farkındalık programlarında ise sektör paydaşlarını bir araya getirerek bilgi paylaşımına olanak tanıyoruz. Bu kapsamda, politikaların oluşturulmasında ve uygulanmasında kamu ve özel sektör arasında bir köprü görevi görerek liderlik yaptığımızı söyleyebilirim.
Zirveye katılan panelistler ve konuşmacılar arasında farklı disiplinlerden gelen uzmanlar yer aldı. Bu çeşitliliğin, yeşil bina ve sürdürülebilirlik konularına nasıl katkı sağladığını düşünüyorsunuz? Sürdürülebilirlik, yalnızca mühendis veya mimarların tek başına çözebileceği bir mesele değil; bu, çok disiplinli bir yaklaşımla ele alınması gereken karmaşık bir konu.
TÜRKİYE’NİN PARİS İKLİM ANLAŞMASI HEDEFLERİNE ULAŞMASI İÇİN, YEŞİL BİNA STANDARTLARINI ZORUNLU KILAN YASAL DÜZENLEMELER YAPMASI BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR.
Zirvede farklı disiplinlerden uzmanların bir araya gelmesi, sorunlara yenilikçi ve kapsayıcı çözümler geliştirilmesine olanak tanıyor. Örneğin, bir şehir plancısının bakış açısı, bir finans uzmanının değerlendirmeleriyle birleştiğinde, sürdürülebilir projelerin daha uygulanabilir ve yaygın hale gelmesini sağlayabiliyor. Bu çeşitliliğin, sektör genelinde iş birliğini arttırması, adil ve sürdürülebilir çözümleri ortaya çıkarması en büyük temennimiz.
“Sürdürülebilirliğin Finansmanı” ve “Gayrimenkulde ESG” konularının tartışıldığı zirvede, sektöre yönelik sürdürülebilir yatırımların önündeki en büyük engeller neler? Sürdürülebilir projelere yatırım yapmayı teşvik etmek için hangi finansal teşvikler sağlanabilir?
Sürdürülebilir yatırımların önündeki en büyük engellerden biri, şirketlerin aksiyon almaktaki isteksizliği ve bunun sebebi olarak gösterilen başlangıç maliyetlerinin yüksek olduğu algısıdır ki bunun doğru bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum. Diğer yandan yeşil bina ve projelerin faydalarını ölçebilecek standart metriklerin eksikliği, yatırımcılar için belirsizliğe yol açıyor. Artık teşvik mekanizmalarının ötesine geçilerek, iklim krizinin önlenmesi adına sürdürülebilirliğin zorunlu hale getirilmesi gerekiyor. Kademe kademe uygulamaya alınacak zorunluluklarla birlikte, bu yönde adım atmayanların belirli yaptırımlarla karşılaşması, istenilen hedeflere ulaşmak için kritik bir adım olabilir. Gerekli aksiyonu almaya gücü yetmeyenler içinse teşvik mekanizmalarının devreye alınmasının ve bunların dengeli ve adil bir şekilde dağıtılmasının gerektiğini düşünüyorum. Sektörde bilgi paylaşımı ve yenilikçi finansal modellerin yaygınlaşmasına öncelik verdiğimizi ise eklemek isterim.
ÇEDBİK Başkanı olarak, Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerine ulaşmak için daha fazla siyasi iradeye ihtiyaç olduğunu belirttiniz. Türkiye’nin yeşil bina ve sürdürülebilir şehirler konusunda küresel hedeflere ulaşma yolunda nasıl bir yol haritası izlemeli?
Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması hedeflerine ulaşması için, yeşil bina standartlarını zorunlu kılan yasal düzenlemeler yapılması ve bu standartların uygulanmasını teşvik edecek mekanizmaların oluşturulması büyük önem taşıyor.
ARTIK TEŞVİK MEKANİZMALARININ ÖTESİNE GEÇEREK, KARBON KRİZİN ÖNLENMESİ ADINA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN ZORUNLU HALE GETİRİLMESİ GEREKİYOR.
Bunların yanı sıra; yenilenebilir enerjiye yönelik yatırımların artırılması ve kentsel dönüşüm projelerinin sürdürülebilirlik ilkelerine uygun şekilde yeniden tasarlanması gerekiyor. Bu süreçte, kamu ve özel sektör arasında iş birliğinin güçlendirilmesi ve uluslararası iyi uygulama örneklerinden faydalanılması, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasını destekleyecektir.
Zirvede ‘Binalarda Teknoloji’ başlığıyla tartışmalar yapıldı. Dijitalleşme ve yeni teknolojiler, yeşil bina uygulamalarında sürdürülebilirliği nasıl artırabilir ve buna dair örnekler verebilir misiniz? Akıllı binalar, BIM ve enerji verimliliği gibi teknolojilerin rolü nasıl olmalı?
Dijitalleşme ve yeni teknolojiler, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada büyük bir ivme kazandırabilir. Örneğin, BIM (Yapı Bilgi Modellemesi) teknolojisi, tasarım ve inşaat süreçlerini optimize ederek atık ve enerji kaybını minimize ederken, akıllı bina sistemleri, enerji tüketimini gerçek zamanlı izleyerek enerji verimliliğini artırıyor. Bu noktada güneş enerjisi panelleriyle entegre edilen akıllı enerji yönetim sistemlerini düşünebiliriz. Sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik çalışmalarımızla, bu tür teknolojilerin kullanımını artırmayı amaçlıyoruz.
Sürdürülebilir binalar ve şehirler konusundaki geleceği nasıl görüyorsunuz? Önümüzdeki 10-20 yıl içinde bu alandaki yenilikler ve gelişmeler nasıl bir dönüşüm geçirecek?
Önümüzdeki yıllarda, sürdürülebilir binalar ve şehirler daha fazla yenilikçi teknolojiyi bünyesinde barındıracak. Özellikle, karbon nötr şehirler ve döngüsel ekonomi prensiplerini benimseyen kentsel alanların artışını göreceğiz. Malzeme inovasyonları, geri dönüştürülebilir ve biyolojik olarak çözünür yapı malzemelerinin yaygınlaşmasına olanak tanıyacak. Bunların yanı sıra dijitalleşme, veri analitiği ve yapay zekanın sürdürülebilirlik çözümlerine entegrasyonu daha yaygın hale gelecek. Bu dönüşüm, çevresel hedeflere ulaşmanın ötesinde, daha yaşanabilir ve dirençli şehirlerin oluşmasını sağlayacak. Bu alandaki çalışmalarımızla sürdürülebilir geleceğin inşasında aktif bir rol alarak, sürdürülebilir şehirler ve binalar için çalışmaya ve yeni projeler üretmeyi sürdüreceğiz.