Modern Kentin Ulaşım Arterleri: Asansörler
Hyundai Elevator sponsorluğunda hazırlanmıştır.
Yazan: Berivan EREN
Teknolojinin hızına yetişemediğimiz şu zamanlarda devasa kuleler, plazalar, tasarım harikası binalarda artık mutlaka olması gereken bir yapı olarak kabul ediliyor asansörler. Sadece mimari yapılar için bir mühendislik sistemi değil, engelli veya sağlık problemi olan kişilerin günlük hayattaki erişimini kolaylaştıran bir işlevi de var.
Asansör deneyimi, literal anlamda yükselişi ifade eden, modern binalarda vazgeçilmez olmakla birlikte, kullanıcılarının binalara etkin bir şekilde erişimini mümkün kılacak şekilde tasarlanmış son derece kompakt sistemlerdir.
Teknolojinin hızına yetişemediğimiz şu zamanlarda devasa kuleler, plazalar, tasarım harikası binalarda artık mutlaka olması gereken bir yapı olarak kabul ediliyor asansörler. Sadece mimari yapılar için bir mühendislik sistemi değil, engelli veya sağlık problemi olan kişilerin günlük hayattaki erişimini kolaylaştıran bir işlevi de var.
Birleşmiş Milletler 2050 yılına kadar dünyadaki on kişiden yedisinin hayatını kentlerde sürdüreceğini tahmin ediyor. Kentsel boyutta insanlara yardımcı olan bu oda-robotlar olmasaydı gökdelenlere ve yüksek binalara erişim ve buralarda barınma mümkün olamayacaktı. Bu anlamda yapılı çevreyi dikeyde insan ölçeğine indirgeyen en önemli buluşlardan biri diyebiliriz asansör için. Bu ilişkiyi zamanla yarıştıran asansörlerin teknolojik gelişimi ise güvenilir, sağlıklı, erişilebilir, enerji verimli sistemlerin gelişimiyle mümkün olmaktadır.
Teknoloji çağına ayak uydurmaya çalışan kentli insan artık sadece asansörler değil, yürüyen merdivenler, yürüyen bantlar, yürüyen rampalar gibi otomatik sistemlerle karmaşık yapıların içerisinde zamandan ve enerjiden kazanarak yatayda ve düşeyde dolaşım sistemini kullanmaktadır. Bu otomatik dolaşım sistemleri ise genellikle belli bir bölgede toplanarak yapının çekirdeğini oluşturmaktadır. Bu alan çekirdek olarak tanımlanıp yapının tüm elektrik ve mekanik tesisatını içeren kontrol noktalarıdır. Hareket teknolojileri hayatın devir daimini sağlarken asansör ve yürüyen mekânizmalar da modern şehirlerin yeni arterleri haline gelmiştir.
Tarihteki ilk asansör prensibi Arşimet tarafından M.Ö. 282 de yapılmıştır. Günümüzde kullandığımız asansör sistemlerini suların akış ve hareketlerini inceleyerek sahip oldukları enerjileri bulan Pascal, Toriçelli ve Bernoulli adındaki bilim adamlarına borçluyuz.
Arşimet’in kurduğu basit kaldıraç sistemi yıllar boyunca sürecek olan asansör serüveninin başlangıcı sayılmaktadır.
17.yüzyılın başlarında mimar Velayet tarafından bu sisteme karşıt bir ağırlık daha eklenerek denge sorunu çözülmüş ve daha stabil hale getirilmiştir. ilk asansör 1743 senesinde Kral 15. Louis için yapılmıştır. O dönemde asansörler için uçan iskemle ismi verilmiştir. Bu dönemde zenginlik simgesi olan asansörler zengin kişilerin binaların katları arasında geçiş yapması için kullanılmıştır. Sadece yapı katları arasında değil sosyal sınıflar arasındaki geçişin de bir basamağı olmuşlardır.
Gerek bu tekniği geliştirmek için yapılan çalışmalar gerekse güvenlik çalışmaları 1853 yılında ilk meyvesini vermiş ve Amerikalı Elisha Grave Otis buharla çalışan ve insan taşıma amaçlı ilk taşıma sistemini geliştirmeyi başarmıştır. Bu asansör 23 Mart 1857 tarihinde Amerika’nın New York şehrinin Broadway semtinde 5 katlı bir iş merkezine monte edilerek kullanıma sunulmuştur. Daha sonra Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde oteller ve iş merkezlerinde kullanılmaya başlanan asansörlerin ülkemizdeki ilk kullanıldığı yer ise Beyoğlu ilçesinde bulunan Pera Palaca Hotel’dir. 1895 yılında faaliyete giren asansör, tasarım olarak dekoratif süslemeler, kıvrımlar ve daha çok bitkisel motif izleri taşımaktadır. O dönem için yarı modern yarı eski bir görünümde neo klasik çizgilere sahiptir. Osmanlı tarihinin ilk asansörü batı ve doğu kültürü ile sentezlenmiş mistik bir görünüme sahiptir. Türkiye’nin ikinci asansörü ise İzmir’in Konak ilçesinde, makine yüksek mühendisi Nesim Levi tarafından 1907 yılında yaptırılmış, daha sonraları İzmir Büyükşehir Belediyesine bağışlanmıştır.
Malzemeleri eğik düzlemde taşıma düşüncesi eski zamanlarda ortaya çıkmış ve uygulanmış olmasına karşın malzemelerin hareket eden düzlemsel yüzeylerde taşınması fikri yakın geçmişte ortaya atılmıştır. Yürüyen merdivenlerin gelişmesinde ve günlük hayatımızda bugünkü yerini almasında Nathan Ames, Jesse W.Reno, Jacques Halle, George H.Wheeler, Charles D.Seeburger ve James M.Dodge gibi birçok kişinin katkıları bulunmaktadır. İlk yürüyen merdiven Worl Fair Ground’da Chicago’da 1892 yılında yerleştirilmiştir. Jesse W.Reno tarafından gerçekleştirilen yürüyen merdivenin ilk kullanıldığı yer ise Coney Island’dır. Mimari ve kullanım amacına göre basamaksız, spiral, özürlüler ve tekerlekli sandalye kullananlar için ise özel tasarımlı yürüyen merdivenler, yolcunun hareketini destekleyen ve maksimum güvenlik sağlayan bir sistem olarak insanların hizmetine sunulmuştur.
Yürüyen merdiven/yollar, günümüzde insan trafiğinin bulunduğu iş merkezleri, büyük mağazalar, süper marketler, demir yolu istasyonları, havaalanları, okullar, hastaneler, fabrikalar, oteller, restoranlar ve dik eğimli tepeler gibi yerlerde insan naklinin sürekli ve güvenli olarak sağlanması için yaygın olarak kullanılmaktadır. Mesafeler dikkate alındığında otomatik olarak hareket eden bu taşıma sistemi optimum bir çözüm sağlayan emsalsiz bir vasıtadır. Özellikleri arasında az yer kaplaması, güvenilirliği, büyük kitlelere aynı anda ve kesintisiz hitap etmesi, hızı, zaman tasarrufu ve dış görünümünün estetiğini sayabiliriz. Yürüyen merdiven sistemlerinin aynı zamanda asansör sistemleriyle de desteklenmesi gerekmektedir.
Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde oteller ve iş merkezlerinde kullanılmaya başlanan asansörlerin ülkemizdeki ilk kullanıldığı yer ise Beyoğlu ilçesinde bulunan Pera Palace Hotel’dir. 1895 yılında faaliyete giren asansör, tasarım olarak dekoratif süslemeler, kıvrımlar ve daha çok bitkisel motif izleri taşımaktadır.
Tarihteki gelişimini giderek sürdüren asansör ve yürüyen merdivenler binaların ve kamusal yapıların ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Asansörlerin giderek artan karmaşıklığı artan kule yüksekliklerinin sebebi ve sonucu olmuştur. Süper uzun binaların tasarımında düşey ulaşım asansör bölmelerinin sayısını azaltmak üzerine çeşitli tasarım yaklaşımları ve çekirdek mekân ve maliyetlerin en uygun hale getirilmesi çabaları ile ana mesele haline gelmiştir.
Asansörler yüksek binalarla ilgili enerji tüketiminin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Asansörler kullandıkları enerji sistemleriyle yalnızca binaya erişimi sağlamayıp aynı zamanda yapının enerji tüketimini de arttırmaktadırlar. Bu sebeple asansör ne kadar verimli sistemler ve enerjiler üzerine kurulursa yapının sürdürülebilirliğine o kadar çok katkı sağlamış olacaklardır. Yüksek yapılı binalar sürdürülebilir kent ve mimari perspektifinde yeniden sorgulanır hale gelmiş ve yapıları daha insani hale nasıl getiririz sorusunun cevapları aranmaya başlanmıştır. Bu bağlamda, yüksek yapılardan en verimli derecede yararlanabilmek ve doğal çevreye verilecek zararı en aza indirmek için sürdürülebilirlik kavramı da büyük önem taşımaktadır.
Son yıllarda enerji kaynaklarının ve enerji kullanımında verimliliğin artırılmasına ilişkin yönetmelik taslakları yayınlanmış ve enerji tasarrufu üzerine birçok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalarda önemli gelişmelerin yaşandığı konulardan biri de binalar ve artık neredeyse her binanın vazgeçilmezi haline gelen asansör sistemleridir. Asansörün enerji verimini artırmak için dikkat edilmesi gereken en önemli bileşen, kullanım kategorisine göre, çok az kullanılan asansörlerde hazırda bekleme tüketimi olurken, çok sık kullanılan asansörlerde çalışma durumundaki tüketim olmaktadır.
Asansörlerde enerji tüketimini etkileyen temel faktörler ise; mekanik sistem, tahrik kasnağı verimi (tahrik sistemi, frenleme için harcanan enerji tüketimi, kontrol sistemi, elektrik sistemi, motor verimi, dişli verimi (mevcutsa), güç faktörü, ısıtma-soğutma, kapı sistemi, aydınlatmalar (asansör
kuyusu, makine dairesi ve kabin), kılavuz sistem (raylar, patenler), halatlama faktörü olarak sıralanabilir. Asansör donanımının haricinde enerji tüketiminde rol oynayan diğer bir unsur, asansörün kullanım koşullarıdır. Bu koşullar genellikle asansör hızı, taşınan yük, yolculuk mesafesi ve Kullanım sıklığı ile bağlantılıdır.
Asansörler yüksek binalarla ilgili enerji tüketiminin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Asansörler kullandıkları enerji sistemleriyle yalnızca binaya erişimi sağlamayıp aynı zamanda yapının enerji tüketimini de arttırmaktadırlar.
İyi bir asansör, yüksek kapasiteli, düzgün (rahat) kullanışlı ve ekonomik işletim sağlamalıdır. İvmelenme ve frenleme rahatsız etmeyecek düzeyde ve kesin durmayı sağlayacak tarzda olmalıdır. Ayrıca elektrik tahrik sistemi az masraflı ve verimli olmalıdır. Bakım masrafları da düşük düzeyde olmalıdır. Bu özelliklerin yanı sıra konfordan ödün vermeden iyi bir asansör enerji verimli asansör olmalıdır.
Dünya’da periyodik muayeneler sonrasında yapılan son kontroller büyük önem taşırken ülkemizde ise periyodik muayeneler, diğer Batı Avrupa ülkelerinden farklı olarak daha detaylı kontrol formları ile yapılmaktadır.
2008’de yayınlanan ‘Asansör Bakım ve İşletme Yönetmeliği’ ile zorunlu hale getirilen periyodik bakımlar ile asansör güvenilirliği ve performansı artarken enerji tüketiminin azaltılması hedeflenmiştir.
1 Eylül 2017 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelikte onaylanan asansör avan veya uygulama projelerine uygun olacak şekilde piyasaya arz edilen asansörlerin periyodik kontrolünde ve tescilinde TS EN 81-20 ve TS EN 81-50 standartlarında yer alan yapım ve montaj için güvenlik gereklilikleri talep edilecektir.
Asansöre olan ihtiyacın gelecekte daha da artacağı öngörüsünden yola çıkılarak gelişen teknoloji ve artan beklentileri karşılamak üzere yapılacak tasarımlarda, enerji tüketimini azaltmak, binalarda ulaşabileceği kat sayısını artırmak, çalışma prensiplerine yönelik yeni yaklaşımlar oluşturmak, kullanıcılara ek kolaylıklar sağlamak, binada kullandığı alanı asgariye indirgemek, her kullanıcı tarafından kolay kullanımını sağlamak, güvenliğini artırıcı çözümler oluşturmak dikkate alınması gereken konuları oluşturmaktadır.
Geleceğin kentlerinde hızlı tren gözüyle bakılan asansörler, metrolarda kullanılan trafik ağı gibi işlevsel, daha çok yolcu alan fütürist bir taşıt olacağı tahmin edilmektedir. Bu konuda büyük paya sahip gökdelenler asansör teknolojisindeki araştırmaları teşvik edici rol üstlenmektedir. Yakın geleceğe dair senaryoları düşlediğimizde kuşkusuz kolay güvenli erişim kullanıcıların ilk beklentileriyken bu beklentileri daha ileriye götürüp duvarları ve boşlukları aşıp en az enerji ile en çok kullanımı sağlamak da asansör konusundaki profesyonellere düşmeketdir. Kabin aydınlatmasından, ısıtma soğutma sistemine, verimli frenlemeden, hız ve süreye tüm fonksiyonlarıyla birlikte asansör yolculuğunun boş bir zaman kaybı yerine yolculuk deneyimiyle bütünleşeceği ve kentin yeni ulaşım arteri olarak planlanması fikri geleceğin mimari - mühendislik senaryolarının ana fikrini oluşturmaktadır.
KAYNAKLAR
- Astik Evihan, Asansör Sistemleri ve Enerji Verimliliği, Best Dergisi.
- Furkan Dinçer, Sabir Rüstemli, Asansörlerde Enerji Verimliliği ve Pratik Çözümler, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi.
- Liftinstitut Solutions, 2017.
- Mehmet Salih Küçükçalık, Asansörlerde Enerji Sınıflandırılması ve Verimliliği Arttırmak İçin Alınacak Tedbirler, Asansör Sempozyomu, 2016.
- Prof.Dr. C. Erdem İMRAK ve Ar.Gör. Derya ÖZER, Binalarda Enerji Tasarrufu ve Asansörlerin Enerji Tüketimi, İTÜ Makine Fakültesi.
- Sait Saatcigil, Geleceğin Asansörleri, 2012.
- Süleyman Kavas, Asansör Tasarım Programlarının Kısa Tarihi ve Programlardan Beklentiler, Asansör Sempozyomu, 2008.
- T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Asansör Sektörü Raporu, 2017.
- Tuba Sarı, Yüksek Bina Tasarımında Katı Strüktürlerden Sürdürülebilir Yapılara: İstanbul’da Üç Yapısal Yaklaşım Süreci, Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı.
- Varlıkbilimsel Deyişle Asansör, Yapı Dergisi, www.yapi.com. tr, 2009.
- Yavuz Çetinkaya, Akıllı Binalarda Asansör, Cilt:57, Sayı:683, 2016